28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Batı’ya göre Erdoğan neden diktatör?

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

ALMANYA ile Türkiye arasında gerginlik sürerken, Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian Türkiye’yi ziyaret ederek Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Başbakan Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Le Drian, AB ile ilişkilerin yumuşamasından, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu ifade etti. Almanya’dan farklı olarak daha pragmatik bir yaklaşım içindeydi. Fransa’nın dış politikadaki bu pragmatizmini ilerde daha yakından ele alacağız. Bu yazımızda Alman Sosyal Demokrat Martin Schulz’un Erdoğan’a bakışını inceleyeceğiz.

TEK YUMURTA İKİZLERİ

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve rakibi Sosyal Demokrat Martin Schulz -ki bu liderlerin partileri aynı zamanda iktidarda koalisyon ortağı- birbirlerine gaz vererek Türkiye’ye karşı sert tutumlarını sürdürüyorlar. Biri sağ muhafazakar diğeri sosyal demokrat; yani tek yumurta ikizleri gibi.

Merkel, Türkiye ile AB müzakerelerini sonlandırma veya askıya alma konusunda çabalarını sürdürürken, Martin Schulz da Merkel’in bu çabalarına destek veriyor. Schulz, Türkiye’de düşünce özgürlüğünün olmadığını, gazetecilere devlet baskısı uygulandığnı, dolayısıyla böyle bir ülkenin AB’ye üye olamayacağını söylüyor.

‘REFORMCU ERDOĞAN’

Sosyal Demokrat Schulz’un açıklamalarında ilgi çekici bir cümle var: “Sayın Erdoğan beni hayal kırıklığına uğrattı, başta büyük bir reformcuydu”. Şaşırmadım! Çünkü 2004-2014 tarihleri arası Erdoğan, AB’nin direktifleri doğrultusunda adımlar atıyordu. Türkiye AB direktifleriyle kültürel, sosyal ve ekonomik alanda talan edilirken, Türkiye’nin bölünmesi için açılım politikası desteklenirken, Suriye’de Esad yönetimine karşı Batı ile aynı cephede yer alırken “Sayın Erdoğan büyük reformcuydu” öyle mi?

Düşünce özgürlüğünden, gazetecilere baskıdan dem vuran Sosyal Demokrat Schulz, emperyalizme karşı Türkiye’nin bağımsızlığını, milli birliğini kısaca vatanını savunan Vatan Partisi (İşçi Partisi), Aydınlık gazetesi, Ulusal Kanal yöneticileri, Akademisyenler ve Atatürkçü generallerimiz Silivri’de Hasdal’da yıllarca hapis yatarken “Sayın Erdoğan büyük reformcuydu, özgürlükçüydü” öyle mi?

‘DİKTATÖR ERDOĞAN’

Bizler sizlerin kim olduğunuzu, ülkemiz üzerindeki emellerinizi biliyorduk da, bugün gelinen aşamada sayın Erdoğan’ın sözleriyle size cevap verelim “iki yüzlüsünüz”. Gelinen aşama sizleri rahatsız etmiştir; desteklediğiniz bölücü terör örgütü ve onun sivil uzantılarına darbe üzerine darbe vuruluyor, desteklediğiniz FETÖ devletten temizleniyor. Sizin piyonlarınız hapse atılınca ciyak ciyak bağırıyorsunuz.

Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor, Avrasya’ya yakınlaşıyor, emperyalizmin kukla Kürdistan planına darbe vuruyor, Suriye sorununu çözmek için bölge ülkeleri ile işbirliği yapıyor. Bütün bunlar Batı’nın “Erdoğan diktatör”, “Erdoğan hizadan çıktı” diye feveran etmesine neden oluyor.

MİLLİ İKTİDAR KAÇINILMAZ

O “çağdaş” Batı, Erdoğan’ı “Sen Atatürk’ü neden milli eğitim müfredatından çıkartıyorsun?”, “Okullara neden mescit zorunluluğu getiriyorsun?”, “Neden cumhuriyete ve laikliğe karşı duruyorsun?” diye eleştirmiyor. Duyan varsa söylesin. AB’ye üyelik sürecinde bunlar değil miydi “Türk milletini tarihi kökenlerinden koparacaksın, milli değerleri yok edeceksin, Atatürk’ü unutturacaksın... diyen. AB bugün Vatan Savaşı veren Türkiye’den rahatsızdır.

Dünyadaki yeni saflaşmada doğru yerde yer almaya çalışan, dış politikada daha milli adımlar atan Erdoğan iktidarı, iç politikada da buna uygun adımlar atmak zorundadır. Emperyalizme karşı verilen Vatan Savaşı’ında milleti arkasına almak istiyorsa Erdoğan, Cumhuriyet değerlerimizle barışmak zorunda kalacaktır. Yok bu değerlerin karşısında yer alacaksa bu ülkeyi yönetme şansını kaybedecektir.

Türkiye girdiği yeni rotada emin adımlarla ilerleyecektir. Vatan Savaşı’mızın Milli bir iktidarla taçlanacağı günler kaçınılmaz ve yakındır.