Aydın, Ege Bölgesinin en uzun akarsuyu olan Büyük Menderes’in 584 km. boyunca akarak Ege Denizi’ne kadar uzandığı havzada yer alıyor. Aydın’ın yüzde 46’lık kısmında tarım yapılmakta, nüfusun yüzde 55’i geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. Türkiye’de üretilen bitkisel ürünlerden 25’inde Aydın, Türkiye’de ilk 10’ da yer almaktadır. Aydın, son yıllarda sanayileşme sürecine girmiş olup sanayisi ağırlıklı olarak; tarımsal üretimi işlemeye yönelik gıda imalatı, tekstil ürünleri imalatı, makine ve ekipman imalatı, madencilik ve taş ocakçılığı, otomotiv yan sanayi, beyaz eşya ürünleri imalatı ve kimyevi maddeler imalatından oluşmaktadır. İlde, Aydın, ASTİM, Nazilli, Ortaklar, Söke, Çine olmak üzere 6 Organize Sanayi Bölgesi faaliyet göstermektedir. İl sınırları içinde 29 adet aktif çalışan jeotermal enerji santrali(JES) bulunmaktadır. Aydın’ın en önemli çevre kirlilik problemleri olan su-hava-atıklar-toprak kirliliğine, endüstriyel ve kentsel atıksuları-katı atıkları, jeotermal akışkanları, zirai ilaç ve gübreler, zeytin karasuyu, maden atıkları sebep olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bildirilen tüm hastalıkların yüzde 80’nin, ölümlerin yüzde 25’nin, kanserlerin yüzde 95’nin sebebi çevresel risk faktörleridir. Çevresel risk faktörleri fiziksel, kimyasal, biyolojik ve sosyokültürel faktörler olarak sınıflandırılmaktadır. Çevre sağlığı sorunları, beraberinde kalp-damar, akciğer, sinir sistemi, kanser ve enfeksiyon hastalıkları gibi pek çok hastalığı da getirmektedir. DSÖ’nün 2016 yılındaki raporuna göre, hava, su, toprak kirliliği, radyasyon, iklim değişikliği, kimyasallar gibi çevresel risk faktörleri 100’den fazla hastalığa neden olmaktadır. Kanser de bu hastalıklardan biridir ve vakaların yüzde 5-10'u genetik, yüzde 90-95'i ise çevresel risk faktörlerine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Kansere bağlı ölümlerin 1/3’ü çevresel risk faktörlerinden sigara, fiziksel inaktivite, alkol ve sağlıksız beslenmeye bağlı gerçekleşmektedir. Kansere sebep olan diğer çevresel risk faktörleri ise çevre kirliliği, enfeksiyonlar, radyasyon ve mesleki kanserojenlerdir. Hava-su-toprak-besin kirliliği kanser açısından önemli çevresel risk faktörleridir. Türkiye’de çevresel risk faktörlerinin kanser yaptığına dair yerel çalışmalar azdır. Aydın’da uzun süredir halk ve sivil toplum kuruluşları tarafından çevresel risk faktörlerinin kanser yaptığı, kansere bağlı ölüm sayılarında artış olduğu, tüm bu sayıların Türkiye ortalamasından fazla olduğu dile getirilmesine rağmen, resmî makamlar bu söylemlerin doğru olmadığını ısrarla iddia etmekte, Aydın’da yaşanılan gerçekleri ve bilimsel çalışmaları inkar etmektedir. Adnan Menderes Üniversitesinden ( ADÜ) D. Karagülle, 2013-2016 tarihleri arasında ADÜ Hastanesi onkoloji ve patoloji kliniklerinde kayıtlı, Aydın’da yaşayan, 20 yaş ve üzeri 6102 kanser vakası ile hava-su-toprak-besin kirliliği arasındaki ilişkiyi ortaya koyan çalışma yaptı. Hava kirliliği ölüm nedenleri ve hastalıklar açısından önemli bir yere sahiptir. DSÖ’ne göre hava kirliliği dünyadaki ölüm nedenlerinin yüzde 25’den sorumludur. Yine 5 yaş altı çocuklarda meydana gelen ölümlerde en önemli çevresel risk faktörü hava kirliliğidir. DSÖ’ü 2013 yılında, hava kirliliğini başta akciğer ve mesane kanseri olmak üzere, birinci grup kanserojen madde olarak sınıflamıştır. Hava kirleticilerinden Partikül Madde (PM), birinci grup kanserojen madde sınıfındadır ve insan sağlığı açısından en riskli hava kirleticisidir. Hava kirliliği, Aydın’ın en önemli çevre sağlığı sorunları arasında 2’ci sırada yer almaktadır.
D.Karagülle’nin yaptığı çalışmaya göre 2007-2016 yılları arasında Aydın’da ölçüm yapılan tüm yıllarda PM hem DSÖ’nün belirlemiş olduğu hem de Türkiye’de uygulanan sınır değeri aşmıştır. Kükürt dioksit (SO2) değeri ise 2012, 2013, 2014 ve 2016 yıllarında hem Türkiye’de uygulanan hem de DSÖ’nün belirlediği sınır değeri aşmıştır. DSÖ, insan sağlığının etkilenmemesi için bir yıl içinde PM’nin en fazla 35/yıl, SO2’in en fazla 3/yıl defa limit aşımına izin verilebileceğini belirtmiştir. Aydın’da, 2007-2016 yılları arasında ölçüm yapılan günlerin yüzde 73’de PM, yüzde 33’de SO2 DSÖ’nün günlük sınır değerini aşmıştır. “Temiz Hava Platformu” tarafından yayınlanan hava kirliliği raporuna göre, Aydın, Türkiye’de 2013-2014-2015 yıllarında en fazla PM limit aşımı yaşanan istasyonlara sahip ilk 10 il arasında yer almaktadır.
2014 yılında yayınlanan Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme raporunda ise Aydın, yaz aylarında SO2 düzeyinin en yüksek olduğu 2’ci il olmuştur. 2007-2016 yılları arasında ölçülen PM ölçüm değerleri, “Ulusal Hava Kalitesi İndeksi Kesme Noktaları” na göre değerlendirildiğinde, ölçüm yapılan günlerin yüzde 27’de iyi, yüzde 56 günü orta, yüzde 12 günü hassas, yüzde 4 günü sağlıksız, yüzde 1.4 günü kötü ve yüzde 0.2 günü tehlikeli indeks sınıfında yer almıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verileri ile D. Karagülle’nin yaptığı çalışmalara göre Aydın’da hava kirlidir ve hava kirliliği kanserojendir. Dünya nüfusunun yüzde 30’u artan su kirliliği nedeni ile güvenli içme ve kullanma suyuna ulaşamamaktadır. DSÖ’ne göre, 2025 yılına gelindiğinde, dünya nüfusunun yaklaşık yarısı su sorunuyla karşı karşıya kalacaktır. D.Karagülle’nin yaptığı çalışmaya göre 2012-2016 döneminde Aydın “şebeke suyunda” Kurşun yüzde 6.900, Bakır yüzde 5.700, Nitrit yüzde 3.000, Krom yüzde 580, Bor yüzde 263, Arsenik yüzde 75 artmış. Şebeke suyunda ortalama ölçüm değerlerine göre Arsenik Koçarlı’da; Kadmiyum Köşk- Karacasu-Buharkent’te; Kurşun Söke’de; Krom Didim’de; Nikel Kuyucak’ta en yüksek değerlerde ölçülmüş.
Şebeke suyundaki Nitrit ve mesane kanseri, Nitrat ve akciğer kanseri, Mangan ve kolorektal kanserler, Bor ve meme kanseri arasındaki korelasyon pozitif yönde anlamlı bulunmuştur. Bu dönemde Bor ve Nitrit artışı en fazla Germencik’te meydana gelmiştir. Aydın’da 2012 yılından 2016 yılına gelindiğinde şebeke suyunda siyanür, benzo-apiren ve florür dışındaki tüm parametrelerde artış olmuştur. Antimon, trihalometanlar, bakır, nitrit, mangan ve bromodiklormetandaki artışlar dikkat çekmektedir. Şebeke suyunda saptanan heptaklor, heptakloepoksit, DDT, benzo-apiren gibi pestisit türlerinin, DSÖ ve EPA’nın şebeke suyundaki kimyasal parametreler ve sağlık etkileri raporunda, kanser riskinde artışa neden olduğu belirtilmiştir. Şebeke suyunda Arsenik değerleri sınır değerin altındadır ancak, 2012 yılından 2016 yılına gelindiğinde il genelinde şebeke sularında arsenik ortalama değerlerinde artış olmuştur. Şebeke suyundaki Arsenik ile mesane kanseri, Nitrat ile meme-mesane-akciğer kanseri, Mangan ile kolorektal kanserleri, Dikloroten ile kolorektal kanser insidans hızları arasında pozitif korelasyon saptanmıştır.
D.Karagülle’nin yaptığı çalışmaya göre 2010-2012 yılları arasında “yüzeysel sularda” ölçüm yapılan Çinko-Demir-Bakır-Krom-Kurşun-Bor ve Alüminyum’un ortalama ölçüm değerleri “Yüzeysel Su Kalitesi Yönetmeliği” ne göre sınır değerlerin üzerinde saptanmıştır. Yüzeysel sularda ortalama ölçüm değerlerine göre Kurşun Nazilli’de; Arsenik Feslek-İncirliova’da; Kadmiyum Yenipazar-Nazilli-Feslek; Krom Nazilli-Feslek’te; Demir Nazilli-Merkez Çiftlikköy-Feslek’de; Bor Feslekt’de en yüksek değerlerde ölçülmüş. Bu ağır metallerin artışı sanayi atıkları-tarımda kimyasal ilaç gübre kullanımı-jeotermal atık sular-zeytin karasuyuna bağlanmıştır. JES’lerin faaliyet gösterdiği Buharkent ilçesinde yer alan Feslek istasyonunda 2010-2012 yılları arasında yapılan yüzeysel su ölçümlerinde Bor metali sınır değeri aşmıştır.
