26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atatürk öldüğünde dolar kaç liraydı?

Aydın Keleşoğlu

Aydın Keleşoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Dolar, yani ABD doları, yani ‘Yeni Dünya Düzeni’nin artık bir emperyal silahı. Eskiden silahla saldırırlardı, şimdi Dolarla saldırıyorlar. Ülkenizi iyi yönetemezseniz emperyalistlerin bu tür iktisadi saldırılarına maruz kalır ve kendi ülke ekonominizi koruyamazsınız, kaybedersiniz.

Atatürk, henüz Kurtuluş savaşı bittiğinde, 1922’de İzmir’de Yakup Kadri’ye; ”Millî Mücadelemizin bu evresi kapanmıştır; şimdi ikinci evresini açmamız gerekiyor” dediğinde, tam da bunu kastediyordu. Yani, İktisadi bir kurtuluş savaşı vererek ekonomiyi de yabancı etkisinden ve işgalinden kurtarmak. Bu anlamda ilk iktisadi kurşunu İzmir İktisat Kongresi ile attı. İkinci evre; Ekonomik kalkınmanın Kurtuluş Savaşı idi.

İzmir İktisat Kongresi, özel sektörü ön plana çıkarıyordu, ancak temel felsefe, dış ticaret açığının ortadan kaldırılarak bağımsız bir ulusal ekonomi yaratmaktı. Bunu, 1929 ABD Krizinden sonra devlet güdümlü, devletin daha aktif olduğu piyasa politikaları izleyecekti.

Peki, Atatürk döneminde Ekonomi nasıldı, Dolar yok muydu, elbette vardı. Gelin bir bakalım. İki ayyaş diye saldırdıkları o yüce insanların ekonomisine bir göz atalım. Öyle ya, ayıklar ne yapmış, ekonomiyi nasıl batırmış bi karşılaştıralım.

*1923’de 1 ABD doları yaklaşık 1 TL’na eşitti. Hatta zaman zaman 1 TL, 1 Dolardan daha değerliydi. Şimdi ise 1 ABD Doları 6,430,120 TL’na eşit. Altı milyon dörtyüzotuzbin yüzyirmi Türk Lirası. Rakama bakıp şaşırmayın. Rakam doğru. Sadece altı sıfır atmadık. Çünkü para biriminden altı sıfır atmanın ekonomiye hiçbir katkısı yok.O hikaye, yalan dolan. Gerçekte 1 dolar yaklaşık 6 milyon tl den daha değerli.

* 1923’den sonra Dolara bakıyoruz, TL karşısında artış göstermiş. 1 ABD doları 1,6 TL’na çıkmış. Çünkü Lozan’da mecburen Osmanlı’nın Saray ve saltanat-ı Duyun-i Umumiye borçlarını da kabul etmek zorunda kaldı.Bu miktar 84,6 milyon dolardı. Doların yükselişi bu yüzden. 1854 yılında başlayan Osmanlı Borçlarını 1923’den sonra ödemeye başladık. Ve yüz yıl sonra, yani 1954’te ancak bitirebildik. Ama bu ağır yük bile Dolarda fazla kıpırdama yaratmadı. Hatta 1924 yılında Türkiye’nin yıllık büyüme hızı; % 14,8 oldu.

Bu bir rekordu, çünkü ekonominin başında güya iki ayyaş vardı.

Bugün ekonominin başında iki ayık var, gel gör ki bir papazı tutukluyorlar, durduruyorlar, Ama Doları durduramıyorlar. Çünkü ekonomi bugün herkese açık. (S)oros’bu balonu gibi. Kim üflerse şişiyor.

*Atatürk dönemi Türkiye’si sadece Osmanlı Borçlarını ödemedi. 1916 tarihinde Osmanlının yaptığı Gümrük Tarifesini de 5 yıl boyunca devam ettirdi. Mecburdu. Yani Osmanlının borçlarını ele güne bırakmadı. Bunun da bir bedeli olacaktı. Bu yüzden 1929 yılına kadar dış ticaretimiz açık verdi. 1929'da ise Türkiye kendi gümrük tarifesini çıkardı ve kendi menfaatine dayanan dış ticaret politikası uyguladı. Hani “Lozan hezimettir” gibi yalan yanlış sözlerle İhanetçilik yapan Osmanlıcılar var ya, hatırlatırım, Lozan sadece ülkenin ve Türk Milletinin onurunu değil, Osmanlının borç onurunu da kurtardı

* 1925 yılında Osmanlıdan beri halkın kanını emen Aşar, yani dedemin deyimiyle Öşür vergisi 1925 yılında kaldırıldı. Öşür kalemi, o günkü Türkiye bütçesindeki en önemli gelir kalemi idi, Ama o yılki TL, ABD Dolarını tınlamadı. Çünkü aynı yıl Türkiye’nin büyüme rakamı; % 12,9 idi.

*Gelelim 1926 yılına. O yıl Kayseri’de uçak fabrikası açılmıştı. Hem yerli, hem de Milli idi. Ayyaş dedikleri o iki kişi açtı. Ama Demokrat Partili ayıklar 1950’de kapattı. Kapatmakla kalmadı; 2010 lu yıllarda AKP döneminde “uçak fabrikası açtık” diye her seçimde halk kandırıldı. Ama uçağın hostesini bile gören olmadı.

*1929 yılında Dolar 2,08 Tl ye,1930’da 2,12 liraya çıktı. Çünkü ABD’nde ve Dünyada Büyük ekonomik kriz vardı. Dünya ekonomisi sallantı halindeydi. Ama Türkiye bu krizi yaşamadı. Gelişmiş Dünya Ülkelerinde bile büyüme rakamları eksiye dönerken, 1929’da Türkiye’nin yıllık Büyüme rakamı; % 21,6 gibi bir rekordaydı. O zamanlar Türkiye’nin başına ayyaş dedikleri iki güzel insan geçmişti.

Aradan neredeyse yüz yıl geçti, bu rekoru hiçbir ayık geçemedi.

Ekonomide Kalkınma Planları yapılırdı. Öyle ayakları yere basmayan, her tarafı yalan kokan 1071, 3071 gibi 1000’er yıllık komik hayaller değildi. Gayet gerçekçi ve 5’er yıllık planlardı. Bu planların sonucunda Türkiye 1931 yılında % 8 büyüdü. Şimdi ne büyüdü. Borçtan başka.

Ha pardon, bir de uzun pinokyonun burnu büyüdü.

*’Denk Bütçe’ diye bir şey duydunuz mu hiç? İşte eskiden ‘Denk Bütçe’ vardı. 1932 yılında Türkiye bütçesi denkti. 1923 ile 1935 arasında bütçe yalnızca 3 yıl açık verdi, diğer yıllar bütçe fazla verdi. 1932 yılında Türkiye % 10,7 büyüdü.

*1933 yılında da % 15,8 büyüdü. Dünya Ticaret Hacmi hak getire. Dünya ticareti silahların gölgesindeydi.

*Ardından 1936 yılına gelindi, o yıl bir ekonomik rekor daha geldi. Türkiye’nin yıllık Büyüme hızı açıklandı; % 23,2 idi. Bugün bile bu rakamı hiç kimse geçemedi. Bu rekor sadece Atatürk’e aitti. Dolar, anında 2 liradan 1.2 TL’ye geriledi. 1 Sterlin 1936’da 620-630 kuruş idi. 1 lira bile değildi.

*Atatürk 1937’de “topraksız çiftçi bırakılmamalıdır” demişti, çiftçiye her türlü üretim imkanları verildi, ama şimdi al ananı git denildi.

