26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa’da sistem karşıtı partilerin yükselişi

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Sistemin sözcüleri, partiler ve medyasıyla dillerinden düşürmedikleri "ultra-milliyetçi/ultra-nationaliste", "aşırı sağ/extrême droite" ve iyimser bir tavırla "sağ popülist" diye nitelendirdikleri milliyetçi partilerin Avrupa’da yükselişi devam ediyor.
İSPANYA’DA VOX HAREKETİ
Son örneğini İspanya’da gördük. Latince "ses" anlamına gelen "Vox" hareketi 7 Ekim Pazar günü yaptığı kapalı salon toplantısına 10 bin kişi katılmış, salona sığmamış 5 bin kişi de dışarda ekrandan izlemiş toplantıyı. Sağlı sollu sistem medyası ürkmüş: "ırkçı...faşist...popülist" bir hareket. "faşizme karşı mücadelede tarihi bir yere sahip İspanya’da" hiç beklenmedik bir gelişme olarak yorumlanıyor.
2014’te kurulan Vox’un programının ana hatları şöyle: Devletin merkezileştirilmesi, özerk bölgelerin ortadan kaldırılması, Schengen anlaşmasından çıkılması, kaçak göçmenlerin sınır dışı edilmesi ve Frankizmin övülmesini yasaklayan tarihi hafıza yasasının iptal edilmesi.
SİSTEM PARTİLERİNİN İFLASI
Son yıllarda Avrupa’da yükselen milliyetçilik konusunu Fransa özelinde bu köşede defalarca yazdık. Avrupa’da milliyetçilik tukaka olarak görüldüğü için bu konudaki kafa karışıklığı devam ediyor. Üzerinde ciddi düşünülmesi gereken bir konu. Sistem, milliyetçiliğe karşı bir söyleme sahip. Buna hep kuşkuyla yaklaştık ve aynı zamanda sağ siyasi yelpazenin en sağında yer alan bu partilerin ırkçı, bazen faşizan boyutlara ulaşan söylemlerine de doğal olarak dikkat çektik.
Bugün her kesimin kabul ettiği bir gerçek var; Batı’da sistemin sağ ve sol merkez partileri iflas etmiştir. Ekonomik kriz (özellikle 2008’den sonra) kaçınılmaz olarak siyasal krizi de beraberinde getirdi. Demokrasiyi seçimler ve sandıktan ibaret gören anlayış, bireyi seçimden seçime oy kullanan bir araca dönüştürdü. Bu "demokratik" sistemin ana aktörleri olan siyasi partiler, siyasal krizden en çok etkilenen kurumlar oldu.
"Demokrasinin beşiği" olarak görülen Avrupa’da sağdan sola bütün sistem partileri bir çıkmaz ve çaresizlik içindeler; sürekli kan kaybediyor ve yaşanan krizden bir çıkış yolu gösteremiyorlar. Her biri çürüyen, asalaklaşan ve yolsuzluklar içine batmış bu partiler, birbirinden farklı programlar sunamıyor ve giderek aynılaşıyorlar.
KÜRESELLEŞMEYE KARŞI ULUS DEVLET
Buna karşılık sisteme karşı konumlanan uçlardaki partiler ise sürekli büyümekte. Öyle ki; bu partiler artık iktidara geliyor veya iktidar ortağı oluyor (İtalya, Avusturya, Macaristan), ya da ülkelerinde güçlü muhalefet partilerine dönüşüyorlar (Fransa, Almanya, İngiltere...). Bu partilerin en bariz ortak yönleri, küreselleşmenin yıkıma uğrattığı ulus-devlet yapısının kimliğiyle, kültürüyle, kurumlarıyla, sosyal ve ekonomik yapısıyla savunulmasıdır. Elbette, her parti bulunduğu ülkenin farklı tarihsel sosyal ve ekonomik koşullarından dolayı farklı programlarla yola çıkmıştır. Net olan şudur: Bu partiler küreselleşmeye ve onun neoliberal ekonomik programlarına karşılar. Somut olarak değişik doz ve derecede ABD emperyalizmine, AB dayatmalarına ve NATO’ya karşı bir tavır var. Ulusal egemenliği savnunuyorlar ve milliyetçiler. Bütün bunların yanında aynı zamanda göçmen karşıtı bir söyleme sahipler.
Dünya dengeleri değişiyor. Sadece gelişmekte olan ülkeleri değil, kapitalist Batı’yı da ekonomik, siyasi ve askeri alanda darmaduman eden küreselleşmenin artık sonu geldi.
Ekonomileri gittikçe zayıflayan, bütçeleri açık veren, kamu borçları neredeyse Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya eşitlenen, işsizliğin ve yoksulluğun arttığı, üretim rakamlarının sürekli düştüğü, klasik sistem partilere güvenin zayıfladığı, Afrika ve Batı Asya’da askeri olarak kaybeden Batı ülkelerinin halkları yeni arayışlar içine girdi.
Batı kendi arasında ayrışmaya başladığı gibi (Atlantik kampından uzaklaşma eğilimi), Batı ülkeleri kendi içinde yeni saflaşmalar ve ayrışmalar yaşıyor. Sağ uçlardaki gelişmenin yanında sol uçlarda da yeni oluşumlar ortaya çıkmaktadır. Ama iflas eden sosyaldemokrasinin bir sol varyantını oluşturan bu parti ve hareketlerin toplumun beklentilerine cevap vermediğini beliterek, bu konuyu başka bir yazıda ele alalım.