D.Karagülle’nin çalışmasında 2017 yılında İncirliova’da “toprakta” sınır değere göre Kobalt İncirliova’da 1.5- Söke’de 2.7, Kuyucak’ta 1.4 kat fazla; Krom İncirliova’da 7-Söke’de 23-Kuyucak’ta 3.8 kat fazla saptanmış. 2017 yılında toplanan “incir ürünlerinde” sınır değere göre Kadmiyum İncirliova’da 212-Söke’de 214-Kuyucak’ta 215 kat fazla; Kurşun İncirliova’da 75-Söke’de 150-Kuyucak’ta 177 kat fazla saptanmış.
İncirliova, Söke ve Kuyucak ilçelerinden alınan toprak numunelerinde Nikel-Krom-Kobalt ağır metalleri “Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmeliğine” ; incir numunelerinde ise Kurşun-Kadmiyum değerleri “T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’ne” göre sınır değerlerin üzerinde tespit edilmiştir. Toprak ve incir örneklerinde sınır değeri aşan bu ağır metaller grup 1 ve 2 kanserojen maddeler olmaları nedeniyle oldukça tehlikelidir. Topraktaki ve besinlerdeki kimyasal parametrelerle kanser insidans hızları arasındaki ilişki incelendiğinde, topraktaki Nikel-Sodyum-Bor ve Kalsiyum değerleri ile kanser insidans hızı arasında pozitif ilişki saptanmıştır. İncirde ise Kurşun ile kanser insidans hızı arasında pozitif ilişki saptanmıştır.
D. Karagülle’nin yaptığı çalışmada çevre kirliliğine bağlı kanser vakaları Efeler, İncirliova, Köşk, Koçarlı ve Çine ilçelerinde kümelenme göstermiştir. Kümelenmenin merkez ve merkeze çok yakın ilçelerde olması, bu ilçelerde nüfus yoğunluğu, sanayileşmenin ve trafik yoğunluğunun fazla olması, hastaneye yakın olmaları gibi nedenlere bağlı olabilir. Özellikle bronş ve akciğer kanserlerinin Efeler ve İncirliova ilçelerinde kümelenmesi, bu ilçelerdeki sanayileşmenin ve trafik yoğunluğunun fazla olmasına bağlanmıştır.
2013-2016 yılları arasındaki kanser vakalarının Aydın ilinde her iki cinsiyette yaşa standardize insidans hızı yüzbinde 183,43’tür. Yaşa standardize insidans hızının en yüksek olduğu ilçe yüzde 32,9 ile Efeler, en düşük olduğu ilçe ise Buharkent olmuştur. Efeler, İncirliova ve Çine ilçelerinin yaşa standardize insidans hızları, Aydın il geneli yaşa standardize insidans hızından yüksek saptanmıştır. Her iki cinsiyette en sık saptanan kanser türleri sırasıyla bronş ve akciğer, meme, kolorektal, deri, mesane kanseridir. Kadınlarda en sık görülen kanser türü meme (yüzde 28,8), erkeklerde en sık görülen kanser türü akciğer (yüzde 40) olmuştur. Bu dönemde bronş ve akciğer, meme ve mesane kanseri yaşa standardize hızının en yüksek olduğu ilçe Efeler’dir. İncirliova ilçesi kolorektal, Söke ilçesi ise deri kanseri yaşa standardize insidans hızının en yüksek olduğu ilçelerdir. 2013 yılından 2016 yılına gelindiğinde; her iki cinsiyette bronş-akciğer; kadınlarda kolorektal-deri-korpus uteri; erkeklerde bronş-akciğer-deri kanserlerinin yaşa standardize insidans hızları artmıştır. Kanser vakalarında en fazla artış ise yüzde 108 ile bronş ve akciğer kanserinde; kanser vaka sayısındaki en fazla artış yüzde 110 ile Didim’de olmuştur. Kanser, dünyadaki ölümlerin ikinci nedenidir. DSÖ’ne göre altı küresel ölümden biri (1/6) kansere bağlı olarak gerçekleşmektedir. TÜİK verilerine göre, Aydın’da 2017 yılı ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yüzde 17,10 ile iyi ve kötü huylu tümörler yer almaktadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2018 yılında Türkiye’de Lösemi, Tiroid-Solunum sistemi-Mide-Mesane kanserleri Dünya ve AB ortalamasından fazla olmuştur. Aynı dönemde Aydın’da kansere bağlı ölümler ise Türkiye ortalamasından yüzde 15 daha fazla meydana gelmiştir. 2018 yılında dünyada yaşayan 6 kişiden 1 tanesi kanser olmuş iken, Aydın’da yaşayan 3 erkekten-6 kadından 1 tanesi kanser olmuştur. Aydın’da bazı kanser türlerinin Türkiye ve Dünya ortalama değerlerine göre daha fazla görülmesinin en önemli sebebi, Aydın’ın hava-su-toprak-besin kirliliği bakımından uzun yıllar boyunca Türkiye ve Dünya ortalama değerlerinden daha kötü sonuçlara sahip olmasıdır.