YAZARLAR

Beşiktaş ne kadar ileriye gidebilir?

Şampiyonlar Ligi grup maçlarını ülkemizde daha önce elde edilmemiş bir biçimde geçen Beşiktaş'ı bir üst turda zorlu takımlar bekliyor. Öyle ki, eşleşme şansı olduğu ekipler içerisinde en zayıfı gibi görünen Basel bile başa çorap örebilir...

Şampiyonlar Ligi grup kuraları çekildiğinde çoğu futbol yorumcusunun ortak kanısı şuydu: Beşiktaş grubu lider bitirse de şaşırmam, sonuncu olsa da. Ve Beşiktaş, hiçbir maçında sonuncu olacağının işaretini vermeden grubu lider tamamladı. Beşiktaş'ın grubu lider bitirmesi değil ama nasıl lider olduğu herkesi şaşırttı. Son iki gündür her yerde rastlamışsınızdır, birçok ilki başararak yaptı bunu.

Daha da şaşırtıcı olan, takımın bunu ilk kez değil de daha önce defalarca yapmışçasına bir edayla gerçekleştirmesi. Son Leipzig maçında, Türkiye Kupası kadrosu ile mücadele eden Beşiktaş'tan galibiyet bekleyen bir kamuoyu yoktu. Fakat oyuncular değişse de oyun değişmedi; önemli olan da buydu.

BAŞARI PLANLI DEĞİL, ŞAHSİ

Söz buraya gelince geniş bir parantez açmak lazım ama kısaca değinelim: Bu başarı Türk futbolunun değil, en çok Şenol Güneş'in başarısı. Yönetimdeki isimlerin ve özellikle Başkan Fikret Orman'ın sık sık vurguladığı gibi bir planlama yok ortada; yegane plan takımın başında Şenol Güneş'in olması. Güneş, kadroda ihtiyaç duymadığı oyuncuları bile değerlendirmesini bilen bir teknik adam. Ülkede de son yıllarda seyirlik takımları yaratan tek hoca. Onun çalıştırdığı Trabzonspor ve Bursaspor, herkesin heyecanla maçlarını izlemeyi istediği takımlar olmuşlardı. Buna ek olarak Şenol Güneş, Beşiktaş'ta bu iki takımda elde edemediği başarıları da kazandı.

Şimdi artık Şampiyonlar Ligi'nde kura zamanı. Beşiktaş'ın eşleşebileceği takımlardan Real Madrid, Bayern Münih, Chelsea ve Juventus bu turnuvada gruplarda lider olması doğal olarak karşılanacak takımlardan. PSG'nin ardında kalan Münih ve Barcelona'nın gerisinde grubu bitiren Juventus için fazla söze gerek yok; ikinci olmaları makul görülebilir. Bu dörtlüden geçmiş formunu yakalayamamış ve ritmini bulamamış takımlar Reaal Madrid ve Chelsea.

REAL MADRİD Mİ ZOR, DİĞERLERİ Mİ?

Aslında Beşiktaş da dahil bu takımların hepsi sezona istediği gibi başlayamadı. Fakat hepsi de şu anda bir toparlanma sürecine girdi. Neyse ki hâlâ seri ve oyuna hükmederek kazanma alışkanlıklarını elde edemediler. Bu açıdan bakarsak, Beşiktaş'ın en zor kurayı çektiğinde dahi durumu umutsuz değil. Belki çoğu kişi katılmayacak ama bu dörtlü içinde Şampiyonlar Ligi'ni en çok kazanan Real Madrid bile umutsuz bir kura olmayacak. Mor-beyazlılar sezon başı huzursuzluğunu giderebilmiş değil. Ligde yaşanan kayıplar haftalar ilerledikçe telafi edilemedi. Juventus ve Chelsea'nin sert savunmasına ve Bayern Münih'in hegemonik futbol tarzına tercih edilebilir İspanyol ekibi. Ama ismi işte, performansını geride bırakacak kadar ürkütücü...

EN MAKULÜ SEVİLLA

İspanyol ekibi demişken, o coğrafyadan gelecekse illa bir takım, bunun Sevilla olması çok daha iyi olacaktır. Sevilla da bir türlü istediği düzeye ulaşamadı. Sezona kötü girmişlerdi, şimdi daha iyiler ama her takım için bu söylenebilir. Üstelik Sevilla, tam da Beşiktaş'ın istediği türden bir rakip: Oynamayı seviyor!

Beşiktaş grup maçlarında şunu dedirtmedi mi: "Monaco bu muymuş, Porto da zayıfmış, Leipzig nasıl Almanya'da ikinci olmuş!" Benzer şekilde "Real Madrid bu olamaz" dedirtebilirler...

SHAKTAR EŞLEŞMESİNDE COĞRAFYA DA RAKİP OLACAK

Manchester City ve Napoli'nin olduğu gruptan çıkmaları halinde "Zorro kıyafeti giyeceğini" söyleyen ve bu sözünde de duran Paulo Fonseca'nın çalıştırdığı Shaktar Donetsk, ismi yukarıdaki takımlar kadar ürkütmese de buralara ters gelebilecek bir oyun anlayışına ve coğrafi koşullara sahip. Üstelik Shaktar, Fonseca ile birlikte savunma dozajını hayli artırdı. Beşiktaş'ın akıcılığını kesebilecek güçteler. Bunlara ek olarak, çok hızlı hareket eden bir oyuncu topluluğu var ortada. Beşiktaş'ın kompakt yapısını bozabilecek tempoya çıkabilirler.

EN ZAYIF AMA SERT HALKA: BASEL

Kurada en çok çekindiğim takım ise Basel. Bu demek değildir ki Real Madrid'i onlara tercih ederim. İsim olarak diğerleri arasında sönük kaldığı için iki sezon önce elenilen Club Brugge'ü çağrıştırıyorlar. Bir dezavantaj da, diğer takımlar arasında Beşiktaş'ı en fazla ciddiye alacak takımın da Basel olacak olması. İsviçre ekibi, ülkesinin refah seviyesinin kurdurduğu hayalin aksine fazlasıyla katı, sert ve disiplinli bir oyun oynuyor. Beşiktaşlı oyuncuları zorlayacak derecede fizik mücadelelere girişmeleri ve dertlerinin oynamak değil oynatmamak olması da diğer dezavantajlar. Ama en kötüsü, küçümsenme potansiyelleri. Yani "kesin tur atlarız" ya da "Basel bize rakip olamaz" bakış açısı...

Sonuç olarak, bazen en iyi gibi görünen seçenek aslında en zor olan olabilir. Beşiktaş'ın Basel'le eşleşmesini dilemek de biraz buna benziyor. Bu turnuvanın gediklisi ve savunmacı olmayan her takım karşısında Beşiktaş'ın en az rakibi kadar şansı olacaktır.

Beşiktaş'ın şansını çoktan aza doğru sıraladığımda eşleşme tercihlerim şöyle olacaktır: Sevilla, Shaktar, Basel, Real Madrid, Chelsea, Juventus, Bayern Münih.

İkinci turda ilk maçlar Şubat ayının 13-14, ikinci maçlar ise 20-21'inde yapılacak. Köprünün altından çok sular akacak. O tarihe kadar takımların durumu ve buna paralel olarak fikirlerimiz değişecek. En iyisi o tarihe kadar futbolun sunduğu en güzel şeylerden biri olan oynanmamış maçlar hakkında uzun uzun muhabbet etmeyi ve keyfimize bakmayı sürdürmek...