Af Örgütü: En az 100 bin kamu çalışanı için gelecek karanlık

Af Örgütü, kamu görevinden ihraç edilenlerle ilgili raporunda “muhalefete yönelik geniş kapsamlı baskılar, ihraçların çok büyük bir kısmının keyfi, adaletsiz ve siyasi saiklerle yapıldığına dair endişeleri artırıyor” dedi.

Uluslararası Af Örgütü, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamu görevinden ihraç edilenlerle ilgili 'Gelecek Karanlık: Türkiye’de İhraç Edilen Kamu Çalışanların Yönelik Sonu Gelmeyen Baskılar’ başlıklı raporunu bugün açıkladı. 

Rapor, aralarında ihraç edilen 33 ihraç edilen çalışanların yanı sıra Türkiye yetkilileri, sendika temsilcileri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve avukatlarla gerçekleştirilen 61 görüşmeye dayanıyor. Uluslararası Af Örgütü, ayrıca Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı temsilcileriyle de görüşerek, bu kurumların temsilcilerinin dile getirdiği görüşlere de bu raporda yer verdi. Rapor için ayrıca İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na da görüşme talebinde bulunuldu, fakat bu makamlardan bir yanıt gelmedi.  

Af Örgütü raporu, ihraçlar ve bununla bağlantılı uygulamaların ifade, Toplanma, Örgütlenme, seyahat özgürlüğü ve çalışma hakkı da dahil, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri tehdit ettiğini belirtiyor. 

Raporda ayrıca, “muhalefete yönelik geniş kapsamlı baskılar, ihraçların çok büyük bir kısmının keyfi, adaletsiz ve/veya siyasi saiklerle yapıldığına dair endişeleri artırıyor” deniyor. 

Raporda, ihraç edilenlere hangi gerekçelerin sunulduğu, resmi gerekçeler, ihraç edilenler ile ailelerinin yaşamlarının nasıl etkilendiği, resmi itiraz yolları olup olmadığı başlıkları yer alıyor.

100 binden fazla insan ihraç edildi 

Darbe girişiminin ardından 21 Temmuz 2016’da ilan edilen olağanüstü hal ve ardından çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile 100 binden fazla kamu çalışanı ihraç edildi. İşten çıkarılan kamu çalışanları, kendilerine herhangi bir bireysel gerekçe ya da kanıt sunulmaksızın, sadece “terör örgütüne aidiyeti, iltisakı ya da irtibatı” bulunduğu yönündeki genel gerekçelerle ihraç edildiler. 

Rapora göre, ihraçların dağılımı şöyle:

* İhraç edilenlerin 33 binden fazlası öğretmen ve diğer Milli Eğitim Bakanlığı çalışanlarından,

* 24 binden fazlası polis memuru ve diğer İçişleri Bakanlığı çalışanlarından,

* 8 binden fazlası silahlı kuvvetler mensuplarından,

* 6 binden fazlası doktorlar ve diğer Sağlık Bakanlığı çalışanlarından,

* 5 binden fazlası akademisyen ve yüksek öğretim kurumları çalışanlarından,

* 4 binden fazlası hakim, savcı ve diğer Adalet Bakanlığı çalışanlarından,

* 3 binden fazlası da Başbakanlık ve bağlı kuruluş çalışanlarından oluşuyor.

* Ayrıca üniversiteler, hastaneler ve okullar da dahil olmak üzere istihdam sağlayan çok sayıda diğer kurumun da olağanüstü hal kararnameleriyle kapatılmasıyla çok daha fazla sayıda insan işlerini kaybetti.

"Muhalif oldukları için"

Raporda ihraçlarla ilgili şu değerlendirmeler yer aldı: 

“Bu ihraçların ana hedefini, hükümet tarafından darbe girişiminden sorumlu tutulan ve “Fethullahçı Terör Örgütü” (FETÖ) olarak adlandırılan Gülen hareketinin başında bulunan Fethullah Gülen’in destekçileri olduğuna inanılan kişiler oluşturuyor. Ancak, bu uygulamaların fiiliyatta çok daha geniş bir grubu hedef aldığı oldukça aşikâr.”

“Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü ihraç edilen kişiler, terör ya da diğer suç teşkil eden fiillerle bağlantıları oldukları yönündeki iddiaları reddediyorlar.” 

“Görüşmeciler, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetine yönelik muhalif tutum sergilediklerinden ya da böyle bir tutum içinde olduklarına inanılmasından dolayı veya başka hukuksuz nedenlerden ötürü hedef alındıklarını ileri sürüyorlar.”

İhraçların gerekçesi ne? 

İhraçların fiili ve resmi gerekçelerinin irdelendiği raporda, yasal prosedürler ilgili şu bilgiler var:

“İhraç edilen kişilerden hiçbirine, sorumlu oldukları iddia edilen suçlara ilişkin olarak herhangi bir kanıt sunulmadığından, yaşanan ihraçların kişilere özgü nedenlerini değerlendirebilmek şimdilik imkânsız görünüyor.”

“Kanun hükmünde kararnameler de, kararnamelere ekli listelerde isimlerine yer verilen kişilerin tamamının ‘terör örgütüyle aidiyeti, iltisakı ya da irtibatı bulunduğu’ şeklinde genel bir gerekçe sunmakla yetiniyor.”

“Kamu kurumları da ihraçlara ilişkin herhangi bir bireysel gerekçeyi ihraç edilen kişilere sunmadı.” 

“İhraç edilmelerinin üzerinden geçen aylar içinde, ihraç edilen kişiler de meslekten çıkarılmalarına neden olan bireysel gerekçelere ulaşabilmiş değiller.”

“İhraçların geniş kapsamlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olması, meslekten çıkarılan kişiler arasında sendika temsilcilerinin, siyasi aktivistlerin, insan hakları aktivistlerinin ve toplumun muhafazakâr kesiminde yer alıp hükümeti eleştirdikleri bilinen kimselerin yer alması ve 2016 tarihli darbe girişimin ardından 120’den fazla gazetecinin tutuklu yargılanmak üzere cezaevine konulmaları da dâhil olmak üzere muhalefete yönelik geniş kapsamlı baskıların bulunması, ihraçların çok büyük bir kısmının keyfi, adaletsiz ve/veya siyasi saiklerle yapıldığına dair endişeleri artırıyor.” 

İhraç edilenler ne yaşıyor? 

Rapora göre, ihraç edilenler şunları yaşıyor:

“Kamu çalışanları yalnızca işlerini kaybetmekle kalmayıp, ama aynı zamanda kamu hizmetinden de men edildiler.”

“Türkiye’de kamu hizmeti kavramının geniş bir şekilde tanımlandığı göz önünde bulundurulduğunda ise bu durum, ihraç edilen kişilerin seçtikleri meslekleri icra etmeye devam etmekten alıkonulmaları anlamına geliyor.”

“Kanun hükmünde kararnamelerce ‘terörist’ olarak yaftalanmış olmanın beraberinde getirdiği damgalanmadan ötürü ihraç edilenlerin birçoğu da başka bir iş bulamadı.”

“Bazıları da aileleriyle birlikte, işlerine bağlı konut ve sağlık hizmeti desteklerini kaybettiler.”

“Türkiye’de geçimlerini idame ettiremeyen bu kişilerin pasaportları da kanun hükmünde kararnameler uyarınca iptal edildiği için, ihraç edilen kişiler yurtdışında da iş arayamıyorlar.”

Geçici OHAL komisyonu bağımsız değil, kapasitesi yok 

“İhraç edilen kamu çalışanlarının karşı karşıya olduğu bir hayli belirsiz gelecek, bu kişilerin ihraç edilmelerine karşı itirazda bulunabilecekleri etkili bir mekanizmanın olmayışından ötürü daha da belirsiz bir hale geliyor.

“Hâlihazırda Türkiye’de hiçbir mahkeme ihraçları denetleme yetkisinin olduğunu kabul etmiyor.

“Olağanüstü hal kapsamındaki ihraç işlemleri ile kurumların kapatılmasını incelemek için kurulan geçici komisyonun 16 Mayıs’ta atanan yedi üyesinin de ne bağımsızlığı ne de içlerinde yer alacakları mekanizmayı etkili kılabilecek bir kapasitesi bulunmuyor.”

“Komisyonun önüne gelecek dosya yükünü eritebilmesi için, üyelerin, komisyon için öngörülen iki yıllık görev süresi içinde günde yüzlerce karar alması gerekecek.

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de şimdiye dek ihraç edilen kişiler tarafından önüne getirilen başvuruları, ihraçlara karşı iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle reddetti.” 

Hükümetten talepler

Uluslararası Af Örgütü, “uyulacağına dair taahhüt edilen insan hakları standartlarına uyulması için, Türkiye hükümetine, kamu çalışanlarının keyfi bir biçimde ihraç edilmelerine son verme” çağrısında bulundu.

Raporda hükümetten şu taleplerde bulunuldu:

* Türkiye hükümeti, iddialara karşı etkili bir savunma yapabilme hakkı da dâhil olmak üzere, tüm usul güvenceleri sağlandıktan sonra ve meşru amaçlarla disiplin tedbirleri uygulamalı. 

* İhraç edilen tüm kamu çalışanlarının adil, etkili ve bağımsız itiraz mekanizmalarına erişimlerini güvence altına almalı.

* Haksız yere ihraç edilen herkesin görevlerine dönebilmelerini ve/veya kendilerine uygun tazminat verilmesini güvence altına almalı.

Raporun tamamını okumak için tıklayın. 

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları



Yazar Hakkında