Türkiye’nin Batı ile gerilimli ilişkisini BirGün’e yorumlayan Dr. Karadağ, “Türkiye NATO’dan çıkarları gereği çıkmayacak. Rusya ile düzelen ilişkiler Batı ile ittifakın bitmesine yol açmaz” dedi

Bremen Üniversitesi'nden Türkiye Uzmanı Dr. Roy Karadağ: AKP, NATO avantajını bırakmak istemeyecek

Aylin Kör

AKP, 14 Ağustos’ta 16’ncı yılını geride bıraktı. 2001’de kuruluşunun hemen ardından 2002 yılındaki seçimlerle iktidara gelen AKP’nin bu yükselişinde, içerideki ekonomik ve siyasi krizlerin yanı sıra uluslararası sermeye çevreleriyle Batı’nın da önemli rolü oldu. Uzun yıllar süren bu işbirliği, AKP’nin son dönemki tutumu nedeniyle bazı noktalarda sekteye uğradı. Başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinden AKP hükümeti ve Saray rejimine sert eleştiriler var.

Peki süreç bu noktaya nasıl geldi? Bremen Üniversitesi’nden Türkiye Uzmanı Dr. Roy Karadağ, Türkiye-AB ilişkilerini BirGün’e değerlendirdi.

» AKP’nin iktidara gelmesinde küresel sermayenin ve Batı’nın önemli rolü oldu. AKP şimdi Batı ile ciddi bir krizin eşiğinde. Peki bu aşamaya nasıl gelindi?
Erdoğan muhtemelen bütün gücü elinde toplayabilmek için niyetini hiç gizlemedi. Fakat basitçe söylersek, AKP eski devlet güçlerine karşı verdiği mücadeleyi kazanınca ve ekonomiyi bir şekilde ilk dönemlerde düze sokunca, bu güç daha görünür hale geldi. İlk 2007’de sonra 2011’de bu güç kendisini bariz biçimde gösterdi. AB ve ABD bu güç birikiminin sonuçlarını çok geç idrak etti. Bu iki ortağın Türkiye iç siyasetine etki etme çabalarının başarısız olduğu çok açık. Bu çaresizliği önümüzdeki yıllarda, hatta on yıllarca yaşamak zorunda kalacağız.

» AB, laik-seküler kesimlerin tüm uyarılarına rağmen Erdoğan’ı uzun yıllar kendi çıkarları için destekledi. Şu an yaşanan olumsuz gelişmelerde bir sorumluluğu yok mu?
Varsa da bu sorumluluk belli bir ölçüde. Başlangıçta politik ve ekonomik ‘neoliberal reformlar’ AB ve özellikle Almanya tarafından onaylandı. Bunlar Erdoğan’ın dışarda güçlü görünmesini sağladı. Şimdiki yeni popülist ve otokratik sürecin sorumlusu sadece Erdoğan ve AKP’dir.

AKP ve Erdoğan en başta da böyleydi
» AKP ve Erdoğan başından beri demokrasiyi tek adam hâkimiyetine giden yolda bir araç olarak mı kullandı?

Evet, bunu Erdoğan gerçekten böyle istedi ve yaptı. İnandırma ve baskıyla bunu gerçekleştirdi. Toplumun birçok kesiminin desteğinin arkasında olduğunun farkında olan AKP, bu özgüvenle hareket etti. Bu rahatlıkla birçok köklü radikal adımlar attı. Şimdi yeni biçimlendirilmiş bir devlet; baskıyla ve zırhla donatılmış bir yapı söz konusu.

» Almanya ile sonu gelmeyen krizler silsilesinin arka planında ne var?
Son on yılda Türkiye ile Almanya arasındaki uzaklaşma arttı ve herhalde bu uzaklık azalmayacak da. Eğer sistematik değişimler olmazsa… Bu uzaklaşma en çok 2016’da parlamentonun Ermeni Soykırımı kararıyla tırmandı. Ardından da otoriterleşmenin vesilesi yapılan 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Ortadoğu’daki sorunlara farklı yaklaşım tarzları, ilişkileri geri dönülmez aşamaya sürükledi. Kürt hareketine karşı pozisyon alınması, gazeteciler ve muhaliflerin tutuklanmaları, işbirliği koşullarını yok etti. Yani mesele sadece mülteci sorunu değil.

» Türkiye, AKP eliyle hızla otoriterleşiyor? Bu otoriterleşmenin bölgeye ve Avrupa’ya yansıması nasıl olur?
AB’ye göre Türkiye’nin birliğe girebilmesi mümkün değil. Gelecek Erdoğan’sız ve AKP’siz de olsa bu süreç geri dönüşü olmayacak şekilde sona erdi. Çünkü Türkiye baskıcı ve faşist uygulamaları durduramadıklarını gösterdi. Eğer bir gün gelecekte demokratik reformlar olsa dahi bu reformların geriye çevrilmeyeceğine garanti vermiyor.

Türk otokrasisi Yakın Doğu’da çok da kayda değer değil. Yeni demokratik hareketlenmeler için 2011 yılındaki gibi yeni devrimci dönüm noktası gerek. Darbeler yeni tasnife ve savaşa yol açıyorlar. Bu bağlamda Türkiye otokratik rejimi diğer birçoğunun arasında yer almaktadır.

Bölgesel sorun ise birçok farklı Kürt sorularından oluşuyor. Ve burada ülkeyi otokrasi ile yöneten Erdoğan kesinlikle bir oyuncu. Kuzey Suriye’nin ve Kuzey Irak’ın geleceğine oynayan…

Gerçekçilik kazanacak
» Batı ile olası bir kopuşun etkileri ne olur?

İlişkiler hiçbir zaman sonlanmayacak. Türkiye NATO üyesi ve herhalde böyle de kalacak. Çünkü kimse kendiliğinden bu üyeliğin avantajlarından vazgeçmek istemez, isteyemez. Türk tarafı kendi avantajlarını, NATO üyesi sayılan Yakın Doğu’daki esnek ittifak oluşumları için kullanıyor. Rusya ile düzelen ilişkiler de, Batı ile ittifakın bitmesine engel olmayacak. Türk toplumunun büyük bir bölümü bu ittifakın bir parçası olmak istemese de. Burada gerçekçi politika kazanacak.