Bir toplum kendi toprağını yağmalar mı?  Kendi tarihini, kültürünü geçmişini yağmalar mı?   Kendi çocuklarının geleceğini ipotek altına alır mı?  Cevap; evet bunların hepsini birden yapabilir, yapmıştır maalesef ülkemizin birçok kenti yağmalanmış, mahvedilmiştir. Son yıllarda birçok kentimizin,tarihi eserimizin yeniden restore edildiğini görüyoruz, bu konuda hükümetimizin büyük gayretleri var, kentsel dönüşüm projelerini milyarlarca dolar harcıyoruz, İstanbul, Ankara,Kayseri, Konya ve daha birçok kentimiz adeta yeniden inşa ediliyor, yeniden hayata dönüyor….

 

Peki Bayburt neden kendisini yenileyemiyor sorusunu kendimize sormak zorundayız, bu kentimize karşı eğer saygı ve sevginin kırıntısı kaldı ise yapmak zorunda olduğumuz bir sorgulamadır, içimizden Bayburt kentleşmesinin doğru olduğunu,güzel olduğunu söyleyebilenimiz var mı? yok  olması da mümkün değil, bu sorgulama yapılırken hiçbirimizin bir diğerimizden daha fazla suçlu olduğunu söyleyemeyiz, öncelikle buradan başlamalıyız evet Biz Bayburtlular olarak, tarihi mirasımıza sahip çıkamadık ve bu güzel Türk yurdunu yağmaladık, tarihinden kopardık ve ticari kaygılarımızın, kısır ve küçük menfaat hesaplarımızın kurbanı ettik, hiç kimse yazılarımın hedefine kendisini koymasın, zira yazımın en başta hedefi bizzat benim, eğer bir suçlu aranacak ise ben bizzat bu suçu kabullenmeye hazırım. Hani Üstad Necip Fazıl’ın “reis bey” romanında çizdiği muhteşem portre “reis bey” dünyanın neresinde bir suç olsa kendisinden bilen muhteşem ahlak zirvesinin küçücük kırıntılarını kendimizde bulabilsek, inanın hiçbir sorunumuz kalmaz ve hem ülkemizi ve hem de kentimizi layık olduğu seviyelere taşıyabiliriz.

 

Geçtiğimiz hafta Bayburt’ta idim, yeni seçilen belediye başkanımız sayın Mete Memiş ile uzun sohbetimiz oldu, Bayburt’un tarihi ile buluşmasında önemli hizmetleri olacağına inanıyorum, son derece birikimli, heyecanlı bir başkanımız olmasını görmekten büyük mutluluk duydum, hep birlikte tüm sivil toplum örgütleri,dernekler, vakıflar, taraftarlar, esnaf ve tüm Bayburtlular olarak başkanımıza yardımcı olmalıyız ve kentimizi ayağa kaldırmalıyız. Bakınız medar-ı iftiharımız sayın Prof.Hüsamettin Koçan beyin yaptırdığı Baksı müzesi Avrupa’nın en prestijli ödülünü aldı, Bayburt’un ismi hem Avrupa ve hem de ülkemizde gündem oldu, kendisi ile gurur duyduk,inşallah hocamızın önderliğinde Bayburt’ta çok daha güzel işleri yerel yönetim ile ve kıymetli valimiz ile birlikte gerçekleştirme fırsatı buluruz.

 

Kamu eli ile kentimizi çirkinleştirme, katletme olur mu? Allah aşkına arkadaşlar, lütfen gidip bir bakın Gümüşhane tarafından girişte Demirözü kavşağına yapılan rezil köprüye bir bakınız, hangi ihtiyaca binaen yapılmış, hangi fonksiyonu icra ediyor ve o güzelim kavşak ne hale gelmiş, kentin iki mahallesi köprünün altından birbirini görüyor, kente yapılmış tek otel köprünün altında kalmış, rahatlıkla çok daha estetik bir çözüm bulunabilecek iken bu kadar büyük bir masraf ile bu köprünün yapılmasını anlayamadım, yazımın ekine iki fotoğraf koyuyorum lütfen bir bir bakın, buranın orijinal halini ve bugünkü halini tüm Bayburtluların takdirine sunuyorum…

 

Sevgili hemşehrilerim, kentimi ve köyümü ziyaret ettiğim her zaman yüzlerce gencimizin benden iş istemesinden gerçekten yoruldum, çok üzülüyorum bu gençlerimizi Bayburt’a bağlamak, orada iş bulmalarına imkan yaratmak zorundayız, memleketimiz boşalıyor, orasını sadece memurların ve emeklilerin yaşadığı bir kasaba olma kaderinden kurtarmak lazım, bunun içi en önemli başlangıç noktası ise kentimizi yaşam kalitesini artırmak, yatırım çekmesine, turist çekmesine hizmet edecek bir kentsel dönüşüm ile olacaktır. Ben bu yazımda gerek Belediye ve gerekse Emniyet teşkilatımıza açık bir çağrıda bulunmak istiyorum, lütfen belediye binasını ve polis evini terk ediniz, o çirkin binaları yıkalım, inanın o binalardan çok daha güzel mekanlar kendinize yaratabilirsiniz ve hepimizin içine sinen çözümleri bulabiliriz. Cumhuriyet caddesi  trafiğe kapanmalı, trafik yer altına alınmalıdır, Çoruh üzerindeki köprüler yıkılmalı ve Bayburt’un tarihi kimliği ile buluşan taş köprülere dönüştürülmelidir, Çoruh kenarında kentsel dönüşüm yapılmalı, sosyal donatı alanlarına çevrilmelidir, Bayburt üniversitesinin öğrencilerini şehrin merkezine indirmeliyiz, güzel ortamlar yaratmalıyız, Bayburt neden bir turizm merkezi olmasın ki?   Bunları gerçekleştirmek inanın son derece kolay, bakınız koskoca İstanbul yıkılıp yeniden yapılıyor, orada toplasanız 10 tane binadan bahsediyoruz….Sayın Başbakanımızın Bayburt sevgisini hepimiz biliyoruz, çok hızlıca Profesör Hüsamettin Koçan liderliğinde bir master plan hazırlayıp, projemizi sayın Başbakanımıza arzettiğimiz de göreceksiniz Bayburt’un kaderi değişecek, ancak bunun için her şeyden önce Bayburtlu kendi iradesini ortaya koymalıdır……

 

Memleketime her geldiğimde estetik, açıdan tarihi açıdan çok daha kötü örneklerin ortaya çıktığını görmekten büyük  üzüntü duyuyorum, kendi paramız ile kendimize bu kötülüğü nasıl yaptığımızı anlayamıyorum, hiçbir estetiği olmayan, hiçbir güzelliği olmayan örneği olmayan ışıklandırmaları, kaldırımları, on dakikada bir araba geçecek diye yapılan ucube köprüleri, beton yığınlarını görmekten büyük üzüntü duyuyorum…….

 

Hepimiz insanız ve hata yaparız, en büyük erdem ise yapılan hataları kabullenebilmek ve kendimizi sorgulayabilmektir, zaten günde beş vakit secdeye neden gider müminler, kendini sorgulamak için, yaptığı yanlışlardan dönmek için değil mi?