"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

(A)normalleşme...

Ece İrem Toros
09 Aralık 2018, Pazar
Normalleşmek, normalleştirmek... Bu aralar dikkat ediyorum da her şey ne kadar da normal.

Her şey ne kadar normalleşmiş. Cenâb-ı Allah’ın emirleri, yasakları, bizler için koyduğu kurallar bir yana atılmış da yapılmaması gereken her şey normalleşmiş.

Moda meselâ ne kadar normal bir şey değil mi? Asla bize uymayan istemediğimiz ve aslında moda olmasa asla giymeyeceğimiz bir kıyafeti bizlere giydirebiliyor. Bize yakıştı mı yakışmadı mı umurumuzda bile değil. Şu sarı lastik çizmeler meselâ. 

Bundan bir kaç yıl öncesi genç kızlara onları giymesi teklif edilse yüksek ihtimalle hepsi yüzlerini buruşturarak bakacak ve giymeyeceklerdi. Ama şu an herkes kendi rızasıyla onları alıp giyiyor. Neden? Çünkü moda. Çünkü önceden herkes dönüp size abesce bakardı, ama artık normalleşti.

Keşke normalleşen şeyler botla, çizmeyle sınırlı kalabilseydi. Estetik ameliyatlar bu sıralar en normal ameliyat gruplarından bir tanesi. Bir gün ekmek almaya giderken kendinizi burun estetiği yaptırıp dönmüş olarak bulabilirsiniz. Ve kimse bu durumu yadırgamayacaktır. Peki sırf estetik amaçlı yapılan bu ameliyatlar ne ara bu kadar normalleşti. Haşa ve yüzbinlerce haşa Cenâb-ı Allah en güzel şekilde yaratamamış mı o burnu?

Bu duruma örnekler saymakla bitmez. 

Namahrem birinin elini sıkmak, sokakta yüksek sesle gülmek, arkadaş ortamlarında toplanınca hemen yapılan gıybetler, azalan hassasiyetler artık bunların hepsi çok normal (!) Peygamber Efendimiz (asm) şöyle söylemiş: “Yemin ederim ki, kişinin başına demirden bir şişin, bir çivinin çakılması, yabancı bir kadına dokunmasından daha hafif kalır.” Peygamber Efendimizin (asm) bu kadar dehşetli uyardığı, üzerine yemin ettiği bu konu günümüz de “normal” kategorisine giriyor. En basitinden size uzatılan eli sıkmamak saygısızlık olarak adlandırılabiliyor.

 Yine bir arkadaş grubu toplandığı zaman gıybet yapılması artık olması gereken olmazsa olmaz bir şey mi gibi bir algı oluşmuş durumda. Cenâb-ı Allah’ın Hucurat Sûresi’nin 12. âyetinde “Sizden biri ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?” diye bu kadar dehşetle tasvir etmiş olmasına rağmen günümüzde “normal” karşılanıyor.

“Çağın gereklilikleri, bu zamanda olması gereken bu, ne var ki bunu da herkes yapıyor, sen de her şeyi çok abartıyorsun... “ Şu an popüler olan, “normal” olarak tanımlanan, ama aslında olmaması gereken durumlardan kaçtığınız da ilk duyacağınız cümleler büyük ihtimalle bunlar olacaktır. Üstadımızın sözleri çınlamalı kulaklarımız da “Ey nefsim! Deme, zaman değişmiş, asır başkalaşmış. Herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur. Çünkü ölüm değişmiyor.” Ölüm değişmiyorsa, Cenâb-ı Allah’ın emirleri değişmiyorsa normal olan şeyler nasıl bu kadar değişti?

Bizim ölçümüz zamana, çağa, modaya, topluma göre hareket etmek olmamalı. Herkes yapıyorsa o zaman doğrudur değil, Peygamber Efendimiz (asm) yapmışsa doğrudur demeliyiz. Cenâb-ı Hak yasaklamışsa ondan kaçınmalıyız.

Günahların dört bir yandan hücum ettiği, iyiyle kötünün aynı tezgâhta satıldığı o dehşetli ahirzamanda yaşıyoruz. Farkında olmadan “normal”cilerden biri olmayalım. Kur’ân’ın yolunda sünnetin ışığında neyin normal olduğunu, neyin olmadığını bilip ona göre yaşamaya çalışalım.

Cenâb-ı Allah hepimizi (a)normalleşmekten muhafaza etsin, inşallah. Amin.

Okunma Sayısı: 1408
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı