İstanbul ve Antalya’da üç aile siyanürle toplu ölümü seçti. Toplum, olumlu ve olumsuz örneklerden etkilenir. İlk siyanürlü ölümün arkasından yenilerinin gelmeleri, kafasında intihar düşüncesi olanları siyanürle hayatlarına son vermeye yöneltti.

Siyanüre bu kadar kolay ulaşılmamalıydı. Nitekim, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Hidayet Vahapoğlu, 26 Haziran’da TBMM Başkanlığı’na sunduğu yasa teklifinde siyanür başta olmak üzere insan sağlığına zarar veren her türlü kimyasal maddenin internetten satışının yasaklanmasını öngörüyordu. Ancak, bu teklif dikkate alınmadı.

YÜREK YAKAN TABLO

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2002-2018 yılları arası verilerine göre 50 bin 378 kişi intihar etti. Gözünüzün önüne nüfusu 50 bin olan il ve ilçeleri getirin. Bu kadar insanın hayatına son vermesinin altında önemli sorunlar yatıyor demektir. İntihar gerekçelerine bakıldığında geçim sıkıntısı, ticari başarısızlık da iki ve üçüncü sıralarda yer alıyor.

Böyle bir tablo, toplumun ruh sağlığının yerinde olmadığını da gösteriyor. Peki bunun için çözüm üretiliyor mu? Sağlık Bakanı, sağlıktan çok kurucusu olduğu üniversiteye kamu binalarını kiralamaya öncelik veriyor. O yüzden Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda adım atacağı yok. Bir milletvekili ruh sağlığı konusunda kanun teklifi verirse, bakanlık “Biz zaten bu konuda bir çalışma yürütüyoruz” deyip teklifin kanunlaşmasının da önünü kesiyor.

ARTIŞA DİKKAT!

Toplumun ruh sağlığının korunması yönünde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu yılın  başında partisinin grup toplantısında, yasa teklifi hazırladıklarını belirtmişti. TBMM Grup Başkanvekili Erkan Akçay, teklifi TBMM Başkanlığı’na sundu. MHP’nin bu konudaki ısrarlı girişimlerine rağmen teklif bir türlü ele alınmadı.

Tablo o kadar acı ki Sağlık Bakanlığı verilerine göre 8 milyon 179 bin kişi antidepresan ilaç kullanıyor. Bu ilacı kullanan kadınların sayısı, erkeklerin iki katına ulaşıyor. Türkiye’de antidepresan kullanım oranı da 5 yılda yüzde 56 arttı.

Kadına, çocuğa ve yaşamımızı paylaştığımız diğer canlılara yönelik şiddet olayları giderek tırmanıyor. Bireylerin çatışma ve problem çözme becerileri, stres yönetimi, öfke kontrolü ile ilgili desteğe olan ihtiyacı da görünür şekilde ortaya çıkıyor. Ruhsal sorunu olanların yalnızca yüzde 14’ü bir uzmana başvuruyor. Bu oran tedaviye ihtiyacı olan binlerce kişinin tedavisiz kaldığını gösteriyor. Ruh sağlığı hastalıkları en az bedensel hastalıklar kadar insanların yaşamını etkiliyor.

ACİL İHTİYAÇ VAR

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, yasa teklifinin, siyasi  polemik konusu yapılmamasını, toplumun böyle bir yasaya acilen  ihtiyacı olduğunu söylemişti. Ama, teklifin üzerinden neredeyse iki yıl geçiyor ve bırakın kanunlaşmasını, sağlıklı bir biçimde ele bile alınmadı. Akçay ise bu konuda şunları söyledi:

“Konunun uzmanları, sivil toplum kuruluşlarıyla uzun soluklu ciddi bir çalışmanın ürünü olarak temel kanun tasarısı hazırlanmıştı. Toplumun ruh sağlığı yasasına ihtiyacı var. Ruh sağlığı gibi önemli bir konu asla siyasi polemik konusu yapılmamalı. Binlerce yıldır  insanlığın ortak konularından birisi. Bunu sadece iktidar eleştirilerine odaklamak kadar yanlış bir şey olamaz. Akıl hastaneleri Osmanlı’dan kalmadır. Ruh sağlığı konusunda çağdaş, modern, bilimsel, kurumsal yapı oluşturmaya yönelik teklifimizi siyasi polemik ve demagoji konusu yapmak o kişiler için akıl sağlığı konusunda iyiye işaret sayılmaz.”

TEKLİFİN GEREKÇESİ

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, yasa teklifinin gerekçesinde, “Karmaşıklaşan ve gittikçe de zorlaşan yaşam şartları karşısında bireyler fiziksel ve maddi sorunların yanı sıra ruhsal olarak da zorlanıyor. Ruh sağlığı hizmetleri alanındaki hizmet alan ve hizmet verenlerin sorunları da buna paralel olarak artıyor. ‘Ruh Sağlığı Yasası’na acilen ihtiyacımız var” diyor.

Gelişmiş ülkelerin tamamında, gelişmekte olan ülkelerin ise çoğunda “Ruh Sağlığı Yasası” bulunduğunu, ülkemizde ise bu alanda boşluk olduğunu Akçay hatırlatıyor ve devam ediyor:

“Günlük yaşamın beraberinde getirdiği sorunlar, stres, kaygı, travma ve ruh hastalıkları sebebiyle yardım alma ihtiyacı duyan bireylerin sayısı hızla artıyor. Ülkemizde tüm toplumu temsil eden ‘Türkiye Ruh Sağlığı Profili’ çalışmasında da 12 aylık süreçte yaygınlık yüzde 17’yi buldu. Bu oran toplumda 6 kişiden birinde tanı konacak düzeyde ruhsal hastalık bulunduğunu gösteriyor.”

Akçay’la dün de konuştuk. Teklifin hazırlanması sırasında konunun uzmanlarıyla kapsamlı görüşmeler yapıldığını yineledi, aile boyu intiharların gündeme geldiği şu dönemde böyle bir yasanın çıkarılmasında zaman kaybedilmemesini de ekledi. Yeni toplu intiharları önlemek için acele edelim...