25 Mayıs 2020 00:12

Arjantin'de 'yumuşak' iflas

Fotoğraf:  Michelle Bachelet/Wikimedia Commons (CC BY SA 2.0)

Paylaş

Arjantin, IMF ile anlaşma yapmanın bir ülkeyi ekonomik krizden çıkarmak değil, aslında o ekonomik krizi yaratan koşulları tekrar tekrar yeniden üretmek anlamına geldiğini ispat eder bir biçimde, nisan ayından beri finansal yükümlülüklerini yerine getiremeyerek resmen iflas etme durumu ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Hatta bazı çevreler bu durumu ‘yumuşak iflas’ olarak adlandırdılar bile.

Aralık ayında iktidara gelen Alberto Fernández hükümeti ve Kirchneristler ise mimarı olmadıkları bu krizden ülke borcunun büyük kısmının sahibi olan beş büyük finansal kuruluş ile müzakere ederek çıkmaya çalışıyorlar. Hükümetin önümüzdeki 3 sene boyunca hem ana para hem de faiz ödemelerin ertelenmesi, tahvil faizlerinin yüzde 7’den yüzde 2.3’e düşürülmesi ve ana parada da 3.6 milyar dolar tenkisat yapılması önerisi bono sahipleri tarafından temkinli bir biçimde karşılandı.

Nisan ayı ödemelerinin yapılmaması ve 1 aylık borç ödememe süresinin dolması ise 2 Haziran’a kadar devam edecek olan müzakerelerde belki de hükümetin elini güçlendirecek en önemli silah. Bir başka deyişle uluslararası yatırımcılar -ve 47 milyar dolarlık paketi ile en önemli yatırımcı konumundaki IMF- ya ülkenin resmi iflası ile paralarının üzerine soğuk su içmeye hazırlanacaklar, ya da yeni şartları kabul ederek çok düşük bir kayıp ile de olsa yatırımlarını kurtarma şansı elde edecekler.

Bununla birlikte yatırımcıların müzakereler bitene kadar şartları kendi lehlerine çevirmek için gayret edeceğini düşünmek şaşırtıcı değil. Ancak IMF’nin kolaylaştırıcılığında devam eden görüşmelerde her ne kadar bir tıkanıklık yaşansa da olumlu bir havanın da var olduğu aşikar. Şaşırtıcı olan ise hükümetin bu ekonomik krizin en ağır koşullarında yüzde 80’i bulan bir halk desteğine sahip olması. Krizin sorumluluğu iktidarda altıncı ayını dolduran hükümete değil, geçmiş neoliberal Macri hükümetine kesiliyor. Ancak hükümete desteğin artmasını sağlayan ve aynı zamanda ekonomik krizi derinleştiren salgın sorunu devam ediyor. Güney Amerika salgının dünyadaki yeni merkezi haline gelirken, Arjantin bölgede kendini en erken kapatan ve sıkı salgın kısıtlamalarına başvuran ülke olarak en hafif atlatan ülkelerden biri konumunda. Komşusu Brezilya bugün 350 bin vaka ve 22 bin ölü ile tam bir kaos içerisindeyken, Arjantin’de hükümetin aldığı erken önlemler sayesinde bu rakam 11 bin civarında. Paraguay ve Uruguay’dan sonra Arjantin nüfusa oranla en az vaka sayısına sahip ülke olarak göze çarpıyor.

Bu durum hiç şüphesiz hükümete olan desteği arttırıyor. Fakat bununla birlikte yıllık enflasyonun yüzde 47 civarında olduğu, toplumun yüzde 40’ının yoksullukla mücadele ettiği, yüzde 9’luk bir işsizlik oranına sahip bir ülkede salgın ile birlikte yaşanan ekonomik kapanma ve kısıtlamaların büyük sosyoekonomik sorunları da beraberinde getirmesi kaçınılmaz. Ülke ekonomisinde önemi gittikçe azalan imalat sanayii nisan ayında tan anlamı ile sıfıra yakın bir üretim gerçekleştirmek durumunda kaldı.

Montoneros gerillalarının eski liderlerinden olan Mario Firmenich’in geçen hafta yayımlanan yazısı bu açıdan ilgi çekici bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Firmenich, hükümetin borçları müzakere etmesi ve ertelemesi, ertelenen süre zarfında ise Kuzey Patagonya bölgesinde fracking yöntemi ile petrol çıkarılarak borçlardan kurtarılması planını eleştiriyor ve karantina koşullarının hiçbir zaman ‘başarı’ ile sonuçlanamayacağını iddia ediyor. Alternatif yol olarak ise bir an önce ekonominin yeni bir ‘Kurucu Anlaşma’ ile oluşturulacak ‘Ulusal Plan’ çerçevesinde açılması yöntemini sunuyor. Devletin para basarak sağladığı finansal yardımların kimse için yeterli olmadığı ve karantina sonrası toplumun daha büyük bir kısmının kendisini yoksulluk içinde bulacağı, bu durumun da kaçınılmaz bir biçimde toplumsal bir patlama ile sonuçlanacağı da yazıda belirtilen noktalar arasında.

Bu bağlamda Firmenich’in önerisinin merkezini oluşturan yeni ve katılımcı bir ekonomik programın inşa edilebilmesi ve hayata geçmesi için koşulların var olup olmadığı ise başka bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkıyor. Karantina koşulları ile nasıl mücadele edileceği konusunda kolaya ve ezbere kaçmayan önemli bir tartışma.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...