Acun Ilıcalı kindar mı?

Acun Ilıcalı'yı ve projelerini eleştirmemek lazımmış. Bak sen şu işe, sayın okuyucum. Kanalda çalışan bir arkadaşım, Ilıcalı'nın, hakkında yazılan olumsuz yazılara çok kinlendiğini ve satır satır okuyarak kendisini eleştirene asla iş vermeyeceğini söylediğini anlattı! Acun Ilıcalı'yı çok eskiden beri tanırım, hiç arkadaş olmadık. Etiler, Bebek civarında motosikleti ve şıpıdık terlikleriyle dolaştığı günleri hatırlarım. Çok samimi ve şeker bir insandı. Kanal sahibi olduktan sonra pek çok yapımcı/oyuncu/senarist/programcı kapısı çaldı, ben de onlardan biriydim. Geçen yaz Acun Ilıcalı'dan bir randevu aldım ve 'Ekmek Teknesi' ve 'Çınaraltı' gibi iki büyük ve güzel diziye imza atan bir senarist olarak, elimdeki projelerden bahsedecektim. Projelerimi e-mail olarak atmamı söyledi, beni tanımıyordu; kısa bir konuşma geçti aramızda. Köşe yazarı ve röportajcıları herkes tanımaz, bizler her konunun uzmanı, güzellik ve kabiliyet timsali bir Burcu Esmersoy değilizdir. Popülerliğimiz bir Hülya Avşar'ın yanına bile yaklaşamaz.

ELEŞTİRİYE KARŞI

Acun Bey haklıydı yani. Senaryolarımı internette paylaşmayacağımı ve e-mail atamayacağımı söyledim, dizilerle İbrahim Bey'in (Büyükatak) ilgilendiğini ve onun okuyarak karar vereceğini, beğenirse beni arayacaklarını söyledi. İş ilişkimiz sohbetin başladığı 11. dakika itibarıyla başlamadan bitmişti. "İbrahim Bey bir zahmet beni arasın çok isterse" dedim kapıdan çıkarken. Gıcıklıkta sınır tanımam...

Acun Ilıcalı güzel programlar yaptırıyor, yapıyor ama kötü programlar da yapıyor. Az önce bahsettiğim kanalda çalışan arkadaşım üzerine basa basa "Aman lütfen Acun hakkında kötü bir şey yazma, bakarsın yarın bir gün sana iş teklif eder" deyince fena halde gaza geldim. Ne demek eleştirmemek, ne demek eleştiriye açık olmak, ne demek kinlenmek? Aslında birbirimize çok benziyoruz Acun Bey'le; hatta şimdi bir daha düşününce hak verdim. Ben de olsam eleştirilmek istemem, hatta günde altı yüz defa güzel olduğumu vurgulamayan bir şoför bile çalıştırmam yanımda. Ve fekat gelin görün ki, kanal beklenen performansı veremiyor.

BAŞARISIZLIK SEBEBİ

Kanalın beklenen başarıyı yakalamamasının sebebini televizyon ve televizyon programları konusunda uzman bir dostum şöyle açıkladı; "Eğlence programı haber bülteninden veya bir dramadan sonra iyi gider, TV8'de her dakika eğlence programı var. Akşam yemeği yemeden pasta yemek gibi. Her dakika pasta yemek fikri başta güzel gelebilir ama bir gün sonra miden bulanmaya başlar"... Acun Ilıcalı anladığım kadarıyla kargadan başka kuş, Christiane Amanpour'dan başka gazeteci, Nora Ephron'dan başka senarist, 3 Adam'dan başka komikçi tanımıyor. Keşke İbrahim Bey, 'Bana Baba Dedi' senaryosunu yollasaydı da iki şaka attırsaydım içine; büyük bir hayal kırıklığı olmuş proje, yazık...

Survivor All Star'da Yunanca küfürler

En sevdiğim program, gerçekten de. Survivor'ı annem sayesinde takip ediyorum çünkü hemen her gün yarım saat kadar Anıl, Hakan, Bozok, Sahra sohbeti yapıyoruz. Ne dediğini anlamak için seyreder oldum ve nihayet annem kadar Serenay'la Merve'den gıcık kapıyor, annem kadar Anıl'ı seviyorum. Annem ana dili Yunanca olduğu için, Nadia'yı da seviyor. Dünkü Survivor'da Nadia'nın "nagamiso" diye başlayan ve ikinci kelimesini yuttuğu bir küfür patlattığını söyledi. Türkçesini yazamayacağım ama Turabi'yi günde 38 defa azarlayan Acun Bey, bir zahmet Nadia'yı bipletsin... Hörmetler Acun Bey... Yasu Acun Bey... Kanalınız bir harika demiş miydim Acun Bey...