Forex sektöründe çalışmak: Baskı, mobbing, sömürü...

Forex sektörü... Sanal bir piyasada döviz ticaretinin yapıldığı bir iş alanı... Bu sektörde çalışanların karşı karşıya kaldığı uygulamalar ise satış baskısı, konuşma saati kotasını doldurma zorunluluğu, mola kısıtlamaları, mobbing, işten çıkarılma tehdidi ve benzeri baskılar... Bir Forex firmasında çalışırken işten atılan bir sektör çalışanı yaşadıklarını soL'a anlattı...

Anıl Çınar

Geçtiğimiz Şubat ayında AKP hükümeti yeni bir düzenleme getirince, kısaca “Forex” olarak bilinen sektörün geleceğiyle ilgili şüpheler belirmişti.

Forex, spekülasyondan para kazanmanın bir alanı olarak zaten uzunca bir süredir çürümüşlüğüyle tanınıyordu; fakat aslında önemli olan bu sektörde çalışan binlerce emekçinin geleceğinin ne olacağı sorusuydu...

Destek Forex firmasında çalışırken işten atılan Özge ile hem bu süreci, hem de genel olarak finans sektöründe çalışan emekçilerin karşılaştığı basıncı ve yoğun sömürüyü konuştuk...

Merhaba Özge. Öncelikle işten atılma sürecinden bahsedebilir misin? Toplu işten atılmayı bekliyor muydunuz?

İşten atılma sürecimiz Başbakanlık’a bağlı SPK’nin getirdiği düzenlemeyle başladı. Düzenleme gelmesiyle birlikte şirkette olağanüstü bir durum oluştu. Yani işten atılma zaten her zaman bir beklenti; ama kimse ne yapacağı konusunda bir fikre sahip değildi. Şirket yöneticilerinden de herhangi bir açıklama yapılmadı. Sadece düzenlemenin geri çekileceği olasılığı üzerinde duruluyordu. Durum hiç de öyle olmadı. Geri çekilmedi ve bir hafta içerisinde şirket kapanma kararı aldı.

Bu bir haftalık süreçte, kapanmaya dair çalışanlarda net bir fikri yoktu. Son gün önümüze işyeri küçülmesine dair bir sözleşme koydular. Belirli sayıdaki insanla şirketin devam edeceği bilgisiyle yüzleşmiş olduk. Tabi bu bir anda oldu. Bir odaya toplayıp anlattılar herkese. Yöneticiler sorumluluğu SPK’ya atıyorlardı; ama  bu süreç boyunca her şeyin farkındalarmış. Şimdi şirketi Kıbrıs’a taşıdılar. Buradakilerin ise neredeyse tamamı işten atılmış oldu.

İş bulma sürecinin de kötü olduğundan bahsetmiştin. Ama önce çalışma ortamında karşılaştığınız sorunları biraz açabilir misin?

İş tanımı olarak “finans sektörü” deniyor; ama aslında çağrı merkezi sistemli bir çalışma ortamı var. Çalışmaya başladığınızda bir aylık eğitim veriyorlar. Olumlu sonuçlanırsa işe başlayabiliyorsunuz. Olmadığı sürece, sizi işe almayacaklarını çok rahat ifade ediyorlar.

Günlük, müşterilerle konuşmaya dayalı bir çalışma sistemi var çağrı merkezlerinde olduğu gibi...

Bize bir data veriliyor ve o data üzerinden aylık hedefler doğrultusunda satış yapmamız bekleniyordu. Süre doldurma baskısı o kadar belirgindi ki, artık iki masa ilerideki arkadaşımızı sistem üzerinden arayıp günlük konuşma kotasını doldurmaya çalışıyorduk. Fazla mesaiye kalmamak için…

Örneğin molalarınıza karışılıyor muydu? Bu çoğu ofis-plaza çalışanının baskısını hissettiği bir konu çünkü...

Evet tabii… Molaya çıkarken bilgisayarlarımızı molaya almak zorundaydık. Üç mola hakkımız vardı. Biri sabah, ikisi de öğleden sonra on beşer dakika. Gün sonunda mail olarak ekranımıza kaç dakika mola kullandığınızın raporu geliyordu. Bir-iki dakika fazla olsa dahi hemen bir uyarı alıyordunuz. Bu da işten çıkarmalar için bahane olarak kullanılıyordu... Disiplinsiz davranış adı altında... Bir başka firmada, GCM’de mesela, işten atılan arkadaşımızın, ekip arkadaşlarıyla vedalaşmasına bile izin vermemişlerdi.

Tabi Destek Forex, sektörün en rahat firmalarından birisiydi bir de... Diğer firmalarda çalışan arkadaşlarımız da vardı, onların durumu çok daha kötüydü.

Burada ne satıyordunuz derseniz, tamamen sanal bir piyasada döviz alışverişi ya da yatırım yapıyorduk diyebilirim. Çalışma koşulları zorlu… Günlük konuşma saati kotası var. Örneğin üç buçuk saatin altında kalma durumunuzda fazla mesai uygulaması (ücretsiz oluyor tabi bu) karşı karşıya kalıyorsunuz. Pazarlama departmanında çalıştığımız için mobbing ve satış baskısı çok yüksekti.

Bunun yanında işten atılma korkusu da var. Biz ücretimizi net maaş+üç aylık pirimler üzerinden alıyorduk ve her üç aylık dönemde primleri almadan önce işten çıkarmalar oluyordu. Bu üç aylık süreçten tam bir gün öncesinde on arkadaşımız birden yok olabiliyordu şirketten. Primlerini de alamıyorlardı tabi… O yüzden işyerinde üç aylık sürecin sonu korkulu bir bekleyişle geçiyordu.

Biraz da çalıştığınız lokasyondan konuşabilir miyiz? Ağırlıkla finans çalışanlarının olduğu bir bölgede çalışıyordunuz. Ne düşünüyorsunuz burayla ilgili olarak?

Çalıştığımız şirket Levent bölgesindeydi. Biz birçok bloktan oluşan bir plazadaydık. Restoranlar, kafeler, öğle aralarımızı geçirdiğimiz birçok mekan mevcut.  Plazalar, gökdelenler, AVM’ler, otellerle dolu bir merkez burası. Gösterişli tabi… Ama aslında hep çalışan kesim var burada. Dışarıdan bakıldığında refah düzeyi yüksek bir çalışan görüntüsü veriyor sanırım. Özenilesi bulan da vardır herhalde…

Aslında işin iç yüzü hiç öyle değil. İçeride, yoğun sömürüye maruz kaldığımız bir ortamda çalışıyorduk. Öncelikle kadın olarak klasik kıyafet giyme zorunluğu vardı. Etek boyu ve topuklu ayakkabı boyuna kadar bu baskıyı doğrudan hissediyorduk. Firma için bir vitrin objesi haline getiriyorlar insanı.

Bir kadın olarak ses tonunuzu nasıl ayarlayacağınıza bile yöneticiniz karar verebiliyordu karşıdaki müşteriniz erkekse.  Sıklıkla karşılaştığımız durumlardan birisi de telefonda konuşurken erkek müşterilerin bize taciz noktasına gelebilecek söylemlerinin olmasıydı. Buluşmaya çağırmalar, birebir görüşme istekleri oluyordu hep. Bizi sadece sohbet etmek için arayan bile oluyordu. Satış yapabilmek uğruna bazı arkadaşlarımız buna katlanmak zorunda bırakılıyordu.

Peki yeniden iş bulma süreciniz nasıl oldu?

Sektör tamamen kaybolmadan önce iş bulmak çok kolaydı. Bir firmadan çıkınca diğer firmaya CV’niz incelenmeden hemen alınabiliyordunuz. Sirkülasyon çok hızlıydı. Sektör büyük ölçüde kapatıldıktan sonra (Beş bin kişi çalışıyordur sadece forexte) bir anda herkes iş bulma sorunuyla baş başa kaldı. Birçok arkadaşım hala işsiz; çünkü yapılabilecek hiçbir şey yok. İş hayatında sıfır gibisiniz. Ben daha yeni iş buldum ve bambaşka bir alanda çalışmak zorunda kaldım. İş bulabilenlerin birçoğu da çağrı merkezlerine gitti...

Forex bir yana, finans sektörünün de genel olarak böyle olduğu biliniyor. Hatta büyük batık kredilerle uğraştıkları ve krizin eşiğinde olduğu yorumları da var. Bu krizin emekçilerin üzerine yıkılacağı da açık. Sizin bir fikriniz var mıdır bu olmadan önce ne yapılabilir, buradaki emekçiler ne yapabilir?

Eskiden yine hiç değilse sendikalılık varmış. Bugün birliktelik duygusu az. Birlikte bir şey yapma dürtüsü müdür bu bilmiyorum; ama bu pek yok bu bölgede ve bu sektörde. Herkes sömürüldüğünün farkında bence; ama herkes bireysel yaşıyor tepkisini. Bir de işyeriyle evi arasında gidip geliyor gibi bu insanlar. Bence yine de bir yerden sonra patlayacaklar çünkü akıl alır gibi değil bu çalışma temposu. Para verseler bir yere kadar çekilir. Ülkenin halini katmıyorum bile… Bence biraz da birlikte ne yapılabilir diye düşünmek gerekiyor, elini taşın altına koymak gerekiyor diye düşünüyorum.