Televizyon Temsilcileri de 42. maddeye göre kanal frekans ücretini karşılayamayan kanalın yayınını durdurması kararına itiraz etmişti. Ardından Danıştay 13. Dairesi Anayasa’yla ters düştüğü sebebiyle alınan kararın Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasını talep etti. Anayasa Mahkemesi, Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun kanalların frekans ve kanal tahsis bedelini ödeyememesi sebebiyle “yayın durdurma” kararı alabileceğine dair getirilen kuralı reddetti. Anayasa Mahkemesi yapılan oylama sonucu kamuya ait olan frekansların aktif ve dengeli kullanımı için yapılan düzenlemede “makul bir denge” kurulamadığı kanısına vardı. Bu frekans bedelinin ödeneceği bir başka yöntem sunan mahkeme, icra ve faiz işletilmesiyle bu kaynağın sağlanacağını belirtti ve yayınını durduran kanalların kararını Anayasa’ya aykırı buldu.

DAHA MAKUL SEBEPLER OLMALI

Kararın iptaline yönelik "İtiraz konusu kuralda gecikmesi ya da ödenmemesi durumunda gecikme zammı uygulanan ve icra yoluyla da tahsili mümkün olan bir alacak nedeniyle kademeli bir tedbir yöntemi olmaksızın, doğrudan özel radyo veya televizyon yayınının durdurulması öngörülmektedir. Kanun’da ödenmeyen parasal tutar için bir sınır da öngörülmemiş, küçük meblağlar için de bu sürecin işletilebilmesine imkân tanınmıştır. Tedbir sonucunda ilgili kanalın faaliyetlerinin durması ve gelirlerinin kesilmesiyle geçici olan yayın durdurma tedbiri kalıcı hâle gelebilecektir" açıklaması yapıldı.

MAKUL BİR DENGE SAĞLANMALI

“Basın özgürlüğüne yönelik sınırlamaların, bireylerin haber alma hakkını da temin ettiğinden daha katı ölçütlere tabi olması gerekir. Bu çerçevede öngörülen tedbirin kuralla ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmadığı, sınırlamayla hedeflenen kamu yararı ile ifade ve basın özgürlüğü arasında bulunması gereken makul dengenin kurulamadığı sonucuna ulaşılmıştır” şeklinde belirtilip, yapılan düzenleme Anayasa'nın 13. 26. ve 28. maddeleri gereği iptal edildi. 

Editör: Haber Merkezi