07 Ağustos 2020 00:30

AKP MYK'si İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme toplantısını neden erteledi?

İstanbul'da kadınlar eylemde

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişimi karşısında kadınlar önceki gün İstanbul’dan Ankara’ya, Eskişehir’den İzmir’e, Kocaeli’den Adana’ya, Hatay’a pek çok il ve ilçede, emekçi semtlerinde alanlara çıktı.

“İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasını değil, uygulanmasını talep ediyoruz” diyerek AKP’nin girişimine karşı tepkilerini ifade eden kadınlar, ülke sathında çeşitli etkinliklerle yürüttükleri kampanyanın devamı olarak, 5 Ağustos’ta alanlara çıkma kararı almıştı.

Kadınların bu eylem kararının nedeni, aynı gün AKP MYK’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme konusunu ele almak üzere toplanacak olmasıydı.

Ancak AKP MYK geri bir adım atarak, 5 Ağustos günü yapılacak toplantıyı ertelediğini duyurdu.

Geri adım atan bir mihrak daha vardı. Ki o da; onursal başkanlığını Hayrettin Karaman’ın yaptığı, yöneticileri arasında Abdurrahman Dilipak’ın da bulunduğu ve mayıs 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İstanbul Sözleşmesi’nden neden çıkılması gerektiğini öne süren bir rapor sunan “Türkiye Düşünce Platformu”ydu. Platform yönetimi, yaptığı açıklamayla “Mayınlı alana girdiğimizi fark ettik” diyerek “İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili tartışmanın artık parçası olmayacakları”nı duyurdu. Vakitlerini daha hayırlı alanlarda harcayacaklarmış!

ERTELEME, VAZGEÇME ANLAMINA GELMİYOR

Her ne kadar AKP MYK’nin 5 Ağustos toplantısının ertelenmesine gerekçe olarak “Erdoğan’ın Ankara dışında olması” gösterilse de buna kimse inanmadı. Tersine, toplantının ertelenmesindeki temel etken kadınların tepkisinin beklediklerinden fazla olmasıydı. Çünkü kadınları ülke sathında alanlara çıkaran bu tepki, AKP’nin kendi tabanı olarak gördüğü kadınları da kapsayan ve harekete geçiren bir etki yarattı.

Ancak bu erteleme, AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündemden çıkardığı anlamına gelmemektedir. Tersine AKP MYK bu adımı, AKP içindeki ve çevresindeki kadınları hizaya sokmak; talepleri ve kazanılmış haklarına yönelik girişimler karşısında mücadeleci bir çizgide hareket eden kadın hareketini bölmek ve sindirmek amacıyla atmıştır.

Çünkü tek adam yönetimi, kendisine biat etmeyen bir gücün varlığına izin vermeyen, fıtratında bununla uyuşmayan bir yönetimdir.

AKP İÇİN KADIN HAREKETİNİ EZMEK İKİ KAT DAHA ÖNEMLİ

Tek adam yönetiminin inşasında gelinen aşama ve kadınların mücadelesinin boyutları dikkate alındığında, AKP’nin kadın mücadelesini ezmeden yoluna devam etmesi beklenemez.

Çünkü Erdoğan-AKP iktidarı için muhalefet, sadece muhalefet partilerinden ibaret değildir. Tek adam yönetimine biat etmeyen, talepleri etrafında birleşip mücadele eden her güç onlar için ezilmesi gereken bir odaktır.

Barolara, odalara bunun için saldırılmaktadır.

Kadın hareketine düşmanlığın arkasında, kadınların, hakları ve talepleri karşısındaki her girişime direnen, biat etmeyen bir hatta ısrar etmesi vardır. Elbette kadınların “Biat etmemeleri” bu düşmanlığın tek gerekçesi değildir. Kadına “muhafazakar toplumun ailesinin anası” statüsünü kabul ettirmeden, tek adam iktidarının sosyal temeli olan “muhafazakar toplum”un inşasında başarı sağlanamaz!

Bu yüzdendir ki, tek adam yönetimi için kadınların mücadelesini ezmek, herhangi bir muhalefet odağını ezmekten iki kat daha önemlidir.

Bu yüzdendir ki, AKP’nin kadın hareketine karşı bugün geri adım atmış görünmesi, güç toplamak, tepkileri dindirmek, kadın mücadelesini bölerek etkisizleştirmek ve “Yutulur lokma” haline getirmek içindir.

DAHA SIKI BİR MÜCADELEYE HAZIRLANMA GÜNLERİ

AKP’nin pandemi koşullarından da yararlanarak tüm muhalif odakları ele geçirme, olmazsa dağıtma amaçlı hazırladığı “topyekun saldırı paketi” içinde yer alan “Baroların arka bahçe haline getirilmesi”, “sosyal medyaya sansür”, “mini istihdam paketi” gibi düzenlemeler hızla Meclisten geçirildi. Ayasofya’nın müzeden camiye dönüştürülmesi de, Danıştay kararına dayandırılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle hayata geçirildi.

AKP-MHP ittifakının gündeme alıp, Meclisten geçirmek isteyip de ertelemek zorunda kaldığı iki madde oldu.

1) Kıdem tazminatının fona bağlanarak tasfiye edilmesi
2) İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme

Bundan da anlıyoruz ki, “topyekun saldırı paketi”ndeki diğer maddelerle birlikte “İstanbul Sözleşmesi” ve “Kıdem tazminatının fona bağlanması” yeni yasama döneminde AKP-MHP ittifakının gündeminin ön sıralarında olacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki günler, işçiler ve kadınlar için, ertelemeyi “Yeniden gündeme getirme manevrası” olarak görüp, daha sıkı bir mücadeleye hazırlanma günleri olmak durumundadır.

Aksi halde “erteleme”den kazanan AKP-MHP ittifakı olur!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...