Türkiye enerjisinin yüzde 70’ini dışarıdan ithal etmektedir. Enerji ithalat oranının yüksek olması dışa bağımlılığı ve cari açığı günden güne artırmaktadır.
Türkiye’nin toplam enerji ithalatı 1990 yılında 30,9 milyon tep(ton eşdeğeri petrol) iken, 2014 yılında yüzde 214,05 artış oranı ile 97,04 milyon tep değerine ulaşılmıştır. 2018 yılına gelindiğinde Türkiye yıllık 45 milyar dolar enerji ithal eder hale gelmiştir. En fazla ithal edilen enerji kaynakları ise doğal gaz, petrol, kömür ve petrokok’dur.
2018 yılında Türkiye elektrik enerjisi üretiminin yüzde 38,3’ü kömürden, yüzde 29,8’i doğal gazdan, yüzde 19,8’i hidrolik enerjiden, yüzde 6,6’ı rüzgardan, yüzde 2,6’ı güneşten, yüzde 2,5’i jeotermal enerjiden ve yüzde 1,4’ü diğer kaynaklardan elde edilmiştir. Türkiye’nin sürdürülebilir enerji için, kendi yerli kaynaklarını özellikle de yenilenebilir enerji kaynak potansiyellerini ortaya çıkartması ve etkin bir şekilde kullanması önem arz etmektedir. Türkiye coğrafi konum itibariyle büyük bir yenilenebilir enerji potansiyeline sahiptir. Ancak, maliyetler ve yasal düzenlemelerdeki eksikliklerden dolayı yenilenebilir enerji üretim seviyesi istenilen düzeyde değildir. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı olması dikkate alındığında mevcut yenilenebilir enerji potansiyelinin ülkemize kazandırılması ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlayacaktır. Bunun için 2009 yılında önemli adımlar atılmış, yapılan teşvikler sonrası Türkiye’nin toplam yenilenebilir kurulu güç kapasitesi 2009-2019 sürecinde yüzde 298,5 artış göstermiştir. Bu yatırımlar sonucu 2018 yılı sonunda Türkiye’nin toplam kurulu gücün yaklaşık yüzde 32’i yenilenebilir enerji kaynakları olmuştur. Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli enerji tüketiminin yaklaşık 5 katı olduğu bilinmektedir. Enerji tüketimindeki artış, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de engellenmesi mümkün olmayan bir durumdur. Bu nedenle ülkemizde yenilenebilir enerji kaynak potansiyellerinin kullanımı artırmak amacıyla çalışmalar yapılmalıdır.
2007 yılında yürürlüğe giren Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ile Türkiye’de jeotermal kaynak kullanımı hızla gelişmektedir. Jeotermal kaynaklardan konut, sera, termal tesis ısıtması, elektrik üretimi, termal turizm ve balneoloji, endüstriyel uygulamalar, ısı pompası ve tarımsal kurutmada yararlanılmaktadır. Türkiye’de Ocak-2016 itibariyle doğrudan jeotermal kaynaklardan kullanım kapasitesi; 1033 MWt merkezi ısıtma, 420 MWt termal tesisler ve oteller gibi bireysel ısıtma, 770 MWt sera ısıtması, 1005 MWt 400 termal tesis ve SPA’da balneolojik kullanım, 1,5 MWt tarımsal kurutma ve 42,8 MWt jeotermal ısı pompa uygulamaları olmak üzere 3272,3 MWt’a ulaşılmıştır. Toplam jeotermal enerji potansiyel değeri esas alındığında, kullanılabilir durumdaki kaynaklardan yararlanma oranının yüzde 20 düzeyinde olduğu görülmektedir.
Biyokütle, yaşayan ve yeni ölmüş biyolojik maddeler (ekinler, ağaçlar, algler, tarımsal ve ormancılık kalıntılarından, atık sulardan, şehir atıklarından ve hayvan atıkları) gibi doğal ürünlerden elde edilen bir enerji çeşitidir. Biyokütle enerjisi ile elektrik üretimi, evlerin ısıtılması, araçlara yakıt verilmesi ve endüstriyel tesisler için proses ısısı sağlanması gibi pek çok enerji ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmaktadır. Türkiye’nin biyokütle atık potansiyelinin yaklaşık 8.6 milyon tep, üretilebilecek biyogaz miktarının 1,5-2 milyon tep olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye biyokütle enerji potansiyeli atlasına göre üretilen enerji miktarı yılda 94000 GWh olurken bunun sadece 35000 GWh‘ı elektrik enerjisi olarak kullanılabilmektedir. Ülkemizde çorak, tarıma uygun olmayan çok fazla geniş arazi mevcut olduğundan bu sahalarda, toprağın ve bölgenin yapısına uygun enerji bitkilerinin yetiştirilmesi ile de yıllık 35.000 MWh olarak belirtilen enerji üretim kapasitenin çok daha üstüne çıkılması mümkün olacaktır. Tüm bu yatırımların diğer bir olumlu sonucu da, çevreyi koruyucu etkilerinin yanı sıra kırsal kesimdeki istihdamı artırıcı etkileri ile ülke ekonomisine katkısının olacağı hiç şüphesizdir.
Diğer alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarından olan rüzgâr, güneş
ve hidroelektrik enerjileri ülkemiz açısından çok zengin bir potansiyele sahiptir. Türkiye, Avrupa’da en fazla güneş ışınımı alan ülkeler arasında olup 2. sırada yer almaktadır. Metrekare başına düşen ışınım miktarı ortalama 1.300 kWh
(Almanya: 900 kWh) ‘dir. Ülkemizde, yılda toplamda 2.640 saat güneşlenme kapasitesi bulunmakla birlikte bu değer 380 milyon MWh’lık enerji kapasitesine denk gelmektedir. 380 Milyon MWh, en az 10 adet Akkuyu NGS ‘ye eşdeğer olmaktadır. Ülkemiz güneş enerjisi kullanımında sadece 6,0 MW‘lık enerji üretimi ile dünyada 29. sırada yer almaktadır.
Türkiye, coğrafi konum itibariyle çok yüksek rüzgâr enerjisi potansiyeline sahip bir ülkedir. Rüzgâr enerjisi alanında öngörülen potansiyelin sadece yüzde 5’inin kullanılmasına rağmen; bugün Türkiye rüzgâr santrallerindeki artış oranı bakımından dünyada birinci sırada yer almaktadır. Türkiye’nin toplam rüzgâr enerjisi potansiyelinin ise 48.000 MW olduğu hesaplanmıştır.
Türkiye’de yerli elektrik üretiminin yüzde 24,2’si, hidroelektrik santraller vasıtası ile elde edilmektedir. Hidroelektrik üretmeye hazır tesislerinin kurulu gücü 18.850 MW olup bunun Türkiye’nin toplam kurulu gücü içindeki payı yaklaşık yüzde 34 olmaktadır. Aktüel enerji politikasına göre, gelecek 10 yıl sonrasında HES’lerin toplam kurulu güç içindeki oranının (34.246 MW’lik kurulu güçle) yaklaşık yüzde 36’ya yükseleceği tahmin edilmektedir.
Belediyeler, bulundukları coğrafi bölgeleri itibariyle yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanma potansiyeline sahiptir. Özellikle, belediyelerin “hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde edilen gaz, dalga, akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil olmayan” yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanması ile belediyeler hem istihdam sağlayacakları gibi hemde mevcut bütçelerine ek kaynak sağlayabileceklerdir. Aynı zamanda, belediyeler yenilenebilir enerji projeleri ile vatandaşlara ve özel sektöre de çevreci ve kazanımcı olarak örnek teşkil etmiş olacaklardır. Belediyeler, kurumsal faaliyetleri dolayısıyla birçok önemli hizmeti sunmaktadır. Özellikle, toplu ulaşım, yol ve kaldırım inşaatları, aydınlatma, park ve bahçe imalatları, temizlik ve katı atık toplama hizmetleri, içme suyu ve atıksu altyapı işleri vb. diğer yerel belediye hizmetleri için yüksek miktarda enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Belediye enerji tüketim verileri incelendiğinde, en fazla tüketilen enerji miktarlarının ulaşım, bina ve tesisler ile aydınlatma kategorilerine gittiği görülmektedir. Tüketilen enerji sonucu çevreye salınan sera gazı miktarının azaltılması için çalışmalar yapılması belediyelerin öncelikli hedefleri arasında olmuştur. Bunun için belediyeler, fosil kaynaklı enerji yerine yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretilmesine eylem planları içerisinde yer vermektedirler. Bu bağlamda, ulaşım araçlarının biyokütleden elde edilecek doğal gaz veya elektrik ile çalışılır olması planlanmıştır. Diğer bir plan ise, güneş enerjisini kullanarak sokak, park ve bahçe aydınlatılmasının sağlanması aynı zamanda konutlar üzerine yapılacak bir yönetmelikle güneş pillerinin yerleştirilmesi ile elektrik enerjisinin bireysel ve yerel üretimi teşvik edilecektir. Gün geçtikçe proje sayısını artırmakta olan belediyelerin, enerji üretimindeki artışları ile enerji ithalatındaki dışarıya bağlılığımızı önemli ölçüde azaltarak ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağı şüphesizdir.
Türkiye’nin jeotermal açısından zengin bir ülke olması, jeotermal enerjinin günden güne öneminin artmasına ve belediyelerin yenilenebilir enerji
uygulama eylem paketlerinin içerisinde yer almasına neden olmuştur. Örneğin, jeotermal enerji kullanımı ile hem elektrik üretimi yapılarak kentsel ısıtma hem de jeotermalli sera çalışmasının yapılması belediyelerin öncelikleri arasındadır. Bu amaç doğrultusunda, kentsel ısıtma sonunda sıcaklığı düşen su israf edilmeyerek sera ısıtmasında kullanılması ve jeotermal sera organize bölgeleri kurulması hedeflenmektedir.
Rüzgâr enerjisi, yüksek bir enerji kaynağımız olup belediyelerin enerji üretiminde hedefleri arasında yer almaktadır.
Son yıllarda belediyeler toplu taşımacılıkta kullanılan araçlarda biyoyakıt kullanımını başlatmışlardır. Özellikle, belediyeler evsel atıklardan biyoyakıt üretebilme açısından büyük potansiyele sahiptirler. Ayrıca, diğer bir yöntem de evsel atık olan yağların belediyeler tarafından toplanması sonucunda biyoyakıt üretiminin yapılmasıdır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu Madde 7-i’ göre Aydın Büyükşehir Belediyesinin görevleri arasında “Çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; gayrisıhhî işyerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; bunların çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim plânını yapmak, yaptırmak; atıkların depolanması ve bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek, bu amaçla tesisler kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; sanayi ve tıbbî atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; gerekli düzenlemeleri yapmak” yer almaktadır.
Aydın’nın yenilenebilir enerji potansiyellerine baktığımızda, Aydın’ın bırakın Türkiye’yi dünyada bile çok önemli yenilenebilir enerji potansiyeline sahip bölgeler arasında yer aldığı görülmektedir. Aydın’ın içinde bulunduğu Büyük Menderes Havzası, tarımsal ürün çeşitliliği ve üretim potansiyeli bakımından Türkiye’de ilk sıralarda yer alan havzalar arasındadır. Yine Büyük Menderes Havzasının etrafında bulunan Aydın dağları, Beşparmak dağları, Madran dağları, Menteşe dağları sahip oldukları rüzgar potansiyelleri nedeni ile Türkiye’de sayılı RES üretim bölgeleri arasında yer almaktadır.
Aydın’ın sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyellerine baktığımızda Aydın Büyükşehir Belediyesinin vatandaşlara ve tarım-sanayi-hizmet sektörlerine hizmet vermesini kolaylaştıran, belediyeye ekonomik gelir getirecek zengin ve çeşitli imkanlara sahip olduğu görülmektedir. Ne yazık ki Büyükşehir Belediyesi dahil Aydın’da hiç bir İlçe belediyesi, Büyükşehir ve Belediye Kanunlarının kendilerine görev vermesine rağmen bu güne kadar Aydın’ın sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyellerini vatandaş ve özel sektör için kullanma yoluna giderek hizmet etmemiş, görevlerini yerine getirmemiştir. Oysaki Büyükşehir ve İlçe Belediyeleri Aydın’ın sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyelleri ile çok rahat ve kolay merkezi ısıtma, termal tesisler ve oteller gibi bireysel ısıtma, sera ısıtması, termal tesis ve SPA’da balneolojik kullanım, tarımsal kurutma, toplu ulaşım, yol ve kaldırım inşaatları, sokak-park-bahçe aydınlatmaları, park ve bahçe imalatları, temizlik ve katı atık toplama hizmetleri, içme suyu ve atıksu altyapı işleri vb. diğer yerel belediye hizmetlerini yapabilir.
Aydın Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyelerinin Aydın’daki yenilenebilir enerji potansiyelleri üzerinde kanunen hakları olmasına rağmen, belediyelerin bu haklarını talep etmemeleri sonucu Aydın’daki yenilenebilir enerji potansiyelleri sadece özel sektörün emrine sunuldu. Özel sektörün Aydın’daki yenilenebilir enerji potansiyellerini sadece enerji üretimi için kullanmaları, bu üretim süreçlerinde kanunlara uymamaları-düzgün çalışmamaları-denetimden muaf olmaları-sadece para kazanma amaçlı bu kaynakları kullanmaları, bu kaynakları hiç bir kamu ve özel sektörün kullanımına izin vermemeleri sonucu, Aydın’ın sahip olduğu yenilebilir enerji kaynakları Aydın’ın zenginleşmesine-istihdamına değil, Aydın’ın yoksullaşmasına-sağlığını kaybetmesine, Aydın’da hava-su-toprak kirliliği oluşmasına, Aydın’da ekolojik yıkımın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Aydın’da yenilenebilir enerji potansiyellerin mevcut kullanım şekli sürdürülebilir, temiz, çevre dostu, yenilebilir değildir. Aydın’da ekolojik tahribat geri dönüşümsüz noktaya ulaşmadan bu sürecin derhal sona ermesi gerekir. Aydın’ın sahip olduğu bu kamu kaynaklarının kamu tarafından ve tek elden, kamu yararına kullanılması tek çözüm yoludur. İşte bu noktada Aydın Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyelerine büyük görev düşmektedir.
Belediyelerin hatırlaması ve yapması gereken tek şey kanunların kendilerine vermiş olduğu görevleri yapmak, oyları ile seçildikleri halk için görev yapmaya yemin ettiklerini hatırlamaktır.