|

"Bu toplumun tuhaf bir sorunu var: Laiklik"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Yusuf Kaplan köşesinde "Laiklik dogması ve sopası" başlıklı yazısın kaleme aldı. Mehmet Acet, Aydın Ünal, Erdal Tanas Karagöl, Hüseyin Likoğlu gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:47 - 21/08/2017 Pazartesi
Güncelleme: 09:09 - 21/08/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Hüseyin Likoğlu, ​Erdal Tanas Karagöl, Yusuf Kaplan, Aydın Ünal, Mehmet Acet.
Hüseyin Likoğlu, ​Erdal Tanas Karagöl, Yusuf Kaplan, Aydın Ünal, Mehmet Acet.

Yusuf Kaplan, Mehmet Acet, Aydın Ünal, Erdal Tanas Karagöl, Hüseyin Likoğlu'nun yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Ama bu yazı yazılmalı.

Bu toplumun tuhaf bir sorunu var: Laiklik.Hiçbir şekilde tartışılamayan, kritik zamanlarda, sopa olarak kullanılan bir pranga bu. Toplumu germek için kullanılan bir “maşa”! Son haftalarda, Atatürk heykellerine yapılan saçma sapan saldırılarla, insanların giyim-kuşamlarına türlü tuhaf müdahalelerle yeniden hortlatılmaya çalışılıyor laiklik… Yeter, diyorum.  Bu yazıyı, linç edileceğimi bile bile yazıyorum. Hiç kimsenin, söyleneni anlamak ve üzerinde düşünmek gibi bir derdi yok. “Vurun abalıya!” ilkelliği tek geçer akçe hâlâ! Ama bu yazı yazılmalı.

“Çinliler bu işi kapmadan siz el atın”

Bugün sizlere Uzakdoğu’dan, Singapur’dan bildiriyorum.Başbakan Binali Yıldırım’ın Singapur ve Vietnam ziyaretlerini takip etmek üzere bakanlar, milletvekilleri ve kalabalık bir işadamı grubuyla birlikte gezinin ilk ayağı olan Singapur’a ayak bastık. Uçağımız cumartesiyi pazara bağlayan gece yarısı Ankara’dan kalktıktan yaklaşık 11 saat sonra buraya indi. Türkiye petrol, doğalgaz zengini bir ülke değil. Haliyle ekmeğini çalışarak, koşturarak, ticaret yaparak kazanmak zorunda. O kadar yol teperek geldiğimiz bu coğrafyaya yapılan ziyaretlerin temel amacı da bu zaten. Uçakta işadamlarıyla konuştum. Bu gezinin sizin için anlamı nedir, diye sordum. Hem Singapur’da, hem buradan sonra gideceğimiz Vietnam’da önemli fırsatlar olmasına rağmen bugüne kadar yeterince iş bağlantıları kurulamamış.

Gönüllüler “bağcıdır”

Siyasi partilerin teşkilatları gönüllülerden oluşur. Bir siyasi partinin tüzüğünü, programını, ilkelerini, fikirlerini, hedeflerini, araçlarını benimseyen insanlar, ülkelerini ve dünyayı değiştirmek için teşkilatlarda karşılık beklemeden görev alır ve çalışırlar. İnsanlar, partilerinin iktidara gelmesini kendilerinin iktidara gelmesi olarak görürler. Onun için de maddi manevi fedakarlıkta bulunarak, kimi zaman bayrak asarak, kimi zaman maişetlerinin bir kısmını seferber ederek, harcamalarından kısarak, ailelerini ihmal ederek gece gündüz demeden çalışırlar. Bu insanlar, partileri iktidara geldiğinde de karşılık beklemezler. Partilerini iktidara taşıyan gücün kendileri olduğunu bilmenin gururuyla, fikirlerinin ülkeyi yönettiğini idrak etmenin rahatlığıyla, yani manevi tatminle çalışmayı, daha çok çalışmayı sürdürürler. 15’inde direklere bayrak asan genç, 25’inde ev ev dolaşıp propaganda yapar, 35’inde parti binasında çaycı olur, 45’inde sigortasız olduğunu anlar; yine de, yanından jet gibi geçip yükselenleri görür, birden bire zenginleşenlere şahit olur, pahalı güneş gözlükleri takanları, lüks arabalara binenleri, elit kafelerde oturanları, devletin yüksek makamlarına çıkanları, çakar lambalı arabalarıyla yolların kralı kesilenleri tanır; ama partisine inancını hiç sorgulamaz, gayretini asla eksiltmez, yüksek idealler uğruna yaptığı gayretlerin manevi hazzına hiç gölge düşürmez. Partisine yüreğini vermiş kişi bilir ki, parti teşkilattır; teşkilat neyse, parti de odur.

Tabii bu yalnızca bir enerji savaşı değil

Dünya’da enerji savaşları kızışırken, bu savaşta taraf olan ülkelerde de pazar payı kapma mücadelesi şiddetini arttıracak. Bu ülkelerden birisi de, yıllarca enerji ithalatı yapan ABD. Son yıllarda kaya gazı üretiminde dünya doğalgaz piyasasında ciddi bir hamle gerçekleştiren ABD, artık enerjide ihracatçı ülke konumunda. Dolayısıyla ABD, enerji alanındaki güç mücadelesinde “ben de varım” diyecek.ABD’nin enerjide üretici ülke olmasında bazı dezavantajları var. Bunların başında coğrafi olarak uzak olması geliyor. Yeni keşfettiği doğalgazı ihraç etmek için boru hattı inşa etmesi mümkün olmayan ABD, doğalgazı sıvılaştırarak (LNG) ihraç etmek zorunda. LNG ihracatındaki hedef pazar olarak ise AB ülkeleri var. Avrupa ülkelerinin doğalgazda Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için alternatif kaynak ve yeni pazarlar için ülke arayışlarına girmesi ise ABD adına önemli bir fırsat teşkil ediyor. Diğer taraftan ihracatçı konumuna yükselen ABD’nin potansiyeli yüksek olan AB pazarına yönelmesi kaçınılmaz bir durum aslında.

‘denizbayrak83@gmail.com’ adresinden...

Sahte bir hesaptan gelen maili niye ciddiye alırsınız? Ya o maili gönderen kişinin kod adını bildiğiniz için ya da maildeki bilgiler işinize geldiği için ciddiye alırsınız. 15 Temmuz ihanetinin arkasındaki en önemli isim Adil Öksüz’ün bugünlerde Almanya’da olduğuna ilişkin çok güçlü emareler ortaya çıktı.  Alman yetkililerin değerlendirmeleri ve Alman basınında yer alan haberler bu bilgiyi neredeyse teyid ediyor. Adil Öksüz’ün Almanya’da geçici oturum aldığı haberleri, konuyu ister istemez CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kontrollü darbe iddiasına ve Öksüz ile ilgili geçmişte yaptığı değerlendirmelere getiriyor.  Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğunu dile getiren ilk siyasetçi Kemal Kılıçdaroğlu’dur.  Kılıçdaroğlu’nun Adil Öksüz ile ilgili bilgi kaynağı ve zamanlamasına dikkat etmeliyiz. Kılıçdaroğlu’nun Adil Öksüz’e merak salması kendisine ‘denizbayrak83@gmail.com’ adresinden gelen bir e-posta nedeniyledir. Söz konusu e-posta ile ilgili geçmişte bazı yazılar ve haberler de yazıldı. ‘fuatavni’vari tipik bir FETÖ operasyonu maili anlayacağınız. ‘denizbayrak83’ e-posta ile Kılıçdaroğlu’na Adil Öksüz konusunda ne yapacağını tek tek yazıyor. Kılıçdaroğlu da bu e-postadan sonra hem kontrollü darbe söylemini dillendirmeye başlıyor hem de Adil Öksüz ile ilgili kafa karıştırıcı açıklamalarda bulunuyor.

#​Yusuf Kaplan
#Mehmet Acet
#Aydın Ünal
#Erdal Tanas Karagöl
#Hüseyin Likoğlu
7 yıl önce