18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Afrika ile hâlâ flört halindeyiz

Zanzibar’da gönüllülük esasıyla turizm yapan Assalam Vakfı, Çengelköy’de ilk şubesini açtı. CafeAfrica İstanbul, Afrika lezzetlerini, özellikle de kahvelerini tadabileceğiniz, Afrika’daki yetim annelerinin ürettiği kıyafet ya da bebeklerden, çantalardan satın alabileceğiniz, pek çok Afrika atölyesini gözlemleyebileceğiniz sıcak bir mekan. 

HALE KAPLAN ÖZ13 Temmuz 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Afrika ile hâlâ flört halindeyiz

Hatice Yentürk’ü tanırsınız. Afrika macerasına ilk başladığı zamanlarda haberini yapmış, şaşkınlığımızı gizleyememiştik. Zira kendisi dünyanın en iyi üniversitelerinin birinden doktorası olmasına, Türkiye’nin en prestijli şirketinde yönetici pozisyonunda çalışıyor olmasına; ve daha pek çok modern başarıya rağmen, iki yıl önce Türkiye’deki işini bırakıp, evini satıp, Afrika için sürdürülebilir kalkınma projeleri yapmak üzere Zanzibar’a yerleşmişti. Hem de iki küçük kızıyla. Çocuklarına Afrika’yı okul olarak tanıtmış, bahçelerinde yaşayan tehlikeli yılanlarla dost olmalarını sevinçle karşılamıştı. Bizler yapacağını yapar döner diye beklerken, aradan geçen iki yılın ardından bir baktık ki İstanbul’un en kalabalık semtlerinden birinde, Çengelköy’de hem derneklerine şube, hem CafeAfrica İstanbul’u açmışlar. Pes doğrusu dedik ve neler oldu bu iki yılda uzun uzun konuştuk. 

N’oldu böyle bir anlatsanız? 

Aslında n’olduğunu ben de anlayamadım, sanırım her şey git gel Afrika’ya aşık olmamla başladı. Sonra da bir hayal kurdum, çocukların küçük enfeksiyon hastalıklarından ölmediği, insanların onurlu bir hayat sürebildiği, istihdam ve eğitim imkanlarının zenginleştiği, daha yaşanılır bir Afrika. Hani pılını pırtını toplayıp taşındığında herkesin sana çılgın bu diye bakmadığı, gıpta ettiği bir Afrika. 

Bu hayali paylaştığım insanlarla bir vakıf kurduk, ismi Assalam. Çünkü her güzellik bir selamla başlar. Vakfın üyeleri de ben de biraz abarttık galiba hayal kurmayı. Yetmedi gecelerimizi gündüzümüze katıp hayallerimizi gerçekleştirmeye koyulduk. Sanırım Rabbimin hoşuna gitti bu tatlı koşuşturma, açtı yollarımızı. Şu an her biri birbirinden kapsamlı 10 projemiz, an itibariyle Zanzibar’daki kampüsümüzde 15 gönüllümüz var. Bu sayının 40’a çıktığı da oluyor, teke indiği de. 

Yani siz bir adım attınız, sonra her şey tereyağından kıl çeker gibi kolayca büyüdü, serpildi. Öyle mi? 

Yok öyle değil, güzel şeylere kıyasla sayıları az ama, çok üzüldüğümüz anlar da oldu. Mesela bir gönüllümüz var. Zanzibar’da kaldığı süreç boyunca bizi çok üzdü. Yetmezmiş gibi döndü döneli yalan yanlış bilgilerle sosyal medya üzerinden kara propaganda yapıyor. Yapmaya çalıştığımız şeyi o kadar anlayamadı, kişisel hırslarının o kadar esiri oldu ki, gözü ne vakıftan ekmek yiyen yüzlerce kişiyi görüyor, ne eğitim alan yüzlerce çocuğu ve yetimi. Kendi adımıza korktuğumuz bir şey yok, bizi bilen biliyor ve zaten bağımsız kurumlar tarafından denetleniyoruz. Hani şer bildiğimizde hayır var ya biz de buradan çok ders çıkardık. Gerçi bugüne kadar 350’ye yakın gönüllü geldi gitti, sadece beş tanesinde problem yaşadık. Bu da hâlâ ümit etmek için çok sebebimiz olduğunu gösterir. Sonra sosyal medyanın korkunç ama güvenilemez gücünü keşfettik. İnsanlar size birkaç paylaşımla hayran kalıyor, sonra hakkınızda duydukları birkaç paylaşımla yargılıyor. Üzüldük ama bizim için çok öğretici oldu bu süreç… 

YEREL TOHUMLA TARIM   

Peki süreç içinde sizi en mutlu eden şey ne oldu? 

Köyümüzün bir ihtiyar heyeti var. Afrika’da devletten çok onların sözü geçer. İnanılmaz organizeler. Geçen sene beni heyete dahil etmek istediler. Siyaseti hiçbir yerde ve ölçekte sevmiyorum. ‘O zaman biz heyetin içinde Assalam için özel bir heyet kuralım, sizi toplumumuza entegre edelim’ dediler. Bir yıla yakındır birlikte çalışıyoruz. Bahçemizdeki otu çöpü yolmaktan, kurbanların her bir haneye güvenle ulaştırılmasına kadar her adımda yanımızdalar. Bize yerel tohumla tarım öğrettiler. Afrika’ya yüzyıllardır ya sömürü için ya da ukala bir çokbilmişlikle güya yardım etmek için gelen milyonlarca kişiden Assalam’ı ayıran şey bu. Biz onlara bir şeyler katmaya çalışıyoruz, onlar bize. Hangimizin heybesi daha dolu onu bile bilmiyoruz. Hâlâ flört devresindeyiz Afrika ile. Hiç de bitmesin zaten. 

Siz onlara neler kattınız? 

Her zaman söylediğimiz bir şey var, biz Zanzibar’ı bir labaratuvar gibi görüyoruz. Afrika’nın tamamına uygulanabilir projeler üretmek için, sakin, güvenilir, cennetmekân bir yer diye geldik, yerleştik. Buradaki insanlar bize muhtaç diye değil. Onların bizden daha bilge olduğu öyle çok nokta var ki, mutluluklarından bahsetmiyorum, mutlulukta kimse Afrika halklarıyla yarışamaz. 

Biz burada üç alanda faaliyet gösteriyoruz: En önemsediğimiz de eğitim. Geçen sene Ocak ayında anaokulu kurduk, bu sene ilkokulu açıyoruz nasipse. Bu 40 öğrenci bizim gerçek tohumlarımız. Eğitimin her bir detayı için saatlerce konuşuyor, araştırıyor, uzmanlar getiriyoruz. Okulumuzdaki eğitim Türkiye’deki en iyi anaokulu ile yarışabilir, iddialıyız. Bunun dışında, 60’a yakın öğrencisi olan bir çocuk üniversitemiz var. Onlara kodlamadan robotik’e, sanattan spora pek çok alanda hizmet veriyoruz. Çocuk kütüphanesi, bilgisayar sınıfları, tablet ve bilim laboratuvarları, spor tesisi kurduk, bilim merkezi olma yolunda ilerliyoruz. 

İkinci alanımız kadınlar. Çünkü biliyoruz ki değişimin iki ana aktörü çocuklar ve anneler. İkisini de ihmal edemezsin. Bizim en eski projemiz KangaAfrica, yani dikiş eğitimi verdiğimiz yetim annelerinin tasarlayıp tüm üretim süreçlerini yönettiği bir marka. Burada ihtiyaç sahibi kadınları istihdam etmeye çalışıyoruz. Ürünler Zanzibar’daki ve Çengelköy’deki CafeAfrica&Shop’larımıza ilaveten online kanallardan tüm dünyada satılıyor. 

Üçüncü alanımız ise sosyal girişimcilik. Biz vakıfçılık konusunda dünyanın en önde giden milleti iken nasılsa yardım konusunu zekat, sadaka, Ramazan, Kurban çemberine hapsetmişiz. Oysa atalarımız bir şeyi vakfettiğinde onun ekonomik sistemini de kurar bırakırmış, sonradan ortada kalmasın diye. Sosyal girişimcilik modern bir kavram gibi görünse de bizim vakıf geleneğimizin ta kendisi aslında. Bir iyilik yapıyorsun, mesela bir okul, yetimhane kuruyorsun; ama onu öyle bir kurman lâzım ki, sana bağımlı olmasın. Kendi ekonomik döngüsünde ilerleyebilsin. Sen ölünce ölmesin hayrın. O hep yaşasın. Sen hep yaşa. Biz sosyal girişimcilik anlayışını tüm projelerimizde uygulamaya çalışıyoruz. Mesela çocuk üniversitesi ücretsiz, ama aynı eğitimleri adadaki yabancıların çocukları için yaz kampları şeklinde ücretle sunuyoruz. Annelerin ürünlerini satıyoruz, maaşlarını kendileri kazanmış oluyorlar. Kampüsümüz yılın her vakti gönüllüyle dolup taşmıyor, sakin zamanlarda boş odaları kiralıyoruz, okulu destekliyor. Bu anlayışı yaygınlaştırmak için bu yaz ilk sosyal girişimcilik yaz kampımızı düzenliyoruz. Dünyanın her yerinden davet ettiğimiz sosyal girişimciler gelip kendi tecrübelerini anlatacak, farklı başlıklarda gençleri eğitecek. Zanzibar’ı bu alanda Afrika’da bir üs yapmak istiyoruz. 

Siz Afrika’dayken Çengelköy’deki merkez ile kim ilgileniyor? 

Assalam Vakfı, Zanzibar’da da Türkiye’de de, hem STK olarak hem de iktisadi işletme olarak kayıtlı resmi bir yapılanma. Her iki ülkede de yönetim kurulu var. Ana kararlar tek bir merkezde alınsa da bölgesel anlamda iki taraf da bağımsız. Çengelköy’de üç tam zamanlı çalışanın dışında -ki ikisi YK üyesi- her güne ortalama üç gönüllümüz var. Bir kısmı sosyal medyayı yönetiyor, bir kısmı temizlik yapıyor, bir kısmı servis. Muhakkak gidin görün, gönüllü formu doldurmamak için kendinizi tutamayacaksınız. 

Bir sene sonra Assalam’ın nerede olacağını çok merak ediyorum. 

Ben de! Kısa vadede yaptığımız her şeyi en iyi şeklinde yapmak gibi bir hedefimiz var. Orta vadede bir meslek yüksek okulu ve bilim merkezi düşüncemiz var, projeler hazır, demlenmede. Uzun vadede ise projelerimiz Afrika’nın farklı bölgelerinde de vücut bulsun istiyoruz. Ya oradaki kurumlar üzerinden işbirliği ve tecrübe paylaşımı ile olacak bu ya da bizim gibi bazı delilerin çıkıp ben bu işi şu ülkede yaparım deyip kolları sıvaması ile. Türkiye’de de bir kamp merkezi planımız var beş yıl içerisinde. Artvin yaylalarında, yer bakmaya başladık bile. 

Şu sıralar sosyal girişimcilik ve çocuklar için yaz kampları düzenliyorsunuz. Detayları neler? 

Çocuklu aileler için, bilim&doğa&spor kampları, gençler için sosyal girişimcilik kampı düzenliyoruz. Bu yazıyı okuyup da bu tarihlere plan yapmamış kişiler, atlasın gelsin. Kampa dünyanın sayılı sosyal girişimcileri gelecek, çok sağlam teorik ve pratik eğitimler verecek. Yolun başında olanlar kendini tanısın, ne olmak ve ne yapmak istediğine karar versin; yolun herhangi bir yerinde ama mutsuz olanlar mutlu olmak için bir B planı yapsın, bir yandan da uluslararası bir ortamda İngilizcesini geliştirsin istiyoruz. İlgilenenler hiç vakit kaybetmesin, linke tıklasın: 

https://www.vassalam.org/tr/assalam-2019-yaz-kamplari 

Neler servis ediliyor Çengelköy’deki CafeAfrica’da?

Afrika kahveleri. Filtre ya da üçüncü nesil demleme yöntemleriyle vanilyalı, mangolu, kakuleli, muzlu, tarçınlı, zencefilli ya da sade kahveler ikram ediyoruz misafirlerimize. Afrika lezzetleri, tatlıları... Dekorunu da Afrika’ya uygun yaptık, kendinizi Afrika ayağınıza gelmiş gibi hissediyorsunuz. Ayrıca gelenler Afrika’daki yetim annelerimizin ürettiği kıyafet ya da bebeklerden, çantalardan satın alabiliyor. Cafe pek çok Afrika atölyesine ve Afrikalı pek çok misafire de ev sahipliği yapıyor, o zaman kim ev sahibi kim misafir karışıyor biraz.