Geleceğin endüstrilerinde yer almak bize ne kadar uzak ne kadar yakın?

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com


Endüstride kartlar karılıyor. Watt’ın buhar makinası fabrikalara lokasyon özgürlüğü sağlamıştı. Buhar gücünü su kaynaklarından bağımsız bölgelere inşa edebilmişlerdi. İngiltere Newton’la başlayan bilim yolculuğuna Watt ile devam etmişti. İlk sanayii devrimi İngiltere’yi küresel ticarette de olağanüstü bir yere taşınmıştı. İkinci devrim, Thomas Edison’un elektrik enerjisini üretimle buluşturması aşamasında elde edilmişti. Edison, buluşlarıyla aynı zamanda seri üretimi de başlatmıştı. ABD’yi uçak, otomotiv, beyaz eşya sanayiin devleştirmişti. Üçüncü sanayi açılımında elektronik, bilgisayar, robotik ve otomasyon etkiydi. Yine ilk kıvılcım ABD’den gelmişti. Onu Japonya, Avrupa, Rusya, Çin ve gelişmekte olan ülkeler izlemişlerdi. Dördüncü endüstri çağına şekil veren yapılarsa, siber fiziksel sistemler ile Endüstri 4.0 çözümleridir.

Siber fiziksel sistemler yazılım ve diğer sensörler aracılığıyla klima, uçak, otomobil, uydu yönetimlerini kontrol edebilen sistemlerdir. Siber fiziksel sistemde mikroişlemciler, bilgisayarlar gibi akıllı kontrol elemanlarıyla sistemler büyük veri üzerinden birbiriyle görüşürler. Sonra da sistemdeki tasarımcılarla karşılıklı etkileşime geçip üretim aşamalarını şekillendirirler.
İnsansız, ışıksız, robotik yapılardan ibaret Endüstri 4.0 fabrikaları yapay zekayı bilgi sistemleri iletişiminde aktif olarak kullanır. Yeni sistem hız, kalite garantisi ve düşük maliyet avantajı sunar. İnsanın üretime sübjektif katkılarını sıfırlamayı hedefler. Oysa sistemlerin ilk yazılımlarında insanın sübjektif katkısı kaçınılmaz olarak yer alacaktır.

Kötümser araştırmalar insanın yerine geçecek akıllı makinaların endişelerini taşırlar. İyimserlerse insanın kolektif zekasının akıllı sistemlerden çok daha iyi sonuç elde edebileceğine inanmaktadır. Doğada arılar, balıklar, kuşlar, küçükbaş, büyükbaş hayvanlar; sürü halindeki yaşamlarıyla başarılması imkansız bir çok şeyi başarabilirler. Sanayiinin önceki evrelerinde üretim sürecinde fiziksel ortam yoktu. Buradaki fiziksel ortam, siber fiziksel ortamdır. Siber fiziksel ortamlar, birbiriyle iletişim kurabilen akıllı üretim ortamlarıdır. İnsanlar akıllı cihazları yönetirken ortak akıllarına başvurdukça, geleceğin endüstrilerini de yeni bir kimlikle karşılayabileceklerdir.

Türkiye için fırsat sunan gelecek

3'üncü sanayi devriminden 4'üncü’süne etkin bir yeniden yapılanma (reengineering) süreci içinden geçen bu endüstriyel devrim, Türkiye’ye fırsatlarla riskleri bir arada sunmaktadır. İngiltere standartlaşmadaki iş akışını değiştirerek ilk sanayi devrimini yapmıştı. O güne kadarki buluşlar “deneyim, teknik, kuramsallaşma” sırasını takip ederdi. Newton’un takipçisi Watt ile buluşlar, yerini kuramsallaşmayla başlayıp tekniğe dönüştüren, sonra da tecrübeyle sabitleyen bir sürece dönüşebilmiştir. Yeni yöntem fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi modern bilimlerde sayısız deney yapmayı gerektiriyordu. Eğitim baştan ayağa değişmişti.

Türkiye Endüstri 4.0 için çok hızlı hareket etmek zorunda. Sistemlerin tasarımlarında görev alacaklar mühendisleri acilen karşılamalıyız. Eğitimimizde modern bilimlerin etkinliğini artırarak devam etmeliyiz. Sonra geleceğin endüstrisine uygun okulları ve eğitim sitemlerini kurmalıyız. Sağlıklı bir sonuç alabilmek için devletin tarafları bir araya getirmesi gerekmektedir. Yani koordinatör görevini iyi ya da kötü yürütmesi, her şeyi değiştirebilecek kadar önemli bir fonksiyondur. Etkili teşvik için vergi kaçaklarının önlenmesi gerekmektedir. Öncelikle vergi reformunu uygulamaya alıp, dolaysız vergi gelirlerimizdeki payımızı artırabiliriz. Böylece teşvik mekanizmasına da aktif bir işlerlik kazandırmak mümkün olacaktır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji eski Bakanı Faruk Özlü, basındaki demeçlerinde “dünyanın gelecek 10 yılında Endüstri 4.0 yatırımları 100 trilyon Amerikan dolara ulaşacak” diyordu. Tübitak, bu yıl sonunda nesnelerin interneti pazarındaki toplam büyüklüğün 1.7 Trilyon dolar olacağını öngörüyor. 2030 OECD ekonomilerindeki yenilik aracılığıyla, GSYİH artışı verimlilik artışına bağlı hale gelecek. En önemlisi de, akıllı nesneler geleceğin küresel ticaret hacminde %50 pay alacak olmaları.

Öyleyse Türkiye’nin bu yeni oluşumdan ne kadar pay alması beklenmelidir? Aslında, bu sorunun yanıtı üstteki grafikte gizlidir. Uzun vadeli %1 dış satım hedefimizle uyuşacak şekilde Türkiye’nin de bu 100 trilyon dolarlık yeni oluşumdan 1 trilyon dolar pay alabilmesi gereklidir. Bu, 1 trilyon dolar ek kaynağı Endüstri 4.0 alanına aktarması anlamına gelir. Bunu biraz açarsak, diğer alanlardan kazanılan 1 trilyon doların buraya aktarılması sonucuna ulaşıyoruz. Bunun yanında, dünyanın diğer ucundaki konjonktürel gelişmeler ve kararlar, bizim Endüstri 4.0 hedeflerimizi yakından etkileyebilecektir. ABD’de Trump yönetimi, korumacılığı tarihin buzlu raflarından indirdi. Böylece dünya toplam ticaretindeki büyüme ile dünya milli gelirindeki büyümenin oranı “%1”in altında kalmaya edecek. Yani dünya ticareti dünya milli gelirinden daha düşük büyüyerek küresel reel sektör gelirlerini azaltacak. Öte yandan FED, faiz artışına 2018 boyunca sürdürecek. Sizin anlayacağınız, işimizin pek de kolay olmayacak. Fırtınalar insanın denizi sevmesine engel olmamalıdır. Unutmayalım ki, güçlü ateşler küçük kıvılcımlardan sonra çıkarlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar