15 Ekim 2019 günü, ‘’…Topunuz bir Türkiye etmezsiniz…’’ cümlesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arap Birliğinin 15 Ekim 2019 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti

Devletinin anarşistleri sınırımızdan uzaklaştırmak ve güvenlik bölgesi açıp, oralara ülkemizdeki Suriyelileri yerleştirmek hareketine İŞGAL demesi üzerine söylemiştir.

Cumhurbaşkanı yerden göğe kadar haklıdır ancak bu güne kadar ülkedeki birçok kesimler ve hatta iktidar partisi içerisinde olanların birçoğu TÜRK ve milliyetçilik kelimesi için söylemediğini bırakmamıştı. Allah ve Devletimiz o kadar büyük ki yeri geldiğinde ne kadar yanlış yaptıklarını kendilerine itiraf ettirtiyor. Ne yazik ki bu itiraf ve akıllarını başlarına almaları, millete epey pahalıya mal oluyor.

Bizim Devletimiz tarih boyunca başta ordusuyla, adaletiyle, camiye ve kışlaya siyaset karıştırmamasıyla, liyakat ve ehliyete önem vermesiyle ayakta kalmış, bunları aksattığı zamanlarda başı beladan ve zayıflamaktan kurtulamamıştır.

Şu an sık sık devletimizin bekası vurgulanıyor, bekamız ordumuzun kuvvetli olması, askerimize komplo kurmamamızdan, camiyle, kışlaya siyaset karıştırmamızdan, ilme, liyakat ve ehliyete önem vermemizden geçmektedir. Başta Cumhurbaşkanımız, Devlet Bahçeli ve kendilerine bağlı kişilerin ayırımcılıktan uzak durmaları gerekir ki MİLLİ BİRLİK tam manasıyla oluşsun vede kimse bozamasın.

Devletimizin bekası ve milli birliğimiz sağlandıktan sonra, ne Avrupa birliği, ne Arap birliği, ne Amerika, ne Rusya vede diğerlerinin, Türk Devletine ve Milletine yapacağı hiçbir şey olamaz. Yeter ki kendi kendimizi ve birbirimizi zehirlemeyelim.

Süleyman Necati Güneri (1889-1944); ‘’… Türk’ün omuzuna yapışmış olan binlerce asalak, cahil, gafil ve hainden kurtulmadıkça, milletin ve vatanın kurtuluşu mahşere kalır. En kısa zamanda hak, hukuk ve adaletin ihyası şarttır.

Daha önemlisi Türk’ün düştüğü saha harp meydanları değil, ekonomik ve ahlak çukurudur. Millet düştüğü yerden kalkar…’’

Uğur Mumcu; ‘’… Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz. Bu ülkenin hiçbir zaman ‘’C ‘’ planı olmadı, bu ülkede daima ABD planları devreye sokuldu…’’

Necip Fazıl Kısakürek; ‘’… Yalnızım diye üzülmüyorum çünkü biliyorum, yalnız insanın ihanet edeni de olmaz…’’

Osman Bölükbaş, ‘’…Dün sövdüklerini bugün övenler, dün övdüklerine bugün sövenler, her avcıyla ava çıkarlar…’’

 Sözleri ile bizlere ama özellikle devlet ve millet yöneticilerimize yol gösteriyorlar. Bütün yöneticilerimiz devlet yönetimi ile parti, STK, tarikat, cemaat ve benzerlerini ayrı tutmalı, Devletin ve kurumlarının önemini kavrayarak ona göre yönetmeli, yoksa bize DAR ve ZOR günümüzde kendimizden başka hiç kimsenin faydası olmuyor.

Özellikle parti yöneticilerimiz, kendini ve kendi parti mensuplarını kahraman ve inançlı sayıp diğerlerini saymama gibi gafil ve cahil davranmaktan şiddetle kaçınmalı ki milli birliğimizin bozulmasına sebep olup, ihanet noktalarında dolaşmasın.

Türk Müslüman unsuru, ruhen aslına yani kendine dönmedikçe, siyasetçilerimiz her hareketini sandık ve oya hedeflemekten vazgeçmedikçe, benlik ve kibiri bırakmadıkça arzu ettiğimiz yerlere varmamız mümkün olamaz.                                                                           Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.