"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Asker ve siyasetçi olarak Rauf ORBAY (1)

M. Latif SALİHOĞLU
15 Temmuz 2019, Pazartesi
GÜNÜN TARİHİ: 15/16 Temmuz 1964

Balkan Savaşları’nda "Hamidiye Kahramanı" nâmı verilen ve Millî Mücadele döneminin de en önemli siyasî-askerî şahsiyetlerinden biri olan Hüseyin Rauf Orbay, 15/16 Temmuz 1964'te İstanbul'da vefat etti. 

Bu millî kahraman yeterince veya hak ettiği derecede tanınmadığı için, 55. vefat yıldönümü vesilesiyle kendisinden iki günlük bir yazıyla bahsetmek istiyoruz.

* * *

Hüseyin Rauf, 27 Temmuz 1881’de İstanbul Cibali’de doğdu. Babası, Kafkas (Abhaz) kökenli bir aileden olan Oramiral M. Muzaffer Paşa, annesi sürgündeki Kürt aşiret reislerinden Cizreli Bedirhan Paşa’nın kızı Rüveyde Hanımdır.

Trablusgarp Askerî Rüşdiyesi’ni ve akabinde Heybeliada Bahriye Mektebi’ni bitirdikten (1899) sonra, tıpkı babası gibi deniz subayı olarak Osmanlı Donanması’na katıldı.

Bilâhare, Yarbay rütbesiyle Bahriye Nezâreti Erkân-ı Harbiye Reisliği makamına getirildi. Ardından, Tuna Milletlerarası Komisyonu’nda Osmanlı’yı temsil etti. Balkan Savaşı’nın deniz kısmı muharebelerinde Hamidiye kruvazörünün kumandanı olarak görev yaptı. Bu savaşlarda elde ettiği muvaffakiyetler sebebiyle “Hamidiye Kahramanı” unvanıyla yâdedildi.

* * *

31 Mart Vak’ası’ndan sonra (1909) Hareket Ordusu tarafından İstanbul’da kurdurulan Divan-ı Harb-i Örfî Mahkemesi’nde de üye olarak vazife yaptı.

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nda Osmanlı hükümetini temsil eden Orbay, Başbakan olduğu esnada (1922-23) düzenlenen Lozan Konferansı’na ise, bu kez Ankara Hükümeti temsilcisi sıfatıyla katılmak istedi. Ne var ki, M. Kemal buna mani oldu. “Sen orada kendi kafana göre hareket edersin; İsmet ise, benden habersiz hareket etmez” diyerek, Orbay’ın teklifini geri çevirdi.

Türkiye'de en üst seviyede askerî ve siyasî görevlerde (Bakanlık, Başbakanlık, Meclis İkinci Başkanlığı...) bulunmuş olan Orbay, Lozan’daki gelişmelerle ilgili olarak şunları kaydediyor: "İsmet Paşa, anlaşıldığına göre, Lozan'da İngilizlerle bir çeşit gizli arabuluculuk rolü oynayan İstanbul Yahudi Hahambaşı Haim Naum Efendi’nin telkinleriyle, Hilâfetin artık ne şekilde olursa olsun Türkiye'de devamına müsaade edilmeyip, derhal kaldırılması fikrini tamamıyla benimsemiş bulunuyordu." (Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay: 96)

Hüseyin Rauf Orbay'ın da dahil olduğu muhalif grubun lider kadrosu, 1926'daki "İzmir Sûikastı" bahanesiyle idamla yargılandılar, cezalandırıldılar ve siyasetin tamamen dışına itildiler.

İşin garibi, Rauf Orbay, o tarihte tedâvi için gittiği Viyana'da bulunmasına rağmen, uyduruk İstiklâl Mahkemesi tarafından tam 10 yıllık hapis cezasına çarptırıldı. 

Bu sebeple, Rauf Orbay, ancak 1935'ten sonra yurda dönebildi. 1940'ta suçsuzluğu yönünde açtığı dâvâyı kazandı ve Askerî Temyiz Mahkemesi’nin kararıyla, bir bakıma kendini aklatmış oldu.

Orbay’ın yeğeni Zafer Orbay, bu konu hakkında şunları söylüyor: "Baştaki paşalar, ülkede yeni bir yönetim istiyor. Bu sebeple muhalif partilerin kurulmasına da müsaade ediliyor. Ancak, niyet başka. Meselâ, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılması için birçok komplo hazırlandı. Bunlardan bir tanesi de İzmir Sûikastiydi." (5.12.2005 tarihli Aksiyon)

Okunma Sayısı: 4460
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı