Aile içi şiddet terör kadar büyük sorun

OKUYAMADIM, izleyemedim...

Haberin Devamı



İstanbul Fatih’te 10 yaşındaki oğlunu öldüren cani baba Nezir Türkoğlu’ndan bahsediyorum.
Bütün günüm allak bullak oldu.
Bir baba çocuğuna bunu nasıl yapar, anlamakta zorlanıyorum.
Anlamakta zorlandığım bir başka konu daha var.
Onu da Yiğitcan’ın dayısının ifadelerinden öğreniyoruz.
Baba iki hafta önce mutfakta, bu sefer doğalgazla oğlunu zehirlemek istiyor.
Video çekip yolluyor.
Bunun üzerine aile Fatih Emniyeti’ne gidiyor ve olayı ihbar ediyor.
Polis koçbaşıyla kapıyı kırıp içeri giriyor ve Nezir Türkoğlu’nu gözaltına alıyor.
Emniyet “Darp yok, bir şey yapamayız” diyerek, Türkoğlu’nu serbest bırakıyor.
Bu sefer Gaziosmanpaşa Adliyesi’ne gidiyorlar “Tehdit var” diyorlar.
Yine bir işlem yapılmıyor.
Soruyorum.
Daha ne olacak.
Oğlunu gazla öldürmek isteyen bir baba var ortada...
Nasıl adli işlem yapılmaz, nasıl tedbirler alınmaz?
Bazen telefon bile beklemeyip kapıya gelen, işlem yapan polis; böyle bir durumda nasıl gerekeni yapmaz?
Gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
Aile içi şiddet meselesi, Türkiye’nin en az terör kadar önemli meselesidir.
Ve bu olaylar gösteriyor ki; yasal düzenlemeler yetersiz kalıyor.
Bütün günüm talihsiz Yiğitcan’ı düşünerek geçti.
Ve ben yine mahfoldum.

 
Galiba özeleştiri yapma zamanı

BİZ nasıl kaçalım.
Yani gazeteciler...
Önümüze her gün onlarca şiddet, kavga, gasp, cinayet haberleri geliyor.
Bizim okumama, izlememe gibi bir lüksümüz yok.
Ama gazetecilikte 30 yıl geçmesine rağmen ben hala bu olaylardan etkileniyorum.
Yani bu olaylara sadece bir haber gibi bakamıyorum.
Türkiye’nin sakinliğe, dinginliğe ihtiyacı var.
Toplumsal barışa, siyasetin tonunun düşmesine, gerçek gündemine dönmesine ihtiyacı var.
Peki bu şiddet haberleri bu şekilde düşer mi, azalır mı?
Belki hadiseler bitmez ama azalacağına kesin eminim.
Bakın geçen gün çok konuştuğumuz bir haber daha vardı.
Ankara’da bir benzin istasyonunda iki gazimizi öldüresiye dövdüler.
Birinin yürüyecek hali yok, diğeri de askerdeyken malulenen emekli edilmiş bir subayımız...
Üstelik arkada eşi ve iki yaşlarındaki çocukları da var.
Saldırganlar ne söylerlerse söylesinler durmuyorlar, devam ediyor.
Hatta iki yaşında çocuğa vuracak kadar ileri gidiyorlar.
Avukat arkadaşlarımla konuşuyorum.
“Yasalar gerekli cezaların verilmesine engel değil” diyorlar.
Ama bir bakıyorsunuz; böylesine öfke yaratan olaylara karışanlar bir süre sonra serbest kalıyorlar.
Geçmişte kısmi aflarla cezaevlerinden çıkmışlardı.
Kimsenin cezaevine girmesini elbette istemeyiz.
Ancak bu ve benzeri olaylarda verilecek cezaların caydırıcı olması gerekiyor.
Öyle olmalı ki; tekrarları olmasın.
Ve daha da önemlisi...
Bu olaylar karşısında toplumun vereceği tepkiler...
Bazı olaylar karşısında gerçekten çok sessiz kalıyoruz.
Araçlara takılan siyah filmlerin sökülmesine bile bu olaylardan daha fazla tepki veriyoruz.
Bence toplum bütün olayları yeniden gözden geçirmeli.

 
Statlar bitmezse başarı da gelmez

KARŞIYAKA stadıyla ilgili dün yine son dakika itiraz edildi.
Elbette herkesin itiraz etme hakkı var.
Buna söyleyecek bir şeyimiz yok elbette...
Konu yargıya taşınabilir, farklı düşünenler de olabilir.
Ama şuna bir açıklık getirmek gerekir.
Bazı olaylarda, projelerde bir toplumsal mutabakat da aranıyor.
Ben Karşıyaka stadıyla ilgili en azından son dönemde bu mutabakatın olduğunu düşünüyordum.
Kulübün iradesi bu yöndeydi; belediyeler yeniden itiraz etmeyeceklerini açıklamışlardı.
Yani son dakika itiraz herkes için sürpriz olmuştur.
Peki şimdi ne olacak?
Elbette yargı kararını verecek, tamam ya da devam denecek.
Ama sormak isterim.
Bu itirazlar devam edecekse Karşıyaka stadına ne zaman kavuşacak?
Stat neden önemli...
Çünkü Karşıyaka’nın bu zor günlerinden çıkması için stat gelirlerine şiddetle ihtiyacı var.
İzmir’in de statları bitmeden futbolda kalıcı bir başarı yakalanması imkansız gibi...

 
İzmirliler de opera binasını bekliyor

İSTANBUL’un simgesi Atatürk Kültür Merkezi yerine bir opera binası yapılacak.
Eminim; İstanbul’un önemli bir açığını kapatacak.
Dünyanın marka kentleri opera binalarıyla, müzeleriyle anılır.
İstanbul’un da modern bir opera binası olacak.
Aslında İzmirliler de uzun zamandır opera binasını bekliyor.
Karşıyaka Mavişehir’e yapılacak opera için yine itirazlar yapılmış.
Türkiye’de itiraz denilince, iş mahkemeye gidince ne zaman sonuçlanacağı belli olmuyor.
Mahkemelerin yükü o kadar ağır ki, dosyaya ne zaman sıra geleceğini Allah bilir.
Oysa bu itirazlar olmasaydı, önümüzdeki yıl İzmirliler opera binasında ilk gösteriyi izleyecekti.
Yine bekliyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları