02 Haziran 2020 19:05

İzmir Barosundan Av. Selanik: Bağımsız yargının teminatı olduğumuz için hedefteyiz

Yapılmak istenen değişikliklerle meslek örgütlerinin birliği ve çalışmaları engellenmek istenirken meslek örgütü temsilcileri neler yapabileceklerini Evrensel’de tartışıyor. Bugün söz İzmir Barosunda.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Av. Mehmet Baran SELANİK
İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi

Bu sefer de başta barolar olmak üzere meslek odaları iktidarın hedefinde. Neden hedefe konulduk? Üzerine biraz konuşmamız gerek ancak şimdi, ekonomik olarak çökmüş, aylardır vatandaşlarının özgürlüğünü kanuni bir dayanak olmaksızın idari işlemlerle kısıtlayan Devletin, barolara “sözde” demokrasi getirmek için yapmak istediği düzenlemelere bakalım.

Haftalardır televizyon programlarında konunun muhatapları baroların temsilcileri olmadan “ahkam” kesiliyor. Konunun öznelerine cevap hakkı vermeden yandaş basında her konuda fikri “olan” kişilerin konuşması, artık alıştığımız bir durum.

Peki neyi değiştirmek istiyorlar? Baroların toplumsal muhalefetteki gücünün kırılması için hangi değişiklikleri düşünüyorlar? Ne yazık ki emin değiliz. Biz fikrimizi almadan, bizimle ilgili değişiklikler yapma peşindeler. Sadece basından takip edebiliyoruz. Belli ki öncelikleri, baroların ve TBB’nin seçim sistemini değiştirmek. Mevcut halin “demokratik” olmadığını düşünüyorlar. Yanlış okumadınız. Demokrasi adına mevcut tüm kazanımları yok eden siyasi iktidar, baroların seçim sistemlerinde antidemokratik bir düzenleme keşfetti!

Yürürlükteki kanuna göre baro seçimlerinde en fazla oyu alan başkan adayı başkan, en fazla oyu alan ilk 10 (bazı barolarda üye sayıları nedeniyle 6 veya 8) yönetim kurulu adayı da yönetim kurulu üyesi oluyor. Burada adil olmayan durum nedir, kimse açıklayamıyor.

Siyasi iktidarın yerel ve genel seçimlerde uyguladığı seçilme hakkına yönelik kısıtlamaların aksine kanunen seçilme yeterliliği bulunan her avukat baro seçimlerine katılabiliyor. Yine, seçilen adayın baro başkanı veya başka bir organ tarafından görevden alınması gibi bir absürtlük de söz konusu değil. En yüksek oyu alan adayların seçimi kazanması yöntemi antidemokratik herhangi bir unsur içermemektedir.

TBB’nin seçim sistemi de değiştirilmek istenmekte, TBB seçimlerinde üye sayısı çok olan baroların temsil oranlarının düşürülmesi planlanmaktadır. Mevcutta her baro, kendi delegelerini seçer ve bu delegeler yoluyla TBB’de temsil edilir. Delege sisteminde de en çok üyeye sahip barolar, TBB seçimlerinde daha fazla delegeye sahiptir. Bu sistemin de demokratik olmadığını, üye sayısı az olan barolar için adaletsizlik olduğunu belirtiyorlar. Milletvekili seçimlerinde İstanbul’un Meclise gönderdiği milletvekili sayısının kendi nüfusuna göre belirlenmesi ve bu sayının Yozgat’tan fazla olması nasıl bir sorun yaratmıyorsa üye sayısı çok olan baroların TBB delegelerinin sayısının çok olmasında da sorun yoktur.

Şimdi, başta sorduğumuz ve sonra konuşuruz dediğimiz soruya dönelim. Neden hedefteyiz? Bu durumun ötekilerle ilgisi bulunmaktadır. Çünkü, perişan edilen her şey bizim müvekkilimizdir. Hiçbir muktedirle kol kola olmadık. Kadınları, çocukları, LGBTİ+ bireyleri, işçileri, yoksulları, ezilenleri, doğayı, hayvanları yani tüm ötekileri savunmanın onurunu yaşıyoruz. Biraz daha detaylı yazmalıyız belki de.

Kendinden başka hiçbir canlıya yaşama şansı vermeyen bir düzenin içinde her canlının eşit şekilde yaşama hakkı olduğunu savunuyoruz. İnsan onurunu savunuyoruz. Gericiler tarafından kaldırılmak istenen İstanbul Protokolü’nü savunuyoruz. Kadın ve trans cinayetlerinin politik olduğunu savunuyoruz.

Nefret ve ırkçılık içermeyen her türlü düşüncenin serbestçe açıklanabilmesini, insanların düşünceleri nedeniyle özgürlüklerinden yoksun bırakılmaması gerektiğini savunuyoruz. Adil yargılanma hakkını savunuyoruz. Gerçek olduğu dahi şüpheli bir tanık beyanıyla insanların ceza almasının hukukla veya kanunla açıklanamayacağını biliyoruz.

İktidarı, en azından kendi yaptığı kanunlara uymaya davet ediyoruz. Yargıyı, toplumsal muhalefeti susturmak için bir iktidar sopasına dönüştüğü bu halinden kurtarmak istiyoruz. Doğal olarak bu köhnemiş düzeni ve kurumlarını reddediyoruz.

Yargının sivil tek kurucu unsuru olarak bir yargılamadan bahsedilmek isteniyorsa bağımsız bir savunma makamının varlığının zaruri olduğunu düşünüyoruz. Bağımsız yargının teminatıyız, bağımlı hale getirilmek istenmemizin nedeni bu.

Faşizme karşı, tarihi boyunca taviz vermeden mücadele eden bir mesleği icra ettiğimizi biliyoruz. Derdimiz, yarına, yaşanabilir bir dünya bırakmak. Biz bildiğimiz yoldan yürüyoruz. Eşit, adil ve özgür bir yaşamın yolundan. Edindiğimiz bilgiyi, var olma mücadelesi veren tüm ötekilerin hizmetine sunuyoruz.

İtibarsızlaştırılmak, sindirilmek, hapsedilmek istenmemizin nedenleri bunlar. Seçim sistemi değiştirince susacağımızı düşünüyorlar. Evet, barolar önemli ancak tek mücadele alanı değil, bunu unutmamak gerekiyor. Temel hak ve özgürlükler gibi bunlar için mücadele etmenin de evrensel olduğuna inanıyoruz. Bu mücadele herhangi bir kurum altında da olabilir tek başımıza da. Ancak hiçbir şekilde halkın, tırnaklarıyla kazıyarak muktedirlere kabul ettirdiği haklarının gasbedilmesine izin vermeyeceğiz.

Bu yüzdendir hiçbir iktidarın bizimle uzlaşamaması, bizim varlığımızdan haz etmemesi. Haklı olduğumuzu biliyoruz. Başka bir yol mümkün görünmüyor, mutlaka kazanacağız.

ÖNCEKİ HABER

AKP'li Yozgat Belediyesinde "zimmet" iddiasıyla 4 kişi tutuklandı

SONRAKİ HABER

AKP ve CHP arasında polis ve bekçi şiddeti tartışması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa