Süveyş Kanalı, Mısır’da Deniz Tuzlası Anıları

Süveyş Kanalı, Mısır'da Deniz Tuzlası Anıları

07 Kasım 2019 - 23:07 - Güncelleme: 07 Kasım 2019 - 23:15

SÜVEYŞ KANALI

27 Nisan 2019 cumartesi sabahı saat 06.00. Güneş henüz doğmadı ancak hava ağarmaya çoktan başladı ve gemimiz Süveyş Kanalının girişine doğru harekete geçti. İlk sırada biz varız. Saat 06.20 de Süveyş Kanalına giriş yaptık. Sağımız Sina Çölü, solumuz Süveyş Şehri. Şehir oldukça büyük ve hem kanal boyunca hem de Kızıldeniz kıyılarında yoğun bir yapılaşma görülüyor.

Sina Çölü üzerinden güneş doğmaya başladı. Süveyş Kanalı, Panama Kanalı gibi havuzlarla çıkmalı ya da inmeli değil, Kızıldeniz ve Akdeniz ile aynı seviyelerde olan Sina Çölü üzerinde insan emeği ile açılan hafif virajlarla ilerleyen bir kanal. Panama Kanalı gibi, iki okyanus arasında ve deniz seviyesinin üzerinde bir göl mevcut değil. Bu nedenle bir kademe yapmaya gerek yok. Ancak kanalın orta bölgelerinde ve iki ayrı noktasında Sina Çölü doğal olarak deniz seviyesinin altında kaldığından kanal suları sağa ve sola taşkın yapmış ve bu şekilde iki ayrı göl oluşmuş. Bu iki göl bölgesinden geçerken de aslında yine insan gücü ile açılmış tam ortadaki kanal boyunca ilerliyoruz.

Sol tarafımızdaki topraklar yeşil vahalar, bahçeler ve meskûn yerlerle dolu. Sağ tarafımız ise altın sarısı kumlarla kaplı kuş uçmaz kervan geçmez görüntüsü ile Sina Çölü. Ancak, her şeyin istisnası olduğu gibi bunun da istisnaları var ve seyrek de olsa birkaç kasaba ve oldukça büyük bir askeri tesis ve lojmanlarını gördük.

Saat 15.00 sularında iki tarafı bağlayan çok büyük bir asma köprü altından geçtik. Ancak, bu köprü yeni yapılmış ve üzerinde bir trafik gözlemedik. Tam tersine hemen yakınında iki yaka arasında araç ve insan taşıyan orta boy gemilerin çalıştığını gördük.

MISIRDA DENİZ TUZLASI ANILARI

Yine yolculuğun sonuna doğru, deniz tuzu üretildiğini sandığımı büyük düzlükler göze çarpıyordu ama içlerinde oluşmuş tuz bulunan azmaklar ya da kıyıya yığılmış tuz dağları görmedik. İzmir Çiğlideki Çamaltı Tuzlasında üniversite öğrenciliğim sırasında 1980 ve 1981 yıllarının sonbaharlarında çalışmıştım. Azmak olarak adlandırılan kare şeklinde dümdüz alanlara her yıl kasım ayında bir metre yüksekliği civarında deniz suyu alınır, tam on ay sonra bu azmaklar bembeyaz tuz tarlaları haline dönüşür ve eylül-ekim aylarında ise kazma kürekle yüzlerce işçi bu tuzu yerden kazıyarak seyyar olarak aynı yere döşenen küçük vagonlu trenlerle azmak başına taşır ve oralarda yüzlerce metre uzunluğunda, 70-80 metre genişliğinde yine 70-80 metre yüksekliğinde dikdörtgen prizması yada piramit şeklinde tuz dağları oluşturulur. Az çok çamurlu bu ham tuz dağları büyük kamyonlarla sofralık tuz olarak hazırlanmak üzere özel şirketlere ya da bu halleriyle kullanmak için özellikle İzmir Aliağa'daki petro-kimya tesislerine satılırdı.

Hey gidi günler hey, neredeyse 40 yıl geçmiş üstünden ama orada kazma salladığım ilk gün, biraz acemilikten daha çok işin ağırlığından olsa gerek kazma sapını fazlaca sıkarak tuttuğumdan akşama doğru on parmağımın tamamının iç kısımlar su toplayıp patlamış, mesai bitiminde başımdaki poşuyu çıkarıp parmaklarımla saçlarımı düzeltirken saçımın içindeki tuzlar o yaralara yapıştığında duyduğum keskin acıyı ciğerimde halen hissederim.

Biz, Mısır Tuzlalarına tekrar dönelim. Ben, tuz tavalarında kızıla çalan su havuzlarını seyrederken, gemi yolcuları geminin tüm güvertelerinde etrafı gözlüyor, video ve fotoğraf çekiyor. Gemi eğlenceleri ve oyunları da aynı şekilde kesintisiz devam ediyor. Açık havuz etrafında üç tane dansöz, kıvrak Arap ezgileri eşliğinde dans ediyor. Havuz ya da jakuzilere girenler veya etraftaki şezlonglarda mayoları ile güneşlenenler yanında el becerisi kurslarına gidenler ve her daim açık büfelerde yiyip içenler eksik olmuyor. Yanımda duran bir İtalyan, etrafındakilere, Süveyş Kanalının insan eliyle yapılmadığını Musa'nın asasıyla açıldığını anlatıyor gülerek.

Kanalın genişliği en fazla 100 metre civarında. Belirli bir bölgede paralel olarak bir kanal daha açmışlar ve oralarda geliş gidiş şeklinde gemiler karşılıklı hareket halinde. Kanalın büyük bölümü ise tek şerit halinde tek bir yöne doğru açık. Orta bölgelerdeki gölün bir tanesinde demir atmış bekleyen gemiler sanırım çift şerit, tek şeride indiği için sıralarını bekliyor. Kanalın her iki tarafında yerel balıkçıları ağ atarken gördük. Birçok noktada sandallar kıyıya çekilmiş haldeydi. Kanalın, Sina tarafında daha parçalı olmakla birlikte asıl Mısır tarafında kesintisiz şekilde yaklaşık iki metre yüksekliğinde taştan duvar örmüşler. Bu şekilde, duvarın arkasında yaşayan insanlar kanal kıyısına çıkamıyor. Bazı bölgelerde, kanalın dibinden çıkarılmış olmalı yaklaşık 20 metre yüksekliğinde kum tepeleri kanalın kıyısına paralel uzayıp gidiyor. Kanalın sonuna doğru Port Said limanın binaları ve kocaman liman vinçleri her iki yanı kapladı. İçinde olduğumuz ana kanalın paralelinde yeni kanallar veya liman içi girintiler oluştu.

 

AKDENİZ'E ÇIKARKEN ÇİFTE ZAFER

Bugün son kez masa tenisi oynamaya gittim. Süveyş kanalını ve kıyılarını seyrederken, ilginç bir manzara ile karşılaşırsak maçlara ara verip hep beraber fotoğraflar çektik. Benim için güzel bir final oldu. Çünkü hem çiftlerde hem de teklerde peş peşe iki kez şampiyon oldum. Çiftlerdeki ortağım, teklerde ilk kez şampiyon olurken yendiğim İsviçreliydi. Geçen zaman içinde onunla iyi bir arkadaşlığımız ve karşılıklı pek çok maçımız oldu. Bugünden sonra bir daha pinpon oynamaya gitmedim. Bu işi zirvede şampiyon olarak bırakmak gerek.

Tam 10 saat sonra saat 16.20 de, Süveyş Kanalından çıkıp bizim denize, kıyılarında doğup yaşadığım Akdeniz'e çıktık. Böylece 4 aylık dünya turumuzun son bölümü başlamış ya da artık uzatma günlerine girmiş olduk. Yedi deniz ve dört iklim gezdikten sonra şunun şurasında sadece 5 günümüz kaldı. Güzel ülkemiz şimdi kuzeyimizde yer alıyor. Görme imkânımız olmasa da, orada olduğunu bilmek buruk bir sevinç veriyor. Seviniyorum çünkü sevdiklerime ve evime döneceğim, burukluk ise dört aylık muhteşem gezinin, birbirinden güzel ve değişik tecrübe ve anıların sonuna gelmemizden olsa gerek. (YARIN:Akdeniz Günleri, Heraklion, Haremlik Selamlık Suffleboard, Çapkın Koca Tarihinin Yüz Karası )

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
MANİSA LALESİNİ KOPARANA 387 BİN LİRA CEZA
MANİSA LALESİNİ KOPARANA 387 BİN LİRA CEZA
İZMİR ÜÇÜNCÜ, BİNGÖL SONUNCU
İZMİR ÜÇÜNCÜ, BİNGÖL SONUNCU