1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Akademideki ihraçlar eğitimi felç ediyor

11 Şubat 2017

Türkiye’de 15 Temmuz sonrası görevden alınan eğitimcilerin sayısı 33 bini aştı. Üniversitelerdeki akademisyen açığı giderek büyüyor. Pek çok fakültede dersler boşalırken, yeni kadroların nasıl atanacağı da belirsiz.

https://p.dw.com/p/2XN6E
Türkei Proteste in Ankara
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo

Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında çalıştığı okuldan atılan öğretmen ve akademisyenlerin sayısı 33 bini aştı. Son olarak geçen hafta 330 akademisyen daha görevinden alındı. Hükümet yetkilileri ihraçların “FETÖ ile mücadele kapsamında” yapıldığını söylese de, görevinden alınan ve aralarında ülkenin en önemli profesörlerinin bulunduğu akademisyenlerin çoğunun PKK ile Türk Ordusu arasındaki çatışmaların durması için geçen yıl kaleme alınan ‘Barış Bildirisi’ne imza atan isimler olması dikkat çekiyor.

İhraçların yaşandığı üniversitelerdeki siyasal bilimler, hukuk, tıp, iletişim gibi pek çok fakültede eğitimci sıkıntısı yaşanıyor. Bu durum, on binlerce öğrencinin eğitiminin sekteye uğraması anlamına geliyor. Öte yandan görevden alınan nitelikli eğitimci kadrolarının yerine kimlerin atanacağı da tartışma konusu. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelere atama yapma görevine sahip Yükseköğretim Kurumu’ndan (YÖK) henüz bir açıklama yapılmış değil. Öğrenciler, KHK’lar ile giderek daha fazla sayıda öğretmenin görevden alınması ile 2017’nin eğitimde ‘kayıp yıl’ olacağı endişesini dile getiriyorlar.

Lisans dersleri ve seminerler kaldı

Geçen hafta Olağanüstü hâl (OHAL) yetkilerine dayanarak çıkarılan son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile de 330 akademisyen görevinden ihraç edildi. Böylelikle toplamda aralarında ülkenin en önemli profesörlerinin yer aldığı 4 binin üzerinde akademisyenin de çalışma hakkı elinden alınmış oldu. En fazla bilim insanını ihraç edildiği fakülte Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi oldu. Türkiye siyasal tarihinde “Mülkiye” adıyla efsaneleşen okulda, Barış Bildirisi’ni imzalayan 23 akademisyen ihraç edildi. İhraç edilenler arasında 16 profesör, 10 doçent yer alıyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya’nın verdiği bilgilere göre, ihraç nedeni ile lisans düzeyinde 24 ders ve 3 seminerin, Siyaset Bilimi yüksek lisans düzeyinde 14 ders ve 2 seminerin verilme olanağı kalmadı. Ayrıca 50 tez çalışması danışmansız kaldı. Son KHK ile birlikte Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden de üçü profesör beş akademisyen ihraç edildi. Bölümde yalnızca dört akademisyen kalırken, ihraç edilen akademisyenler Tiyatro Bölümü’nün fiilen işlevini yitirdiğini belirtiyor.

Son KHK ile görevden alınanlar ile birlikte 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ihraç edilenlerin sayısı 33 bin 65’e ulaştı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, ihraçlarla ilgili Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, “İhraç etmekten de memnun değiliz. Ama bunu yapmaktan başka da çare yok. Eğer siz bunları kamunun dışında tutmazsanız, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi'nin suikastı gibi olaylarla hatta daha büyük olaylarla karşı karşıya kalırsınız” ifadelerini kullandı. Öte yandan kamuoyunda oluşan tepkiler sonrasında, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli tarafından ihraç listelerinin yeniden değerlendirilmek üzere YÖK’e gönderileceği ve yanlışların düzeltileceği açıklaması geldi. Ancak bu sürecin ne kadar zaman alçağı belirsiz.

Türkei Entlassung Akademiker Ceren Akcabay
Yrd. Doç. Ceren AkçabayFotoğraf: DW/D. Ekin

Akademisyen ve öğrencilere polis engeli

Cuma günü Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi önünde, KHK ile atılan akademisyenlere destek için gerçekleştirilmek istenen eyleme polis müdahale etti. Eyleme katılmak için üniversite önüne gelen ancak polis şiddeti nedeniyle açıklama yapamayan isimlerden biri olan Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, tamamıyla demokratik bir tepki eyleminin polis şiddetiyle bastırıldığını, özgür düşüncenin merkezi olması gereken kampüslerin polis çizmeleri ile ezildiğini söylüyor. Karaca, üniversitelerdeki yüzlerce özgürlükçü, demokrat akademisyenin görevden alınması ile öğrencilere de “fikrini söyleme” mesajı verildiğini söylüyor.

