Amerika, her zaman olduğu gibi ihanet zincirine yeni bir halka daha eklemiş bulunmaktadır.

Bazı yöneticilerimiz istisna tutulursa, şimdiye kadar da hep böyle olmuştur.

İkinci bir izin çıkıncaya kadar diplomatlarımız dahil hiçbir vatandaşımız artık Amerika'ya gidemeyecektir.

Anlaşılan odur ki, Amerika'nın kapıları milletimizin yüzüne kapatılmış bulunmaktadır.

Mütekabiliyet esasına göre bizler de aynısıyla cevap vermiş ve ülkemizin kapılarını Amerikan vatandaşlarına kapatmış bulunmaktayız.

Bu konuda en ilginç olan durum da bu olsa gerekir.

Amerika hakim güç kabul edildiği için onun bu davranışı şimdiye kadar ihtar ve kulak çekme olarak kabul edilir ve derhal gereği yapılırdı.

Şimdilerde böyle olmadı.

Türkiye misliyle cevap vermiş bulunmaktadır.

Olması gereken yapılmış fakat Amerika'nın ve dünya kamuoyunun beklediği gibi değil.

Kuzey Irak konusunda meşhur bir mart tezkeresi onaylanacağı dönemlerde öğretmenlik yaptığımız Cumhuriyet Lisesi'ne Milli Güvenlik derslerine gelen muvazzaf bir yarbayımıza konuyu sormuştum.

Verdiği cevabı hiç unutamıyorum:

'Hocam, bırakalım tezkereyi de geleceğe bakalım. Bizler bir gün Kuzey Irak'ta Amerika ile karşı karşıya gelecek ve savaşacağız.'

İşte savaşın sinyalleri ortada.

Doların yükselişi bunun ilk kurşunudur.

Amerika'nın ve AB'nin, çıkarlarına feda edemeyecekleri değer yoktur.

Bunlar için hukuk, çıkarlarının gerçekleştiği yoldur.

Ve hedeflerinin önünde engelleyici her şey gayrimeşrudur. Onlar ülkemizin değil, ülkelerinin güvenliğini ve çıkarını ön plana koymuşlardır.

Ve milletimize Allah yardım etsin. Selam ve sevgi ile…