Merkez’in eli güçlü; döviz rezervinde yılın rekoru kırıldı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Önce bardağın dolu tarafına bakarak bir değerlendirme yapalım, sonra boş tarafa da bakacağız.

Dolu taraf diyor ki, Merkez Bankası’nın döviz rezervi yılın rekorunu kırdı. Her ne kadar hala geçen yıl sonundaki düzeyin altında bulunuluyorsa da 9 Ağustos’ta yılın en yüksek rezervine ulaşıldı. Kamu mevduatı ve altın hariç net döviz rezervi 9 Ağustos itibarıyla 17.2 milyar dolara çıktı.

Aynı tanımla ölçülen döviz rezervi geçen yılın sonunda 19.5 milyar dolar düzeyinde bulunuyordu.

9 Ağustos’ta 17.2 milyar dolara yükselen rezerv bir haftada yaklaşık 3 milyar dolar artış kaydetti. Bu artışın hemen hemen tümü dış varlıklarda sağlanan büyümeden kaynaklandı.

Merkez Bankası 5 Ağustos’ta döviz hesaplarının zorunlu karşılıklarını tüm vadelerde 1’er puan artırma kararı almış ve bu sayede piyasadan 2.1 milyar dolarlık bir likidite çekileceğinin hesaplandığı açıklanmıştı. 2-9 Ağustos haftasında kaydedilen artışta zorunlu karşılık kararı da muhtemelen bir miktar etkide bulunmuştur.

9’DAN 17’YE...

Merkez Bankası’nın kamu mevduatı ve altın hariç net döviz rezervi mart ayı sonunda 9 milyar dolara kadar gerilemişti.

Dolayısıyla mart sonundan 9 Ağustos’a kadar olan yaklaşık dört buçuk aya yakın sürede rezerv neredeyse ikiye katlandı.

Aslında 9 Ağustos'ta bir dizi başka rekor da kırıldı...

Örneğin dış varlıklar 103.1 milyar dolarla yılın en yüksek düzeyinde.

Örneğin altın dahil olan toplam rezerv, kamu mevduatı dahil edilince 35.7 milyar dolara erişti ve rekor düzeye çıktı.

Kamu mevduatı hariç rezerv de bu yıl ilk kez 30 milyar dolar sınırını aştı ve 31.6 milyar dolar oldu.

Net altın rezervi son iki haftada küçük azalmalar göstermiş olsa da çok fazla değişmedi böylece altın dahil rezervden sonra altın hariç rezerv de yılın rekor düzeyinde gerçekleşti.

Altın hariç olmak üzere net döviz rezervi kamu mevduatı dahil 21.3 milyar dolar düzeyinde.

Netin neti konumundaki rezerv olan altın ve kamu mevduatı hariç tutar ise 17.2 milyar dolar.

AMA YA ŞU SWAPLAR?

Başta da dedik ya bir de bardağın boş tarafı var. Merkez Bankası aylık olarak Türk Lirası karşılığı yapılan forward ve future işlemlerinin toplam açık ve fazla pozisyon tutarlarını da açıklıyor. Bu tutarların “para swaplarının gelecekteki bacağını da kapsadığı” vurgulanıyor.

Geçen yılın sonu ile bu yılın ilk iki ayında bu işlemlerde açık pozisyonun yanı sıra pozisyon fazlamız da varmış. Ama açık pozisyonun tırmandığı mart ayıyla birlikte pozisyon fazlası sıfır düzeyinde.

Açık pozisyonun genel eğilimi de artış yönünde. Her ne kadar mayıstan hazirana geçişte bir gerileme olmuşsa da yılın ilk iki ayındaki düzeylerin bir hayli üstünde bulunuluyor.

Ağırlıkla swap işlemlerinden kaynaklanan bu açık pozisyon rezervden düşüldüğünde geriye pek bir şey kalmıyor; hatta borçlu çıkıyoruz.

EKSİYE DÜŞÜLÜYOR AMA...

Dolayısıyla bilanço dışında izlenen swap yükümlülükleri dikkate alındığında Merkez Bankası’nın rezervi yine eksiye düşüyor.

Ama bir kez daha altını çizelim. Bu, Merkez Bankası’nın yalnızca son dönemde karşılaştığı bir durum değil. Hatta Merkez Bankası’nın yüklü net rezerv taşımasını maliyeti yüksek ve çok da gerekli olmayan bir uygulama şeklinde değerlendirenler de var.

Bu veriler kurun düzeyini az da olsa açıklıyor

Son dönemde en çok yanıt aranan soru döviz kurunun niye artmadığı...

Kimileri kurun artmasını istediği için bunu sorguluyor, kimileri bu durumun birden tersine dönebileceği kaygısıyla mevcut gidişatın ne kadar kalıcı olabileceğini anlamaya çalışıyor.

Hangi yöntemlerle sağlandığı bir yana, döviz rezervinin artma eğiliminde olması Merkez Bankası’nın elini hiç kuşku yok ki güçlendiriyor.

Merkez Bankası iddia edildiği gibi kamu bankalarını kullanarak piyasaya döviz sürüyorsa bunu şimdi çok kolay yapıyordur.

Ama Merkez’in sahip olduğu dövizin toplamı kurun bu düzeyde kalmasını açıklamaya yetmez.

Kur artmıyor; çünkü yatırım neredeyse yok; üretim ancak bisikletin devrilmemesini sağlayacak ölçüde devam ediyor, dolayısıyla dövize sanayi kesiminden öyle büyük bir talep gelmiyor.

Talebi az olan herhangi bir şeyin fiyatı artar mı?

Vatandaş deseniz, dövizden fena halde canı yanan geniş bir kesim var. Hani pek sık dile getirilen “Dövize dokunanın eli yanar” sözü kısmen gerçek olmuş durumda.

Bu fiyatlardan döviz almak isteyen yok mu, çok! Ama onlarda da döviz alacak TL yok!

Hem vatandaşın talebi dövizi tırmandıracak ölçüde bir etki yapmaz.

Büyükler, güçlüler, çok parası olanlar, “Artık zamanı geldi” dediler mi, işte o zaman kuru kimse tutamaz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar