Atatürk’ün Başkomutanlık önergesi

26 Şubat 2021 Cuma

Recep Tayyip Erdoğan Gara operasyonu için:

“Bu operasyonun sorumlusu elbette, aynı zamanda başkomutan ve yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı’ndan Milli Savunma ve İçişleri bakanlıklarına, askerinden polisine ve istihbaratçısına kadar tüm mensuplarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir” dedi.

Böylece “Şahsım Devleti” Rejiminde “Devlet eşittir Recep Tayyip Erdoğan” gerçeğini reddederek operasyondaki kişisel sorumluluğunu “Soyut Bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti” kavramına aktarmaya çalıştı.

Elbette “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen “Ucube Rejim”de her karardan doğrudan sorumlu olan kişi Recep Tayyip Erdoğan olduğu için, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın bu açıklaması hiç de ikna edici olmadı...

Ters tepti...

Ve kamuoyunda, AKP Genel Başkanı’nın bu başarısız operasyonunun sorumluluğundan kurtulmak çabası olarak algılandı. 

***

Öyle anlaşılıyor ki “Şahsım Devleti” rejiminde, kişiselleştirilmiş ve Recep Tayyip Erdoğan’la özdeşleştirilmiş olan Devlet, başarısızlık durumlarında, sorumlular tarafından kaçılacak “soyut” bir sığınak olarak görülmeye başlanmış.

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın bu açıklamasından sonra, CB Danışmanı olan hukukçu bir kişi de “İletişim Başkanlığı’ndan hesap sormak devletten hesap sormak demektir” mealinde bir konuşma yaparak hesap sormayı neredeyse bir suç olarak niteledi.

Oysa seçmen her konuda “Devlet Memurlarından” hesap sorabilir.

Üstelik, hiçbir memur, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” kavramının arkasına sığınarak, sorumluluktan kurtulamaz. 

***

Ben bu vesile ile Mustafa Kemal’in Sakarya Savaşı’ndan önce Başkomutanlık Yasası için verdiği önergede yetkilerini üç ayla sınırladığını vurgulamak istiyorum...

(Emre Kongar Seçkisiyle, ATATÜRK, NUTUK, Remzi Kitabevi, 2018, İstanbul, ss.140-141)

“4 Ağustos 1921 günü bir gizli celsede yaşanıyordu. Üyelerin hakkımda gösterdikleri sevgi ve güvene teşekkür ettikten sonra başkanlığa şöyle bir önerge verdim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi 

Yüce Başkanlığı’na

Meclis’in değerli üyelerinin genel olarak ortaya çıkan istek ve dilekleri üzerine Başkomutanlığı kabul ediyorum. Bu görevi kişisel olarak üstlenmekten elde edilecek yararları olanaklı olan en büyük hızla elde edebilmek ve ordunun maddi ve manevi kuvvetini en hızlı biçimde artırmak ve tamamlamak ve yönetimini bir kat daha sağlamlaştırmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sahip olduğu yetkiyi fiilen kullanmak koşuluyla üstleniyorum.

Ömrüm boyunca milli egemenliğin en sadık bir hizmetkârı olduğumu millet gözünde bir defa daha vurgulamak için bu yetkinin üç ay gibi kısa bir süreyle sınırlandırılmasını ayrıca rica ederim.

4 Ağustos 1921

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi

Mustafa Kemal”

***

İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti böyle bir anlayışla gerçekleştirilmiş olan Parlamenter Demokratik Rejime dayalıydı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu rejimi yok ederek yerine “Şahsım Devletini” kuranlar Türkiye’yi her konuda duvara toslatmışlardır.

Üstelik bütün bu başarısızlıklarından sonra ellerindeki bütün olağanüstü kişisel yetkileri bile yetersiz bularak yeni bir Anayasa ve yeni yetkiler peşine düşmüşlerdir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları