ADIM ADIM “BÜYÜK İSRAİL”

A -
A +
Donald Trump, 14 Mayıs 2018’de aleyhte yükselen bütün itirazlara rağmen ABD sefaretini, bütün sefaretlerin olduğu Tel Aviv’den Kudüs’e nakletti.
Bu tarih, bilhassa seçilmişti. 14 Mayıs 1948 İsrail’in kuruluş günüdür. Trump yönetimi, bunu yaparak 70. Yıl dönümünü mükafatlandırıyordu.
Damadı da Yahudi olan Başkan Trump, İsrail’e verdiği o büyük destekle yetinmedi. 21 Mart 2019’da desteğin devamının geleceği haberini verdi. Attığı bir Tweetle “52 sene sonra artık Golan Tepeleri’nin İsrail’in mülkü olduğunu tanımanın vakti gelmiştir!” diyordu.
Bir sözle birkaç iş görme peşinde olduğu kolayca okunuyor. Bunlardan birincisi kesindir. Seçimlere gitmekte olan İsrail’de yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan Başbakan Binyamin Netanyahu’ya bu tanımayla zor zamanında destek veriyor.
İkinci destek şu olabilir:
Seçimlere giden Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asabını bozmak. Nitekim aynı maksatla olsa gerek temsilcileri eliyle Doğu Fırat’taki Deyrizor’da da PKK/PYD’li militanlara plaket verdirdi. Temsilcileri, anıt açılışına katıldı.
Trump’ın attığı Tweetin hayata geçeceği takvimi, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Yisrael Katz, haber verdi. Netanyahu’nun Washington’da olduğunu hatırlattıktan sonra “Başkan Trump, Golan Tepeleri’nin İsrail hükümranlığına ait olduğuna dair kararnameyi 25 Mart’ta Başbakan Netanyahu’nun huzurunda imzalayacak” diyor ve “Bugün İsrail-ABD ilişkileri hiç olmadığı kadar iyi!” diye memnuniyetini izhar ediyordu.
Diplomatik dilin satır aralarını okuyabilenler, adı geçen bakan yardımcısının imzaya dair kibrini yakalamışlardır. Kibir değil de cehalettir. İkisi de yakışıksız. “Başkan Trump, Başbakan Netanyahu da hazır olduğu hâlde kararnameyi imzalayacak!” demiyor. “Trump, Netanyahu’nun huzurunda imzalayacak!” diyor. Sanılır ki Netanyahu, kudretli bir imparator, Trump da önünde fakir ve ezik bir devletin reisi.
Bu cümle, bir Yahudi inanmışlığının tezahürü gibimize geliyor. “Başkanlar, Beyazsaray’da tasvip ettiğimiz kadar otururlar!” mesajı veriliyor olabilir.
Her ne olursa olsun. Gerçek şu ki Donald Trump, Golan Tepeleri’ni İsrail’in mülkü olarak tanımayla bir keyfiliğe daha mühür basmaktadır.
Bahsettiğimiz ihtilafın tarihî ve hukuki seyri şöyledir:
5 Haziran 1967’de Mısır, Suriye ve Ürdün savaşa tutuştular. Üçüncü Arap- İsrail muharebesidir. Kapışmada 1956’dan beri süregelen öfkelerin payı olmakla birlikte aslında bundan sonraki gelecek zamanların da harp sebeplerinden görülen bir “Su Savaşı”dır.
İsrail’e, Batı yardım etti. Diğerlerine ise Suudi Arabistan vs. birkaç Arap devleti kısmi yardımlarda bulundular. Çarpışmalar, 6 gün sürdü. Bu sebeple “67 Arap-İsrail Savaşı” dendiği gibi “6 Gün Savaşları” da denir. Harbin sonunda İsrail 800, Mısır ve yanındakiler 20 bin 200 asker kaybetti. Mısır’dan Sina Yarımadası ve Gazze, Ürdün’den Doğu Kudüs ve Batı Şeria, Suriye’den Golan Tepeleri, İsrail’in eline geçmişti.
Golan Tepeleri, Suriye’nin güneybatısında, İsrail’in kuzeydoğusundadır, Ürdün’le de sınırı vardır. Zengin su kaynaklarına sahip bu bölge, Kuneytire ve Dara vilayetleri hudutları içindedir.
Selçuklu ve Osmanlı asırlarından beri Türkmen yurdu da olan Golan ve çevresi, mevzubahis yüz karası sözde 6 Gün Harbinden bu yana İsrail, işgali altındadır. Geçen yarım asrı aşkın işgal ve tahakküm yıllarına rağmen Arap Birliği ve İslam Konferansı/İİT veya münferiden bir veya birkaç İslam ülkesi, bu gasbedilmiş toprakların işgalci tarafından tahliye edilmesini temin edememişlerdir.
Hâlbuki hukuki dayanak da mevcut:
BM/Birleşmiş Milletler, İsrail’in Golan Tepeleri’nden askerî birliklerini çekerek 4 Haziran 1967 hudutlarına dönmesini hüküm altına almıştır. 1967’deki 242 ve 1973’teki 338 sayılı kararları buna dairdir.
Ne var ki ortada böyle bir destek de olduğu hâlde mesele sahipsiz kaldığı için işgalci İsrail, 1981’de tek taraflı bir kararla Golan’ı kendi toprağı ilan etmişti.
Karara karşı BM, 1981’de aldığı 497 sayılı kararla “Golan Tepeleri’nin işgal edilmiş Suriye toprağı olduğunu, İsrail’in bu topraklar üzerindeki hiçbir egemenlik iddiasının geçerli olmadığını” kabul ve ilan etmişti.
Bu sebeple Trump’ın, Netanyahu’nun “huzurunda” imzaladığı tanıma kararnamesi gayrı hukuki ve gayrı meşrudur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.