ABD’nin Afganistan’da Taliban başta olmak üzere işgale karşı çıkan kim varsa sistematik işkenceye maruz bıraktığı, ismini bilmediğimiz yüzlerce insanı işkencelerle katlettiği Bagram Cezaevi, Ebu Gureyb ve Guantanamo’nun ardından 21. yüzyılın insanlık adına utanç duyulacak infaz merkezlerinden biri olarak tarihe geçti.

Taliban liderlerinden Hakkani, 4 yıl boyunca işkenceye maruz kaldığı Bagram Cezaevi’ne bu kez ‘muzaffer bir Afgan’ olarak ziyareti sırasında Amerikalılar tarafından tutulduğu tek kişilik hücreyi gösterdi. Hakkani’nin yaşadıklarını anlattığı videoyu tüylerimiz diken diken olarak seyrettik.

Dört metrekarelik bir hücrede 4 yılınızı geçirdiğinizi düşünün…

Öyle bir hücre ki sadece bir sedir ve klozet var. O kadar. Hücrenin yaklaşık 5 metre yükseklikteki tavanında demir ızgaralar var. Yani yukarıdaki ABD askerleri tepenizden sizi sürekli olarak gözetliyor.

Bu yetmiyor, hücrenizde uyurken, uyanıkken, tuvalet ihtiyacınızı görürken sesli ve görüntülü olarak kayda alan bir kamera ile de 24 saat süreyle izleniyorsunuz.

Buna hangi insanın psikolojisi dayanabilir?

Daha doğru soruyla; o hücreye atılma sebebi ‘vatanını, ülkesini, dinini, namusunu yabancıların çizmeleri altında çiğnenmekten kurtarma ideali’ dışında başka hangi saikle bu vahşete karşı aklınızı muhafaza edebilirsiniz? Bagram’da hiçbir ışığın, tuvaletin, yatağın dahi olmadığı özel işkence odalarından geçirilen insanlardan ise işgal boyunca dünyanın haberi bile olmadı.

Peki ABD’nin geride onlarca delilini bıraktığı bu işkenceler, katliamlar cezasız mı kalacak?  

Fail apaçık ortada: Amerika Birleşik Devletleri! İşgale onay veren, işgal süresince bu katliamlara, işkencelere göz yuman George W. Bush başta olmak üzere tüm ABD başkanları… 20 yıl boyunca görev yapan ABD Savunma bakanları ve CIA yetkilileri!

Bu katliamlara, işkencelere karışan tüm ABD askerleri tespit edilerek Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nde yargılanmaları sağlanmalıdır. Irak’ta yaptıklarının cezasını çekmediler, ancak Afganistan artık ABD’nin işlediği insanlık suçlarının sonunu getirmek için bir milat olmalıdır.

Yargılayabilirsin ya da yargılayamazsın bu ayrı bir konu…

“Ne yapacaksın, ABD’yi mi cezalandıracaksın?” diye bıyık altından gülecek olanlar, önce zihinlerindeki işgale son versinler.

ABD’nin Irak ve Afganistan başta olmak üzere insanlığa karşı işlediği suçlardan cezalandırılmasını yüksek sesle dillendiremiyor, bunu düşünmeyi dahi komik buluyorsanız, size daha komik bulacağınız şeyler söyleyeyim…

İnsan Hakları Kuruluşları’nın araştırmalarına göre Irak'ta en az 1 milyon sivil insan katledildi. Binlerce kadına hatta küçücük kız çocuklarına tecavüz edildi. BM verilerine göre en az 4.7 milyon Iraklı göç etmek zorunda kaldı. Afganistan’da Associated Press’in derlediği bilgilere göre en az 172 bin kişi öldürüldü. Ki bu sayının en az 500 Bin olduğu ifade ediliyor. Çocuklar ve kadınlar ABD’de bir kabinden joystick ile yönetilen onlarca insansız uçak ile katledildi. Yüz binlerce Afgan sakat bırakıldı.

Ve tüm bu insanlık suçlarına imza atan baş sorumlu W. Bush, asla pişmanlık sergilemedi. Hatta 20 yılın sonunda işgalcilerin Afganistan’dan defolup gitmesine utanmadan "Afgan kadınları ve kızları tarifsiz fenalıklara maruz kalacak. Bu bir hata" yorumunu getirdi. Üstüne ‘ABD birliklerinin çekilmesiyle Afgan halkının gaddar insanların katliamına terkedileceğini ve bunun yüreğini parçaladığını’ söyleyecek kadar da küstahlaştı.

Bunlar da yeterince komik gelmediyse milyonlarca insanın kanını elinde bulunduran George W. Bush’un kardeşi eski Florida Valisi Jeb Bush; belki itiraf edemediğiniz Amerikan hayranlığı duyan taraflarınızı gıdıklayabilir.

Malumunuz bu şahıs, Türkiye’yi işgal denemesinde taşeron olarak kullandıkları FETÖ’cü hainlerle birlikte sözde ‘Türk Demokrasi Projesi’ isimli bir dernek kurdu. Bu derneğin duyurusunu da şu sözlerle yaptı: “Demokratik bir Türkiye ABD’nin güvenliği için zorunludur. Ancak Türkiye’de özgürlük yok olmaktadır. Türkiye'nin otoriter lideri özgürlük yanlısı sesleri susturmaya kararlı.”

Nasıl? Bu yeterince komik miydi peki?

Hâlâ değilse, Afganistan’dan çekildikten sonra darmadağın olan Sovyetler Birliği’nin yaşadığı sona doğru tüm hızıyla ilerleyen ABD’nin gücüne biat etmeye, Türkiye’ye getireceği kanlı demokrasiden medet ummaya devam edebilirsiniz.

Tabii Anadolu’nun eli armut toplarsa…