“Öğrenciler umutsuz ve karamsar”

Genel sekreterinden şube başkanlarına binlerce Eğitim-Sen üyesinin 15 Temmuz'dan bu yana mesleklerini yapamaz duruma getirildiğini kaydeden Karaca, “Son KHK ile birlikte üniversitelerimizde nitelikli eğitimde sona geldiğini söyleyebiliriz. Öğrencilerimizin sorgulayan, şüphe duyan, hak aramayı bilen insanlar olmamaları için onları eğiten hocalarını okullardan atıyorlar” diye konuşuyor.

Özellikle Ankara Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi gibi seçkin devlet üniversitelerinde birçok bölümün hocasızlıktan işlevsiz kaldığını ifade eden Karaca, öğretim yılının ortasında olan öğrencilerin belirsiz bir tarihe kadar derslerinin boş geçeceğine işaret ediyor. Karaca, “Görüştüğümüz öğrenciler, çok umutsuz ve karamsar. Hem öğretmenlerine üzülüyorlar hem de en iyi ihtimalle bu yılın kendileri için kayıp yıl olacağını düşünüyorlar” diye konuşuyor.

Derslerin nasıl doldurulacağı belirsiz

Boşalan kadrolara YÖK’ün atama yapması gerekiyor. Ancak atamaların kısa sürede yapılması pek mümkün görünmüyor. Son KHK ile 10 yıldır eğitim verdiği Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden uzaklaştırılan Yrd. Doç. Ceren Akçabay, “YÖK bu atamaları yaparken, bu kadar yetişmiş kadroyu nerden bulup çıkaracak merak ediyorum” diyor. Barış Bildirisi’ne imza attığı gerekçesiyle görevden alınan ve ‘Toplumsal Eğilim ve Hukuk’ üzerine çalışmalarıyla tanınan Akçabay, yaşadıklarını “Hayatımızı adadığımız mesleğimizden ve öğrencilerimizden koparıldık” sözleri ile özetliyor.

Öğrencilerinin bu süreçte kendilerini hiç yalnız bırakmadığını anlatan Akçabay’a göre, başta Hukuk Fakültesi öğrencileri olmak üzere pek çok üniversiteli kendini “geleceksiz” hissediyor. Çoğu zaman kendisini öğretmenleri olarak teselli ederken bulduğunu anlatan Akçabay, “Bizim yaşadıklarımız bir yana, öğrencilerimizin eğitimine de çok büyük bir darbe vuruldu” diyor. OHAL düzenlemelerini ‘yasal’ kılan şeyin “FETÖ ile mücadele” gerekçesi olduğunu hatırlatan Akçabay, şunları söylüyor:

“Oysa bizim tasfiye edilmemizin bu mücadele ile uzaktan yakından ilgisi yok. Masumiyet karinesi ve ifade özgürlüğü ayaklar altına alındı. Birlikte çalıştığımız pek çok insanın biz atılırken sessiz kalması çok acı bir şey. Vakıf ve kamu üniversitelerinde ders vermemiz yasaklandı. Barolar Birliği ise avukatlık yapmamıza onay vermiyor. Pasaportlarımıza el konulduğu için yurtdışındaki iş ve eğitim fırsatlarını değerlendiremiyoruz. Şu anda biz ve öğrencilerimiz bu çaresizliği yaşıyoruz.”

"Nitelikli eğitim alma şansımızı kaybediyoruz

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu Çağdaş Hukukçular Kulübü Temsilcisi Egemen Yıldırım, son KHK’da ismi yer alan 5 akademisyen ile birlikte OHAL döneminde Hukuk Fakültesi'nde toplam 7 akademisyenin görevden alındığını söylüyor. 3. Sınıf öğrencisi olan Yıldırım, sömestr tatili sonrasında üniversitelerdeki eğitimin bu hafta başladığını hatırlatıyor. Yıldırım, görevden alınan hocalarının yerine atama yapılıp yapılmayacağını, dolayısıyla derslerin boş geçip geçmeyeceğini bilmediklerini söylüyor. Fakültede farklı görüşten pek çok öğrencinin hocaların açığa alınması konusunda aynı şeyi düşündüğünü vurgulayan Yıldırım, “Kendi alanında üstün özelliklere sahip, akademik olarak kendini kanıtlamış hocalarımdan eğitim alma şansımızı kaybediyoruz” diyor. Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre, 14 Şubat Salı günü hukuk öğrencileri işten el çektirilen hocalarının odaları önünde toplanarak KHK uygulamalarını protesto etmeye hazırlanıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran