Alış verişin iki tarafı vardır ve bu iki tarafın birinin bir malı satması arz etmesi diğerinin ise sunulan malı satın alması talep etmesidir. Bu arz ve talebin yani alış verişin, devamının olmazsa olmazı, müşteri(alıcı) ile satıcı arasındaki karşılıklı memnuniyet başka bir ifade ile birbirlerinden razı olmalarıdır.
Hayat, yaşam, aslında bir alış veriş desek çok yanlış olmaz. İhtiyaçlarımızı karşılayabilmek, açlığımızı susuzluğumuzu giderebilmek, giyinebilmek, üstümüze başımıza çeki düzen vermek için, alış veriş yapmak zorundayız. İster asli, ister füru ihtiyaçlarımızı alabilmek için bir bedel vermek mecburiyetindeyiz.
Bakkaldan, marketten, pazardan ve sair mekânlardan ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için istenilen ödemeyi yapmamız gerekiyor. İhtiyaçlarımız başka bir ifade ile, arzu ve isteklerimiz ne kadar çok çoğalırsa, o kadar çok ödeme yapmamız gerekiyor.
Bizler, hayat alış verişinde yalnız satın alan alıcılar değiliz aynı zamanda birer emtia, mal, ve sair satan satıcılarız. Bazımız, elimizin emeğini, bazımız iş gücünü, bazımız bilgisini, tecrübesini, hizmetini alıcıya sunup alış verişte, satan, satıcı kısmında bulunuyoruz. Hayatımızın en orta yerinde alış veriş bütün ihtişamı ile bütün gerçekliği ile durmaktadır.
İnsanın yaratılışı itibari ile merhamet, şefkat, hoşgörü gibi duygular, analık, babalık, kardeşlik gibi sıfatlar alış verişteki manevi kazancı gözlerimizin önüne sererken, gönüllerimize yaşattığı rahatlama, mutluluk, istenileni yerine getirme gibi hislerin karşılığı maddi boyutta değildir.
Dünyada, modern insanın, marka kıyafetlerde, lüks arabalarda, korunaklı konutlarda aradığı, huzur, mutluluk ve rahatı elde etmek için, almak için harcadığı, aslında kendi emeği, iş gücü, bilgi, beceri ve tecrübesi, kısaca tek olan yaratıcı Cenabı Allah (c.c.)'ın insana bahşettiği ömür sermayesidir.
İnsan dünyada ki alışverişte hem satın alan müşteri, hem de satan, satıcı konumundadır. İnsanın karar vermesi gereken, insan sermayesi olan malını, hayatını, canını nereye harcaması gerektiğidir.
Tevbe suresi 111. Ayeti kerimesinde;"Allah müminlerden canlarını ve mallarını, karşılığında cenneti kendilerine vermek üzere satın aldı. Allah yolunda savaşarak öldürür ve öldürülürler. Bu, Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an da verilen gerçek bir vaattir. Verdiği sözü Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse O'nunla yaptığınız alışverişe sevinin. En büyük kurtuluş işte budur."
Ne mutlu alış verişlerini Yaratanı ile yapabilen kullara.
Hayat, yaşam, aslında bir alış veriş desek çok yanlış olmaz. İhtiyaçlarımızı karşılayabilmek, açlığımızı susuzluğumuzu giderebilmek, giyinebilmek, üstümüze başımıza çeki düzen vermek için, alış veriş yapmak zorundayız. İster asli, ister füru ihtiyaçlarımızı alabilmek için bir bedel vermek mecburiyetindeyiz.
Bakkaldan, marketten, pazardan ve sair mekânlardan ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için istenilen ödemeyi yapmamız gerekiyor. İhtiyaçlarımız başka bir ifade ile, arzu ve isteklerimiz ne kadar çok çoğalırsa, o kadar çok ödeme yapmamız gerekiyor.
Bizler, hayat alış verişinde yalnız satın alan alıcılar değiliz aynı zamanda birer emtia, mal, ve sair satan satıcılarız. Bazımız, elimizin emeğini, bazımız iş gücünü, bazımız bilgisini, tecrübesini, hizmetini alıcıya sunup alış verişte, satan, satıcı kısmında bulunuyoruz. Hayatımızın en orta yerinde alış veriş bütün ihtişamı ile bütün gerçekliği ile durmaktadır.
İnsanın yaratılışı itibari ile merhamet, şefkat, hoşgörü gibi duygular, analık, babalık, kardeşlik gibi sıfatlar alış verişteki manevi kazancı gözlerimizin önüne sererken, gönüllerimize yaşattığı rahatlama, mutluluk, istenileni yerine getirme gibi hislerin karşılığı maddi boyutta değildir.
Dünyada, modern insanın, marka kıyafetlerde, lüks arabalarda, korunaklı konutlarda aradığı, huzur, mutluluk ve rahatı elde etmek için, almak için harcadığı, aslında kendi emeği, iş gücü, bilgi, beceri ve tecrübesi, kısaca tek olan yaratıcı Cenabı Allah (c.c.)'ın insana bahşettiği ömür sermayesidir.
İnsan dünyada ki alışverişte hem satın alan müşteri, hem de satan, satıcı konumundadır. İnsanın karar vermesi gereken, insan sermayesi olan malını, hayatını, canını nereye harcaması gerektiğidir.
Tevbe suresi 111. Ayeti kerimesinde;"Allah müminlerden canlarını ve mallarını, karşılığında cenneti kendilerine vermek üzere satın aldı. Allah yolunda savaşarak öldürür ve öldürülürler. Bu, Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an da verilen gerçek bir vaattir. Verdiği sözü Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse O'nunla yaptığınız alışverişe sevinin. En büyük kurtuluş işte budur."
Ne mutlu alış verişlerini Yaratanı ile yapabilen kullara.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023