YAZARLAR

Falaka eziyetine TCK Eziyet maddesi uygulanmalı

Yoksulluk nedeniyle çaresizliğe sürüklenmiş kadınların, failin teklifini kabul ettiği görülen bu olayda şiddete maruz kalanların gönüllü olma halinden, rızadan söz edilemez. Yoksulluk ve çaresizlik fail tarafından bilinçle kullanılmış, birçok defa tekrar edilmiş bir suç var ortada. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yeniden ve resen soruşturma başlatması gerekir.

Kayseri Melikgazi'de bir kadının suç duyurusu üzerine savcılık tarafından açılan soruşturma haberi günlerdir basında yankılanıyor. Ve yine aynı haberlerden öğreniyoruz ki ortada bir suç duyurusu bulunduğu için açılan soruşturmayla gözaltına alınmış olmasına rağmen fail Erkan T. mağdurların şikayetçi olmayışı gerekçesiyle serbest bırakılmış. Soruşturma müstehcenlik ve cinsel taciz suçlarından açıldığı, bu suçlar şikayete bağlı suçlar kategorisinde olduğu için savcılık, takipsizlik kararı vererek faili salıvermiş olmalı. Kadınları falakaya yatırıp işkence ve eziyet etme fiili Türk Ceza Kanunu İşkence ve Eziyet bölümünde yer alan Eziyet başlığı altındaki 96’ıncı maddeye göre soruşturma başlatılsaydı eziyet ve işkence, şikayete bağlı suçlar olmadığı için failin serbest bırakılması düşünülemezdi.

Eziyet maddesi, özellikle cinsiyet temelli şiddet suçunun bütün unsurlarını içeren gerekçesi doğrultusunda, kadına yönelik şiddet davalarının hemen hepsinde soruşturmada, kovuşturmada ve hükmün verilmesinde görmemiz gereken maddelerden birisi. Ancak pek az istisnayla gördüğümüzü söylemek mümkün değil. Savcıların bu maddeyi görmezden gelişi, mahkemelerin avukatlarca dile getirilen 96’ıncı maddenin uygulanmasına ilişkin taleplerini, iddianameye bağlılık gerekçesiyle yok sayışı, eril şiddet karşısında yargı adaletinin tecelli etmesine engel olan hususlardan. Yoksulluk nedeniyle çaresizliğe sürüklenmiş kadınların, failin teklifini kabul ettiği görülen bu olayda şiddete maruz kalanların gönüllü olma halinden, rızadan söz edilemez. Yoksulluk ve çaresizlik fail tarafından bilinçle kullanılmış, birçok defa tekrar edilmiş bir suç var ortada.

Yine haberlerden cinsel haz kadar maddi, manevi kazanç da elde etme niyetini açıklamış olan failin, cinsiyet temelli suç işlemeye dönük motivasyonu yani suçun saiki, şüpheye yere bırakmayacak kadar açıklıkla görülüyor. Savcının elinde bizim haberlerde okuduğumuzdan çok daha fazla bilgi olduğuna da şüphe yok. Ancak basında yer alan bilgileri yalanlayan bir savcılık açıklaması da olmadığına göre yayınlanan görüntüler doğrultusunda niçin 96’ıncı maddeden soruşturma başlatılmadığını sorma hakkına sahibiz. Erkan T. İşlediği fiili de kabul ediyor ve sadece kadınların rızasıyla savunuyor kendisini ve tabi ki şikayetçi olmayışına sığınıyor. Oysa falakaya yatırmak işkencedir, işkenceye maruz bırakılanın rızasından bahsetmek, karşılığında ücret almış olsa bile insan onurunun çiğnendiği suçlar arasında yer aldığı için rızaya sığınmak yasaya uygun değil.

İlgili madde bağlamında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yeniden ve resen soruşturma başlatması gerekir. Maddeye göre insanların eziyet çekmesine yol açan davranışlar için iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına öngörülüyor. İddianamede yer alması gereken suç, cezası iki yıldan başladığı için tutuklu yargılanmasının yolu açıktır. Fakat bu kadarla da kalmıyor basına yansıyan olayda suçun nitelikli halini de görüyoruz. Failin, evli olduğu kadına da aynı eziyet fiilini birden fazla kez tekrar ederek uyguladığı bilgisi, kadının ifadesiyle basına yansımış. Aynı maddeye göre suçun nitelikli oluşu yani cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren hali sabit. Üç yıldan sekiz yıla kadar cezayı gerektiren bir nitelikli suçtan söz edilirken takipsizlik kararı verilmesi kesinlikle kabul edilemeyeceği için savcıları tekrar göreve çağırmak şart. Üstelik ilk fıkraya göre beş yıl olan zaman aşımı süresi nitelikli olma halinde 15 yıla yükseliyor ve her iki halinde de şikayete bağlı değil. Böyle bir failin suçun bedeli olan cezayı çekmeden aramızda dolaşmasına yol açarsa potansiyel failleri teşvik etmiş olacağını da görmeli Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı. Bırakınız şikayet gerektirmesini, faille mağdurlar arasında uzlaşma gerçekleşse bile yargılamanın kesintiye uğramayacağı bir suçtan söz edilirken dosyanın takipsizlikle kapatılmasına en azından bu köşeden sessiz kalınmayacağını savcılık umarım anlar ve görevini yapar.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık da görevini yerine getirip sosyal inceleme başlatmalı. Çünkü olayda videoların hepsinin failin evinde çekildiği görülüyor. Ki fail de bunu inkar etmeyip videolarını çektiği kadınları evine davet ettiğini belirtiyor. Faille evli olan kadın, videolardan ve kendisinin dışındaki kadınlardan habersiz olduğunu söylese de ayakları eşarpla bağlanan görüntünün kendisine ait olduğunu kabul ediyor. Diğer kadınlara ilişkin görüntülerde ayaklar kelepçeli ve tüm bu unsurlar tam anlamıyla eziyet maddesinin kapsamına giriyor. Fakat bir de o evde yaşayan çocuklar var. Fail on yıllık evli ve iki çocuk sahibi olduğuna göre o evde yaşanan şiddetin çocuklar üzerindeki etkisinin araştırılmasından sorumlu kişi Bakan Derya Yanık.

Fail, iki çocuğa da benzer ya da farklı biçimlerde şiddet uyguladı mı, uyguluyor mu, sorularının cevabını bakanlıktan beklemek bizim hakkımız. Ayrıca çocukların o şiddete tanık olup olmadığı da cevap gerektiren sorulardan. Bakanlık, yetki ve görev alanına giren bu sorulara cevap bulmak için gerekli sosyal incelemeyi başlatmak zorunda. Ve böylesi bir inceleme için savcılığın harekete geçmesini beklemesi gerekmiyor. Şiddete maruz kalmasalar, şiddete tanık olmasalar bile o çocukların basına yansıyan haberlerden kaynaklanan sorunları olacağına şüphe yok. Bakanlık sosyal inceleme başlatıp sonucundan toplumu haberdar etmeli ancak bu süre içerinde de o iki çocuğa yönelik psiko-sosyal destek sunmak zorunda. Malum şiddet ihbar hattını da psiko-sosyal destek hattına çevirdiklerine göre hiç değilse kendileri isteyerek yüklendikleri bu misyonu yerine getirmeliler.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.