Aşkın takınlığı mektuplar

Sen benimsin, seni artık hiçbir zaman görmesem de! Korkunun o uçsuz bucaksız sahasına girmediği müddetçe biliyorum, ama senin bana olan ilgini kesinlikle bilmiyorum, senin ilgin tamamen korkuya ait. Sen de beni tanımıyorsun Milena…

7 Aralık 2019 14:41
A
a
Sütiş Eskişehir
Bu hafta yazımıza Franz Kafka’nın Milenaya’ya Mektuplar adlı kitabıyla devam ediyoruz. Yazar Kafka’nın eserlerini Çek diline çeviren Milena’ya karşı olan hislerini anlattığı kitap. 1920-1923 yılları arasında yazılan bu mektuplar Milena ile olan dostluklarına şahit olan Max adında bir ortak arkadaşları sayesinde Kafka’nın ölümü sonrası 1952 yılında ilk kez basılıyor ve dünya edebiyatına bu kıymetli yazışmalardan oluşan Milena’ya Mektuplar kitabı kazandırılıyor. Gelin birazda mektupların ve eserin içeriğine bakalım.

Kitabın adından da anlayacağımız üzere Milena’ya yazılan mektuplardan oluşan eser bir türlü buluşamayan ve yazışmalarda kalan bir aşkı anlatıyor. Milena, Viyana’da yaşayan evlidir ve güzel bir kadındır. Kafka’nın ise daha önceden hayatında iki kadın olmuş, bir kez nişanlanmış, anlaşamayıp ayrılmış bir karakter. İkisinin de ortak bir özelliği vardır. Hastalar. Kafka ve Milena, Prag’da bir kafede tanışmışlardır. Milena iyi bir gazeteci ve Çek diline oldukça hakimdir. Kafka ile olan dostlukları da bu vesileyle başlar. Kafka’nın yazılarını Çekçe’ye çevirmek ister. Önceleri bu iş birliğiyle başlayan mektuplaşmalar zamanla farklı boyutlar kazanır. Mektuplar’da sık sık Viyana’ya gittiğinde Milena ile geçirdiği dört günden bahseder. Ormanda geçirdiği vakitlerden, gezdikleri yerlerden... Milena sonrasında da Kafka’yı sürekli Viyana’ya davet eder fakat Kafka her seferinde önce gitmeyi düşünüp sonra bu kararından vazgeçer.

ASLA KAVUŞAMAZLAR

Mektupların genel içeriği ise hastalıklarının durumu, yazıları, birlikte geçirdiği güzel zamanlar, dönemin güncel konuları, savaşlar ve Viyana hayalleridir. Aralarındaki uzaklıkta mektupların bir diğer konusudur. Ayrıca sadece Kafka’nın mektuplarından oluştuğu içinde Milena’nın Kafka’ya olan hislerini de anlamak pek mümkün değildir. Sadece Milena’nın Kafka için endişelendiğini ve onu her fırsatta yanına çağırdığı çıkarımını yapmak mümkün. Fakat uzun mektuplaşmalar sonucunda bu ikili asla bir araya gelemez ve Kafka bir gece rüyasında Viyana’ya gitmek için birinin ona verdiği bilette “ölüme mahkum edildi” yazısını görür ve vefat eder.

Özetle…

Kafka’nın Milena ile birlikte bir iş anlaşmasından başlayan ardından imkansız bir aşka dönüşen mektuplaşmaları dönemin edebiyat ortamına da ışık tutuyor. Kafka’nın güzel tasviri ve çağın gelişmelerine, aşka, dine, savaşlara olan tespitleri kitabı başyapıtlar arasına koyuyor. Fakat muhteşem bir aşka tanık olduğumuz bu kitap her ne kadar içerik açısından güzel olsa da, olaylardan meydana gelmiş bir eser olmadığı için ve bir durumu başından sonuna anlatılmadığı için okudukça özellikle sonlarına doğru sıkıcı bir hal almaya başlayabiliyor. Kitapta istenilen son bir türlü gelmiyor ve zaten sonunda da yarım kalan bu aşk okuyucuyu hayal kırıklığına uğratabiliyor. Korku ve kaygıların, yalnızlığın, yabancılaşmanın benzersiz bir biçimde dile getiren Kafka’nın düş dünyasına okuru davet eden Milena’ya Mektuplar, bitmek tükenmek bilmeyen bir iç dünyanın esin yoluyla, coşkulu ve etkili bir biçimde büyüleyici bir başyapıtıdır aynı zamanda.
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi