Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        AŞI bugün kesin sonuca ulaşıp sertifika almış olsa da seri üretiminin hemen başlamasının olanağı yok.

        Türkiye’deki farklı ülkelerde üretilen aşıların Faz-3 çalışmalarının koordinatörlüğünü de yapan Prof. Dr. Serhat Ünal’ın da altını çizdiği gibi bugün üretilse dahi bir anda 15 milyar adet aşıyı bulup, bütün dünyaya yapmanın olanağı yok.

        Türkiye örneklemesinden yola çıktığımızda da durum fark etmiyor, 82 milyona yetecek aşıyı toptan bulabilmenin olanağı yok.

        Çünkü aşıyı üreten ülkelerin önceliği kendi halkına vermesi normal…

        Bu durumda geriye iki yol kalıyor.

        İlki aşıyı önceliği kendi halkınıza verebilmek için aşıyı Türkiye’de üretmek.

        Diğeri de Covid-19 salgınını baskılayacak veya yayılmasını durduracak bir ilaca ulaşmak.

        İkinci yolun aşıya göre kolay bir tarafı var, anında çok sayıda üretmesi olanaklı.

        Genelde tüm aşılarda görüldüğü gibi bir soğuk zincir ile taşınması gibi zorunluluğu da yok.

        Dikkat çeken ise bilim insanları dahil toplumun daha çok aşı ile ilgilenir olması, ilaca yönelik verileri görmezden gelmesi.

        BULAŞ YOLLARINDA SIKINTI VAR

        Daha önce de buradan birkaç kez belirtmiştim, salgın döneminde alınan yasaklar ve gevşeme ile ilgili tüm süreçlere karar veren, hatta dün İçişleri Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu geneldeki kentler arası ulaşımın HES Kodu ile yapılması kuralında imzası bulunan ekibin içinde yer alan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın’a sordum…

        REKLAM

        “Bulaş yolları ile ilgili sıkıntı var” diye söze girdi.

        Yaptıkları filyasyon çalışmaları sonucunda virüsün ağırlıklı olarak kentler arası seyahatte bulaştığının görüldüğünü, son önlemin de bundan kaynaklı olduğunu bildirdi.

        Kent içi taşımada da HES Kodu’nun geçerli sayılması için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın önerisini çok yerinde bulduğunu belirtti.

        Metro ve otobüs kartlarını kişilerin birbirine vermesinden dolayı uygulamada karşılaşılabilecek sorunların giderilmesi halinde fayda getireceğine vurgu yaptı.

        Bu aşamada Prof. Dr. Akın’a, içinden çıkılmaz hal alan ilk ve orta eğitimde nasıl bir yöntem önerdiklerini sordum.

        “HES Kodu uygulamasını tüm öğrencilerden istediğimizde eğitime devamda sorun olacağını sanmıyorum” diye söze girdi.

        Öğrencilerin tedbirlere dikkat ettiklerinin en iyi göstergesinin de 9 gündür açık olan okullardan ciddi bir vakanın gelmemesiyle ölçülmesi gerektiğini vurguladı.

        ANKARA’YI BASKILIYORUZ

        Bu aşamada en sorunlu ilin neresi olduğunu sordum, herhangi bir yer söylemedi, ama şu cümleleri dikkat çekiciydi:

        “Ankara kısa süre öncesine kadar birden yükseldi, ama şimdi baskılamaya başladık. Ankara üzerinde iki baskı etkili oldu; filyasyon ekiplerinin sayısının arttırılmasıyla temaslı vakaya anında ulaşılması ve izole edilmesi, insanlarda oluşan korku ile maske ve mesafeye daha dikkat edilir hale gelmesi. Bunlar baskılamaya yetti; ama hala devam ediyor.”

        Prof. Dr. Akın’a, salgının tamamen kontrol altına alınmasına yönelik öngörüsünü sordum.

        ALTI AY DAHA SABIR

        REKLAM

        Bilim adamı duyarlılığı içinde herhangi bir süre vermekten uzak durdu, “Şubat’a kadar önümüzde 6 ay süre var, bunu iyi geçirirsek sonrasında bir nebze rahatlarız” dedi.

        Sözlerini açmasını istediğimde ise ilaç üzerindeki çalışmalara dikkat çekti.

        Bilimsel bir dergiden elde ettiği önemli bir bilgiyi paylaşarak söze girdi.

        Sözünü ettiği Avusturya kaynaklı İngiltere’de çalışılıp geliştirilen bir burun spreyi.

        Hayvan deneyleri tamamlanmış, insan deneylerine geçilmiş.

        Bilimsel makaleye göre, yapılan deneylerden %96 sonuç alınmış; buna göre burun içine sıkılan sprey virüsün bedene girişini ciddi oranda engellerken, yayılımının da önüne geçiyor.

        Dolayısıyla 4 ayda ilacın üretilmesi halinde, yayılmanın büyük oranda engellenmesi söz konusu olabilecek.

        Beklenti şubat ayına kadar insan deneylerinin tamamlanıp, piyasaya Nisan gibi çıkması yönünde…

        Yani bir 6 ay daha tedbirli olunduğunda virüsü baskılayacak çok yönlü ilaçlar veya aşı da gelmiş olacak.

        Bu gelecek yazın daha hafif atlatılacağı anlamına da geliyor.

        BİNDE BİRİ TUTSA

        Zaten Prof. Dr. Levent Akın’ın dikkat çektiği nokta da burada başlıyor.

        İlaçta varılacak başarı, aşının piyasada yaygınlaşıncaya kadar virüsün önlenmesindeki en önemli etken olacak.

        Prof. Dr. Akın, dünyada 1700 civarında ilaç çalışmasının olduğunu da anımsatıp ekledi:

        “Bunlardan binde biri tutsa 17 ilaç olur. Bu da önemlidir. Aralık ayında bir veya 2 aşı çıkabilir. Ama aşıyı üretmek için zaman ister. Çok zaman önce kızamık aşısına ihtiyaç duyduk, dünyadaki üreticiler 200 bin adet verebileceğini söylerken, bizim ihtiyacımız 3 milyon adetti. Sonrasında stokladık ama aşı ilaç gibi hemen bulunabilen ve üretilebilen bir şey değil.”

        REKLAM

        Şunu belirteyim ki Prof. Dr. Akın, bir halk sağlığı uzmanı olarak hep gördüğü doğruları dile getirdi.

        Toplumun uzun süredir aşı odaklı bir beklentiye yöneldiği açık.

        Ancak görünen o ki ilaçtaki başarı daha önce gelecek…

        Türkiye’de buna yönelik önemli adımların atıldığını da biliyorum.

        Hatta adını yazmamam istendiği için burada veremiyorum ama birinin önemli bir noktaya ulaştığını da söyleyebilirim.

        Diğer Yazılar