*1938 de Türkiyenin yıllık Büyüme hızı; % 9,5 idi. Alışmıştık değil mi % 20’li rekor büyümelerine.% 9 filan deyince birden küçük geldi.(Bu arada bugün büyüme hızı ortalama % 5’lerde) Evet, büyüme hızımız % 9’a küçüldü. Çünkü ikinci Dünya Savaşı yaklaşıyordu. Bütçe açık değil, 36 milyon dolar fazla verdi. Ayrıca stokta 26 milyon TL karşılığı altın vardı. Şeker Çimento, kereste ve deri ihtiyacının tümü yerli, Yünlü dokumanın % 83 ü, Pamuklu dokumanın % 43 ü, Kağıdın % 32’si,cam ve cam eşyanın % 63 ‘ü milli ve yerliydi. Şimdiki gibi otu çöpü samanı dışarıdan almıyordu.

Dolar mı? Dedik ya 1,26 tl ye geriledi.

İkinci Dünya Savaşı oluyordu veya yaklaşıyordu, Ekonomimizin doları öyle bir papazla filan sallanmıyordu. Örneğin Mussolini Türkiyeyi tehdit ediyordu, anında cevabını alıyordu. Hitler kapımıza dayanıyordu, TL’miz, Doları Markı tınlamıyordu. Her kurum kendi ayakları üzerinde sağlam duruyordu. Örneğin 1938 e kadar bütün demiryolları millileştirilmiş ve Erzurum’a ulaşmıştı. Diyeceksiniz ki, o zamanki ekonomimiz kapalı ekonomiydi. E şimdi de kapat kardeşim. O ülkelerin ekonomisi sana açık mı. Hayır. Gümrük duvarları var, kotaları var. Senin neyin var. Ne ekonomik sınır var ne coğrafi sınır. Gelen giriyor. Giren çıkmıyor.Sende koy. Kaldır gümrük duvarlarını üreticinin, çiftçinin sanayicinin lehine. Niye yabancı kazansın hemşerim sen kazan. Sen kapitalizmin piyasasını serbest mi sanıyorsun. O zaman aldanıyorsun. Unutma ki, Adam Smith’in serbest piyasası kendilerine serbest, sana değil.

*Peki Ekonomi şimdi nasıl?

Hemen söyleyelim1923 ile 1950 yıllarındaki % 10’lu %20’li çift haneli rekor büyümeler artık hayal. Bırakın Türkiye’yi Dünyada yok. AKP döneminde ortalama büyüme hızı % 5 civarında. Koalisyon hükümetlerindeki büyümeden bile daha geride. Bütçenin bırakın dengini, gendini bile gören yok. Sayıştay’a sunulan yıllık rapor sadece 1 sayfa. Dalga geçer gibi. Bütçe Dolar mı? Bekle dolar.

6 milyondan küsür TL sadece 1 dolara eşit. Yukarıda yazmıştık. 6 sıfırı atmadan hesapla, farkı gör. Çünkü 6 değil, 6 bin sıfır atsan da, ülkenizin artı değeri artmadıkça hiçbir şey fark etmez.

Halka illüzyon yapmaya gerek yok.

Peki neden bu hale geldik.

Osmanlı’nın da Saray ve Saltanat borçlarının ödenmesine rağmen, Atatürk hayata gözlerini yumduğu 1938’de neredeyse tekrar 1 tl 1 dolara eşit iken, bütçe fazla fazla veriyorken, İnönü’nün döneminde ve İkinci dünya savaşı sonrasında 1946 da 1 dolar 1,38 tl civarında iken, nasıl oluyor da, 1958 yılında Demokrat Parti Adnan Menderes döneminde Dolar 12 yıl sonra 9,60 tl ye fırlıyor. Ve şimdi de 6 milyon kata çıkıyor.

Nedeni basit.

Dolar yeni nesil silah aracı. Bir olta. Bir yem. Emperylistler sömürmek istediği ülkeleri Dolarla avlıyor.

Bizim (S)oros’bu ekonomistler de bu dolardan besleniyor. Kendi iktidarlarını ve saraylarını kuruyor.

Efendim uzun lafın kısası Papaz bahane, Saray, sömürü ve rant şahane.

Neticede bu güzelim ülkeyi iki ayyaş(!) kurtardı, ama iki ayık batırdı.

(aydinkelesoglu16@gmail.com)