Aynı gemide olanların aynı yönde kürek çekme mecburiyeti vardır. Buna amaç birliği denir. Aksi düşünülemez.
Risale-i Nur’da, Nur talebeleri (farklı meşrepler), ümmet-i Muhammed’i (asm) sahil-i selamete çıkaran gemide çalışan hademelere benzetilir ve mühim vazifelerine dikkat çekilir. Hademelerin vazifeleri omuzlarına (ihsan-ı İlahi) konulmuş. Amaç da, ümmet-i Muhammed’i (asm) sahil-i selamete çıkarmak.
Kabiliyetlerine göre kimi kürek çekmeyi, kimi temizliği, kimi dümen dairesinde görev almayı kabul etmiş. Hiçbir vazife de diğerinden geri değil.
Bir hademe grubunun (meşrebin) görevini aksatması diğerlerini de amaçtan düşürebilir. Vücudun azaları nasıl birbiriyle bağlantılı çalışıyorsa, gemide çalışanlar da aynıdır. Dümenci neferinin de, makine dairesindekinin de vazifesindeki ihmal amaca ulaşmayı geciktiriyorsa, aynıdır.
Risale-i Nur mesleği olan gemide, farklı meşrepler, farklı iş bölümündeki işlerini, ortak amacı gerçekleştirmeye engel olmayacak şekilde yapmaları zaruridir. Gemideki bir grubun, ortak amacı engelleyecek bir takım işlerde çalışması, vazifesini idrak edememekten kaynaklı, vazife yerini terk etmesi, sadece kendisi ile ilgili bir durum olmaz. Bu hususi gibi gözüken ihmal, gemideki ümmet-i Muhammed’in (asm) hukuklarına tecavüz olur.
Gemide çalışan hademelerin, işletme kurallarına uymaları bir zorunluluktur. Nur talebelerinin de, iman ve Kur’an hizmetleri yaparken, Risale-i Nur düsturları olan; meşveret etmek, alınan kararlara uymak, Nurları dünyevi- uhrevi, şahsi-siyasi hiçbir şeye alet etmemek gibi sorumlulukları vardır.
Nur mesleğini, yine Nur’un kaidelerine uygun 50 yıldır sürdüren Yeni Asya kahramanlarına ne mutlu!