Bir büyük yazarı kaybettik.

Bekir Coşkun yalnız meslektaşım, arkadaşım değil, kardeşimdi...

İlkeli, yürekli, mizah yeteneği yüksek, düzgün, namuslu bir kalemdi...

İktidarın ağır baskıları altında kaldı ama eğilmedi, bükülmedi, kalemini satmadı.

Kısa bir süre önce yayınlanan son yazısında “Bu yaz böyle geçti, gelecek yazı bilmem” derken aslında tüm okurlarına, tüm sevdiklerine veda ediyordu.

★★★

Bekir’i en yakından tanıyan birkaç kişiden biriyim.

Onun içindeki cevheri, büyük yazı yeteneğini 34 yıl önce ben keşfetmiştim.

1986 yılında yüksek tirajlı efsane Günaydın Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ni yapıyordum. Bekir Coşkun, Ankara temsilcimizdi. Her gün bana Meclis’ten notlar gönderirdi. O kadar güzel ve esprili yazardı ki, bir gün ona Günaydın’da bir köşe açtım ve “Her gün yaz kardeşim, sen artık bizim köşe yazarımızsın” dedim.

Sütunun adını da ben koydum: “Dokuzuncu Köy”

“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” atasözünden ilham almıştım...

★★★

Nitekim bir yıl sonra Günaydın’ın sahibi gazeteyi işadamı Asil Nadir’e satınca, tüccar gazete patronuyla anlaşamayacağımız için Bekir de, ben de Günaydın’dan ayrıldık. Ünlü atasözündeki gibi “Dokuzuncu köyden” de kovulmuştuk!

Bekir Coşkun daha sonra, 1985 yılında benim kurduğum Sabah Gazetesi’nde “Onuncu Köy” başlığıyla nefis yazılarına devam etti...

Uzun yıllar sonra Bekir ile yollarımız SÖZCÜ Gazetesi’nde tekrar birleşti, “Onuncu Köy” SÖZCÜ’de yayınlanmaya başladı.

Bekir, 46 yıllık meslek hayatı boyunca her zaman gazeteciliğin yüz akı oldu.

★★★

Bekir Coşkun doğa ve deniz tutkunuydu. İnsan ve hayvan sevgisi en üst düzeydeydi.

Hassas ve sevecen bir kalbi vardı. Doğaya ve eşi Andree’ye âşıktı...

Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük yazarlardan biri olmanın ötesinde adam gibi adamdı...

Tehdit edildi, evi kurşunlandı, mahkeme koridorlarında çile çekti, defalarca yargılandı, sonunda isyanını SÖZCÜ Ankara Haber Müdürü Emin Özgönül’e şu cümlelerle anlattı:

“Hiçbir zaman bugünkü kadar acı çekmedik. Hiçbir zaman bugünler kadar saldırı altında değildik.

Türkiye hiçbir zaman, kin ve nefret içinde, demokrasiden bu kadar uzaklaşmadı.

Hiç olmazsa sığınacağımız mahkemeler vardı, artık yok! Sadece okurlarımız var! Yürekli, Cumhuriyet sevdalısı okurlarımız...

Onlar sayesinde kasabanın ışıkları yanacak!”

★★★

Bekir Coşkun’un yüreği Atatürk sevgisiyle doluydu. Bu sevgiyi şöyle dile getiriyordu:

“Ben Atatürk’ü sevmeyenleri de sevmem...

O sadece bir insan değildir bizim için...

O bir ilkedir, bir idealdir, bir rejimdir, bir ülkedir, özgürlüktür, bağımsızlıktır, medeniyettir...

Biz hepsine birden ‘Atatürk’ deriz. Bu yüzden dilimizden düşmez...”

★★★

Sevgili Bekir Coşkun bugün Ankara Bilkent Camii’ndeki cenaze töreninden sonra memleketi olan Şanlıurfa’ya götürülerek Tülmen Köyü’nde toprağa verilecek.

Nur içinde yat sevgili kardeşim... Seni unutmayacağız... Mekânın cennet olsun.

Kıbrıs’ta Ersin Tatar dönemi


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı seçimini yüzde 51.74 oyla Başbakan Ersin Tatar kazandı.

Kıbrıs Türklerini aldatmaya çalışanlar bunu başaramadı.

Eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türk askerinin adadan çekilmesini istiyor ve Kıbrıs’ta federasyonu savunarak Rumlara toprak vermekten bahsediyordu.

Yeni Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta kesinlikle ‘egemen eşitliğe’ dayalı bir çözümden yana... Ersin Tatar’ın KKTC’nin uluslararası tanınması yolunda adımlar atması gerektiği görüşünde olduğu biliniyor. Kıbrıs Türk halkı doğru bir seçim yaptı.

GÜNÜN SÖZÜ


İnsanların “yalnız ekmeğe” değil, şerefe de ihtiyacı var!