27 Mart 2017 01:56

Suriye’den De Mistura’ya veto

Arap Coğrafyasında Geçen Hafta'nın gündeminde Cenevre'deki Suriye görüşmeleri ve Irak işgalinin yıl dönümü var.

Paylaş

Ali KARATAŞ

Geçtiğimizi hafta İsviçre’nin Cenevre kentinde, Suriye barış görüşmelerinin beşinci turu gerçekleştirildi. Konuyu başyazısında işleyen Rai al Youm gazetesi, görüşmelere BM Suriye Temsilcisi Staffan de Mistura’ın Suriye makamları tarafından “veto” edilmesinin ve toplantı öncesi Şam ve Hama kentlerinde başlayan çatışmaların damgasını vurduğunu yazdı. 

Gazete bu önemli gelişmeyi; “Şam, BM elçisiyle görüşmeyi reddetti. Ona, ne şimdi ne de gelecekte ‘seni istemiyoruz’ dedi. Suriyeli diplomatik kaynaklara göre bunun sebebi “muhalefeti” güç dengesinin değişmesi için teşvik etmesi ve Cenevre görüşmeleri başlamadan önce Suriye rejimine baskı yapmak için savaş kıvılcımını çaktığı iddialarında yatıyor” cümlesiyle özetledi. Genel kanı olarak bu görüşmelerden de bir sonucun çıkma ihtimalinin zayıf olduğuna dikkat çekildi. 

IRAK’IN İŞGALİ; BİTMEZ ACILARIN BAŞLANGICI

20 Mart, Irak’ın işgalinin yıl dönümüydü. Middle East’ten Talha Abdulrazak aradan geçen 14 yılda işgalin sonuçlarını değerlendirdiği makalesinde, “İşgal, Irak halkına vaat edilen demokrasi, özgürlük ve zulümden kurtuluşu getirmekte başarısız oldu” dedi. Abdulrazak işgalin gerçekleştiği 2003 ile 2006 arasında 650 bine yakın Iraklının hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Abdulrazak, “Şimdi, 14 yıl sonra IŞİD’in Musul’daki yenilgisinin Irak için yeni bir başlangıç olacağı şüphelidir. 2003 işgalinin koşulları ve sonuçları yakın zamanda bitmeyecek çok kötü bir dalga etkisi yarattı” diyerek kısa sürede Irak’ta bir düzelme olmayacağına vurgu yaptı.

Suudi Arabistan gazetesi Şark al Awsat’ın yazarı Abdurrahman Raşid de Irak’ta artan ABD etkisi nedeniyle ABD’nin Irak’tan çekilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.  

TUNUSLU VEKİLLER SURİYE’DE

Geçen haftanın diğer bir önemli gelişmesi Tunuslu milletvekillerinden oluşan bir heyetin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı ziyaret etmesiydi. Bu ziyaret Tunus ile Suriye arasında uzun süreden sonra gerçekleşen ilk resmi temas oldu. 

Parlamentoda 15 milletvekili ile temsil edilen Tunus Halk Cephesi bu yılın Ocak ayında Suriye’den ve diğer çatışma bölgelerinden dönen “Tunuslu teröristlerle” ilgili tutumunu açıklayan bir bildiri yayınlamış ve bu bildiride “En çok Tunuslu teröristi barındıran Suriye devletiyle diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması” talebinde bulunmuştu.


DE MISTURA İSTENMEYEN ADAM

Rai al Youm
Başyazı

Bugün (perşembe) beşinci tur görüşmeleri başlayan Cenevre’de, Suriye krizine yönelik gerçek bir atılım gerçekleşeceği tahmininde bulunmak zor. Suriye hükümeti heyeti ve üç muhalefet heyeti arasındaki görüşmeler; muhalefet heyeti arasındaki farklıkların, başkent Şam’da ve Hama kentinde zirveye ulaşan askeri gerginliğin ve BM Elçisi Staffan de Mistura’nın Suriye makamları tarafından “veto” edilmesinin gölgesinde gerçekleşti. 

SAVAŞ KIVILCIMINI ÇAKTI

Şam, BM elçisiyle görüşmeyi reddetti. Ona ne şimdi ne de gelecekte “seni istemiyoruz” dedi. Suriyeli diplomatik kaynaklara göre bunun gerekçesi “muhalefeti” güç dengesinin değişmesi için teşvik etmesi ve Cenevre görüşmeleri başlamadan önce Suriye rejimine baskı yapmak için savaş kıvılcımını çaktığı iddialarında yatıyor.

Suçlamaların doğruluğunu bilmiyoruz. Lakin Suriye’nin resmi öfkesi bu suçlamalara zemin oluşturacak tarzda daha önce görülmedik şekilde. Burada muhalefetin Astana görüşmelerinin ikinci turuna gitmeyi reddetmesinin ve Cenevre görüşmelerinin beşinci turunun öncesinde Şam kapılarında ve Hama’da çatışmaların artmasının tesadüf olmadığını söyleyenler var.  

Merkezi Riyad olan muhalefetin Yüksek İstişare Konseyinin Başkanı Nasır el Hariri daha sert bir dil kullanmaya başladı. Hükümet heyetiyle yapılan müzakerelerde “iktidar, geçiş süreci ve bu süreçteki yetkiler üzerinde ısrar ediyor.  

DÖRT KONUDA İTTİFAK

BM Elçisi De Mistura, bir önceki turda dört konunun paralel şekilde incelenmesi konusunda ittifaka varıldığını ilan etti. Bunlar; iktidar, anayasa, seçimler ve terörle mücadele. Diğer başlıklar ise hükümet heyetinin ısrarla eklenmesini istediği bu dört başlığın aynı zamanda incelenmesi için dört komitenin oluşturulması isteği. 

Cenevre’den sızan bilgiler, Suriye heyetinin ilk önce terör dosyasının görüşülmesinde ısrar edeceği. Ayrıca heyet, Fetih el Şam’a (el Nusra) katılan grupların bulunmamalarında ve muhalefet heyetinin Fetih el Şam’a katılan grupları mahkum etmelerinde ısrarcı olacak. Çünkü bu yapı Şam’da ve Hama’da ateşkesi ihlal etti ve Astana’nın ikinci turunu boykot etti.

YENİ DENKLEM

Yeni denklem; “eğer Astana’ya katılan silahlı gruplar dengeleri değiştirmek için Şam’da ve Hama’da çatışmalara katıldılarsa, Şam yönetimi de dengeleri değiştirmek için kendisini çatışmaların içinde bulacak” diyor. Bu şekilde De Mistura’nın ve onu destekleyen başta ABD olmak üzere Batı’nın planları da başarısızlığa uğramış olacak. 

Sonuç olarak Cenevre görüşmeleri sıkıntılı. Belki de diğer görüşmelerden daha kısa olacak. Herhangi bir başarı fırsatı cidden çok zayıf. 


14 YIL SONRA IRAK DEMOKRASİSİ NEREDE

Tallha ABDULRAZAK
Middle East

Saddam Hüseyin’in Baas rejimini devirmek için, ABD liderliğindeki askeri güçlerin Irak’ı işgal etmesinin 14. yıl dönümü 20 Mart’ta anıldı.

Iraklılar için 2003 bir kader yılı oldu. Bazıları yeni bir özgürlük ve demokrasi çağı olacağı umudunu taşırken diğerleri Amerikan niyetlerine şüpheyle bakıyordu. 1990-1991 Körfez Savaşı sırasında Irak’ı imha sürecini başlatan ABD eski Başkanı Bush’un oğlu George W. Bush, işgali gerçekleştirdi. Oğlunun Irak için daha cömert olması ihtimal dahilinde değildi.

Ondan önceki yıllarda da (Irak) fiili kontrol altındaydı. Amerika ve onun müttefikleri Irak’ı yasadışı olarak işgal ettiğinde Saddam Hüseyin 1979’dan beri 24 yıldır ülkenin başkanıydı.

İşgal, Irak halkına vaat edilen demokrasi, özgürlük ve zulümden kurtuluşu getirmekte başarısız oldu. Sanki işgal öncesi yaptırım yıllarında, Amerikan hava kuvvetleri tarafından uygulanan ölüm ve yıkım yeterince kötü değilmiş gibi... Irak, yaptırımlara ve BM tarafından yönetilen ve tartışmalara yol açan Petrol Karşılığı Gıda programına tabi tutuldu. Bu programa göre Iraklılara ihraç ettikleri petrol karşılığında ödeme yapılmıyor, yerine gıda, ilaç ve diğer insani yardımlar veriliyordu. 

Bunun dışında 1995 yılına kadar uygulanan yaptırımların doğrudan sonucu olarak 500 binden fazla Iraklı çocuk öldü. Muhtemelen 2003 yılına kadar devam eden yıllarda da yüz binlerce daha Iraklı çocuk yaşamını yitirdi. İnsanlık dışı yaptırımlara maruz kalmış diğer masum kadın ve erkekleri saymıyorum bile.

İşgal onların acılarını hafifletti mi? Irak halkının sistematik olarak öldürüldüğü oran düştü mü? Bunun cevabı sadece güçlü bir “HAYIR” olabilir. Bir İngiliz Tıp dergisi Lancet, işgal sonrası ilk üç yıl içinde, Haziran 2006’ya kadar 654 bin 965 Iraklı’nın işgalin doğrudan bir sonucu olarak hayatını kaybettiğini yazdı. Biz sadece 1995 ve 2006 rakamlarını alırsak bir milyondan fazla insanın hayatı söndü.

Şimdi, 14 yıl sonra IŞİD’in Musul’daki yenilgisinin Irak için yeni bir başlangıç olacağı şüphelidir. 2003 işgalinin koşulları ve sonuçları yakın zamanda bitmeyecek çok kötü bir dalga etkisi yarattı.


TRUMP; IRAK’TAN ÇEKİLME HATASI

Abdulrahman RAŞİD
Şark al Awsat

AMERİKAN Başkanı Donald Trump, Irak krizi ile ilgili görüşünü tekrarladı. Zaten seçim kampanyası boyunca da söylemişti; “girmemiz gerekirdi, girdiğimizde de bırakmamamız gerekiyordu.” 

Trump’ın hükümetinde bakanların ve askerlerin Irak’la yüz yüze ilgilenmiş uzmanları mevcut. Washington’da var olan yönetimin, orada ne yapılması gerektiği konuşunda görüşünü oluşturmaya çalışıyorlar.

Trump, Obama’nın geri çekilmesi ve kötü sonuçlarını düşünmeden çıkması nedeniyle İran’ın Irak’a el koyduğu görüyor. Bu düşünce halkın güvenliğinden sorumlu bir önceki müsteşar Michael Flynn’in görüşü ile örtüşüyor. Bu fikir Savunma Bakanı James Mattis’in fikrini temsil ediyor. Hepsi Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de sorunun kaynağının İran olduğunu görüyor. 

Lakin bir önceki yönetim bölgedeki sorunların çözümünün anahtarının İran olarak görüyordu. Bu nedenle onunla Irak’ta işbirliğini seçti. İran’ın kendisinin çözüm olduğu teorisi çöktü. Çünkü karmaşık çatışmalar arttı. Büyük devletlerin çıkarlarına zarar vermeye başladı. Bugün kendisi bütün bölgenin güvenliğini tehdit etmektedir. 

Irak’tan İran’ı çıkarmak, Farisilerin ondan vazgeçmesini sağlamak da kolay değildir. Doğal olarak coğrafi uzantısı olması ve mezhepsel yakınlık nedeniyle kolayca elde edilebilecek bir ülke değildir. 


TUNUS HEYETİ ŞAM’DA

el Meyadeen

SURİYE Devlet Başkanı Beşar Esad, çarşamba günü Tunus ulusal partilerinin ve Halk Cephesi’nin milletvekillerini kabul etti. Esad kabulünde, “Suriye’nin ve bölgenin maruz kaldığı terör savaşının en ciddi biçimlerinden biri Arap kimliği ve kültürünü vurma, aşırı fikirlerin yayılmasıyla Araplığa ve ulusa ait fikirleri bozmayla temsil edilmektedir” dedi.  

Esad, Arapların durumundaki gerileyişin nedenlerini araştırmada siyasi partilerin ve halk örgütlenmelerinin rolüne dikkat çekti.

Diğer yandan Tunus heyeti, Suriye’nin Batı’nın ve siyonizmin projelerine karşı son kapı olduğu için daha önce görülmedik şekilde hedef alındığına vurgu yaptı. Ayrıca “Arap milliyetçiliğinin bayrağını taşıdığını ve bundan sonra taşıyacağı” ifade edildi. 

Halk Cephesi ve Tunus ulusal partileri heyeti, Suriye ve halkıyla dayanışma içinde olacaklarını ifade ettiler. Ayrıca Suriyelilerin teröre karşı savaşında olağanüstü sebatlarını takdir ettiklerini belirttiler.


ARAP ZİRVESİ: FİLİSTİN SORUNU TARTIŞMALARIN MERKEZİNDE
Jordan Times 
Başyazı

AMMAN’da yapılacak olan Arap zirvesinin tarihi hızla yaklaşıyor. Birçok kişiye göre “Filistin sorunu” Arap devlet başkanlarının tartışmalarının merkezinde yer alacak.

Ürdün’ün İsrail-Filistin çatışmasını ön plana çıkartmak istediği bir sır değil. Her şeye karşın eğer Arap liderleri soruna önem vermezse; Arap dünyası diğer forumlarda dünyanın geri kalanının kendileri için bunu yapmasını bekleyemez. Birçok siyasi gözlemcinin haklı olarak dikkat çektiği gibi Filistin sorunu bütün Arapların aynı fikirde olduğu bir konu olacak.

ÖNCEKİ HABER

Teşvikler patrona yarıyor işsizlik devam ediyor

SONRAKİ HABER

‘Her şey için sürekli mücadele etmemiz gerekiyor’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...