Dolar (USD)
32.51
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2486.97
BIST 100
9549.28
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Haziran 2022

Başka bir izahı yok!

Her şey Pandemi ile başladı aslında. Bir takım küresel hokkabazların, fol yok yumurta yokken dile getirdiği Covid Salgını, insanlığın içinden geçti maalesef. Korkuyu, endişeyi, esareti iliklerine kadar hisseden insanlardan ziyade, devletler üretim çarklarının durmasıyla, büyük bir ekonomik yıkıma uğradı bu geçen süre zarfında. Tarımdan sanayiye ARZ TALEBİ KARŞILAMAYINCA da, doğal olarak fiyatların yükseldiğine, TÜM DÜNYA ülkeleri şahitlik etti akabinde. İşler biraz yoluna girmeye başladığındaysa, bu sefer Rusya-Ukrayna Savaşının etkileriyle yüzleşmek durumunda kaldık. Öyle ki Rus petrol/gazına uygulanan yaptırımlar, arz kıtlığına, bu da Pandemi sebebiyle zaten yükselen enerji fiyatlarının, bir anda şaha kalkmasına yol açtı. Sonrasında bunun müteselsile birçok sektöre negatif yansımasını, ÖNLEMEZ ENFLASYON şeklinde tecrübe etti TÜM DÜNYA malumunuz üzere. Ancak en büyük sıkıntıyı, söz konusu savaşın, bu ülkelerden dünyaya 120 milyon tonu aşan, HUBUBAT ihracatına darbe indirmesiyle yaşadık. Zira bunun buğday, arpa, mısır, ayçiçeği… fiyatlarını tetiklemesi bir kenara, yaşanan tedarik açmazının, KISMİ BİR KITLIĞA evirilme ihtimali yabana atılacak gibi değildi. Keza Avrupa marketlerindeki boş raflar, fazla söze hacet bırakmadı sonraki dönemde.

Kısaca büyük resme baktığımızda; dünyanın YENİ BİR SİSTEME doğru hızla ilerlediği, inkâr edilemez bir pozisyona geldi. Yani salgın hastalıkların, bölgesel savaşların, enflasyon ve kıtlığın; “iki genel savaş öncesine benzer bir atmosferi, inşa etmek için KULLANILDIĞINI” söylemek pek ala mümkün. “Kullanıldığını” diyorum! Çünkü Pandeminin önceden haber verilmesi; bölgesel savaşlar çıkartmak adına, piyon ülkelere silah yığılması; Rusya’nın tahrik edilmesi ve Zelensky’nin, savaşı sürdürmek için desteklenmesi oldukça manidar. Elbette bu vesileyle tahıl ithalatının ENGELLENMESİ; petrol üretiminin ARTTIRILMAMASI; bazı ülkelerde tahıl stoklarının, bazı ülkelerde ise tarlaların KUNDAKLANMASI; tedarik zincirinin KOPARTILMASI; dolayısıyla FİYAT ARTIŞLARI ve KISMİ KITLIĞIN hüküm sürmesi de cabası…Anlayacağınız yaşananların, “normal gelişmediği ”ayan beyan ortada... Takdir edersiniz ki bunu görmek için, gözlük kullanmaya da hiç gerek yok…Zira tüm olup bitenleri sağduyu ile ÖNLEME İMKÂNLARI varken, egemenlerin yangına körükle gitmesi ve hadiseleri kangrene çevirmelerinin, mantıklı izahını kim yapabilir ki?

İşte o sebeple dünyanın büyük bir eşikte durduğunu, zaten devamlı belirtmekteyiz. Nitekim “birilerinin yeni dünya sistemine hâkim olmak adına, suyu bulandırdığı ve kaos yaymaya çalıştığı” artık sırda değil. Hal böyleyken Türkiye’nin durumunu sorarsanız? Stratejik konumu ve potansiyeli açısından, tüm kesimlerin YAYINA ALMAK İSTEDİĞİNİ kesinlikle yadsıyamayız. Lakin kendi ÇIKARLARI adına BAĞIMSIZ hareket eden Devletimizin, bu nedenle hedef tahtasında yer aldığı da aşikâr. Kaldı ki önceleri MİT Krizi, 17-25 Aralık, Gezi, 15 Temmuz… ile mücadele etmek zorunda kalan Türkiye’nin, şu sıralar mültecileri meselesi, sokak çağrıları ve en çok ta hayat pahalılığı üzerinden, bir algı operasyonuna maruz bırakıldığı açık. Üstelik HAYAT PAHALILIĞININ SADECE TÜRKİYE’DE DEĞİL, yukarıdaki sebepler neticesinde TÜM DÜNYADA GEÇERLİLİĞİ İSPATLANMIŞKEN… Ülkemizin belli mihraklar tarafından, ekonomik yaptırımlara uğratılmasını ise daha saymıyorum bile. Ama gelin görün ki Türkiye’nin bu iklimde yakaladığı fırsatlar ve bu kulvardan hızla ilerlemesi, birilerinin planlarını alt üst eder nitelikte seyretmekte... O yüzden de Sn. Erdoğan’ı indirmekteki motivasyonlarının, ”TÜRKİYE’Yİ YENİDEN İSTENİLEN ROTAYA SOKMAKTAN” öte bir şey olmadığı şüphesiz. Yoksa Elon Musk’a; “Ey dünya ayık olun. 1453’de Bizans’ın yaptığı gibi uyumayın” görsel tweetini başka kim, nasıl attırabilir ki? Peki, “HELALLEŞME” ile başlayıp, şimdilerde “HESAPLAŞMA” moduna geçenler… Onları da sizlerin, derin ferasetine bırakıyorum…