04 Aralık 2020 23:37

Asgari ücret ve vergi

Bir elin tuttuğu paralar (solda) ve sırtında küfe olan bir genç (sağda)

Fotoğraflar: AA | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Bir yanda asgari ücret konusu var, diğer yanda da vergi konusu. Sizce bu iki konu yan yana gelebilir mi? İnsana öyle geliyor ki, bu iki konu aynı kapta tartışılamaz bile, ama tartışılıyor! Bu garip bir durum değil mi? Hayır değil, çünkü iktidarın sınıfsal tavrı açık şekilde ortada iken, pandemi döneminde dahi insanlarını, emekçileri düşünmeyen bir iktidar bazı büyük şirketlere yabancı para ile taahhüt ettiği borçlarını aksatmadan ödüyor, buna rağmen hâlâ emekçi kesimden oy alabiliyorsa, hangi kesimin davranışında bir yanlışlık var acaba?

Sistem kavramı, hayatımızı kazandığımız sürecin sermaye yanlı olduğunu perdeliyor. Oysa bu sistemin de bir adı vardır ve bu ad kapitalizmdir. Bu sözcük daha ilk ifadesiyle dahi başat olanı işaret ediyor. Bu sözcük içinde bulunduğumuz sürecin hakim söz sahibinin sermaye olduğunu her gün kafamıza çakıyor, ama kapitalizm sözcüğünü geri plana atıp, sistem dediğimizde durumu o kadar net algılayamıyoruz.

Aynı durum demokrasi, hatta insan hakkı sözcükleri için de geçerlidir. Düşünmeden demokrasi ve insan hakları kavramlarını kullandığımızda bilincimizde olumlu görüntü ya da algılama oluşturuyoruz. Hatta emekçiler dahi, aralarındaki sohbetlerinde büyük üstadın dediği gibi yaşam koşullarındaki güçlüklerinin sebebini tartışmıyorsa, o zaman asgari ücret ile vergi, emek yalnızlığı ile iktidara oy yan yana gelebilir. Bu endişelere rağmen, bu kısa yazıda asgari ücret ve vergi konusunu bir kez daha olsun tartışalım istedim. Asgari ücretin miktarını bu yazıda tartışmaya hiç gerek yok, çünkü emekçi dostlarımız bunu bizzat yaşayarak iliklerine kadar hissediyor. Burada asgari ücret üzerindeki vergi konusunu kısaca irdelemek istiyorum.

Tartışmalarda dolaylı vergilerin adaletsiz, dolaysız vergilerin ise adil olduğu gibi gerçeğe fazla uymayan bir tekerleme dilden dile dolaşmaktadır. Oysa biraz detaya indiğimizde bazı dolaylı vergilerin fevkalade adil, gelirler üzerine salınan dolaysız vergilerin ise bazı durumlarda fevkalade adaletsiz olduğunu görürüz. Sistemin işleyişinde bu yanlışı algılamamamızda da bir yanlış yoktur, çünkü sistem yani kapitalizm algılanamamaktadır.

Asgari ücret ile verginin yan yana gelmesi bu sistemde fevkalde doğaldır, zire sistemin neresi açık, şeffaf ve adil ki, asgari ücret üzerindeki görüntüsel vergi adil olsun? Emekçi ücreti net olarak alır, fakat emek maliyeti muhasebe kaydına ve maliyet hesaplarına brüt olarak geçer. Süreç sonunda ürün fiyatı içinde vergi, duruma göre, tamamen ya da kısmen tüketiciye yansıtılmış olur. İşveren gayet pişkince ücret vergisini kendilerinin yani işverenlerin ödediğini söyleyerek, hatta yalandan yakınarak cümle aleme durumu beyan eder.

Peki, eğer emekçinin vergisini işveren ödüyorsa, şimdi asgari ücret görüşmeleri sırasında emekçilerle işverenler birlik olsunlar ve asgari ücret üzerindeki verginin kaldırılmasını hükümet temsilcisinden talep etsinler. Böylece, emekçiler hükümet yandaşı sermayeyi, sermaye de oy potansiyeli emekçileri yanına alarak hükümete baskı oluştursunlar. Peki, yapabilirler mi? Hayır, yapamazlar! Çünkü sermaye fevkalade bilinçli olarak asgari ücretten kalkan verginin nereye yerleşebileceğini çok iyi bilmektedir. Asgari ücretten alınamayan vergi, büyük olasılıkla kâr üzerine kayabilir. Kâr üzerindeki verginin tüketiciye yansıtılması ise, ücret üzerindeki verginin yansıtılmasından çok daha zordur, hatta olanaksızdır. O nedenle, bu konuda sermaye ile hükümet, emekçiye karşı aynı cephededir.

İşin bir başka yanı da asgari ücret üzerinde verginin kalkması ile asgari ücretin vergi kadar yükseleceği yanlışıdır. Yükselen işsizlik karşısında asgari ücret nerede ise boğaz tokluğuna dayanmış, eğitimli ve nitelikli emek bile iş bulmada zorlanıyor ise, genel ücret konusu emekçinin kıl payı yaşamda kalma tutarını geçemez ve bu durum çok fazla işletmelerin kâr oranları ile de iliştirilemez. Ücret üzerindeki vergide değişiklik asgari ücretli elemanlarda değil, ama nitelikli elemanlarda, talep ve arz durumlarına göre, fark edebilir. Ne var ki, böylesi yakan işsizlikte, istisnalar dışında, nitelikli elemanlar dahi işsiz kalıp asgari ücrete razı oluyorsa, asgari ücret adeta normal ücret gibi algılanıyor ve uygulanıyorsa, nitelikli elemanlar dahi istisna oluşturamazlar. Kısacası, bu sistemde sınıf bilincini ve mücadele ruhunu bilincinde hisseden birleşmiş ve güçlü emek mücadelesi tek çıkış yoludur. Mücadelenin olası anlık başarısı ile de avunulmamalıdır. Siyasi davranışlarla ve örgütsel güçlü mücadelelerle sistem üzerinde konuşmaya başlayan emek cephesi anlık hakkını da daha güçlü alır, gelecek nesillere de güzel bir yol açmış olabilir. O nedenle, asgari ücret görüşmeleri salt anlık mücadele olarak görülürse, bugün için mağlubiyet kaçınılmaz olacağı gibi, çocuklarımıza da parlak bir istikbal açmamış oluruz.            

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa