25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

53. Kütüphane haftası ve ekonomi

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

Mart ayının son haftası Kütüphane haftası. Biz de sevgideğer dostumuz Ertuğrul Çimen ile bir söyleşi gerçekleştirdik. MEF Üniversitesi Kütüphane Direktörü olan E. Çimen aynı zamanda Kütüphane Birlikleri ve Kurumları Uluslararası Federasyonu (IFLA) Daimi Komite üyesidir.

Söyleşinin sonunda aşağıda okuyacağınız yazı ortaya çıktı. Kendisine teşekkür ediyoruz. 53. kez düzenlenen Kütüphane Haftası programlarının geçtiğimiz yıllardan en belirgin farkı bu yıl Türk Kütüphaneciler Derneği (TKD) Genel Merkez ve şubeleri ile Kültür Bakanlığı ve İl Kültür Müdürlükleri’nin ortaklaşa etkinlikler düzenlemiyor olmaları. Bu konuda farklı görüşler olsa da, özellikle kamu kurumlarının ve taşra teşkilatlarının son dönemde sivil toplum kuruluşlarına (STK) mesafeli yaklaştığı en sıklıkla dile getirilen gerekçe olarak öne çıkıyor. 53.Kütüphane Haftası’nın teması ‘Üçüncü Mekan Kütüphaneler: Yeni Roller, Yeni Yaklaşımlar’ olarak belirlendi.

Hafta hakkında bu kısa bilgilendirmenin ardından geçelim ana sorumuza. 53. Kütüphane Haftası’nda Dünya’da ve Türkiye’de kütüphanecilik, yayıncılık alanında yaşananlar nasıl gözüküyor acaba?

333 BİNE 1 KÜTÜPHANE

Öncelikle kütüphanelerin hammaddesi olan kitaplarla başlayalım. 12 - 20 Kasım 2016 tarihlerinde düzenlenen 35. İstanbul Kitap Fuarı’nda paylaşılan bilgilere göre biz Türklerin gereksinim çizelgesinde kitap okumak 235. sırada yer alıyor. En fazla kitap okuyan ülkeler çizelgesi ise şöyle: İngiltere ve Fransa yüzde 21 oranıyla başta. Bunları yüzde 14 ile Japonya, yüzde 12 ile ABD ve yüzde 9 ile İspanya izliyor. Yüzde 0.1 (eşdeyişle binde bir) okuma oranını yakalayabilen Türkiye ise son sıralarda yer alıyor. Okuma alışkanlığında dünyada 86. sıradayız. Kitap okuma alışkanlığımız kötü!

Şimdi de kişi başına düşen kütüphane sayılarına bakalım. Londra’da 20.000 kişiye bir kütüphane, Amsterdam ve New York’ta 33.000 kişiye bir kütüphane düşüyor. İstanbul’da ise 333.000 kişiye bir kütüphane düşüyor. Bu gösterge de kötü!

Geleceğin biçimlenmesine bakalım biraz da. En popüler konu elektronik kitaplar (e-kitaplar). Birkaç yıl öncesine dek hızla büyüyen ve hatta 2010 yılında amazon.com sitesi satışlarında basılı kitap satışlarını geçen ve birkaç yıl daha bu başarısını sürdüren e-kitaplar daha az yeğlenir olmaya başladı. The Guardian’ın (14.3.2017 tarihli) haberine göre 2016 yılında İngiltere’de e-kitap satışları yüzde 4 oranında azalmış, bu dönemde basılı kitap satışları ise yüzde 7 oranında artmış. Bu çarpıcı haber, özellikle genç okuyucu öbeğinin okuma yeğleyimlerinin geleneksel yöntemlerden yana olduğunu ortaya koyması bakımından oldukça anlamlı. Diğer yandan konu ders kitapları/yayıncılığı olunca durum değişiyor bu alanda e-kitap satışlarındaki artış sürüyor.

DERS KİTAPLARININ SONU

Öte yandan eğitimciler çok yakında basılı ders kitaplarını ortadan kaldıracak eğitim modelleri üzerinde çalışıyorlar ve yayıncılar bu alanda ciddi yatırımlar yapıyorlar. Kısaca uyarlanabilir eğitim (adaptive learning) olarak adlandırılan bu yöntemle tüm ders kaynakları elektronik ortama taşınıyor, etkileşimli hale getiriliyor ve ölçme değerlendirme sonuçları ve eğitim çıktıları çok daha kolay ölçülebilir hale geliyor. Bu sürecin devam etmesi halinde başta eğitim kurumlarınınkiler olmak üzere, kütüphanelerin kendilerini yeniden tanımlamaları ve konumlandırmaları kaçınılmaz görünüyor.

Türkiye kütüphanecilerinin dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip etmeleri, kendilerini yenilemeleri ve geliştirmeleri gerekiyor. Peki bunu yapabilecek ekonomik güce sahipler mi, son olarak da buna bakalım. 25 yıl ya da daha fazla süredir çalışan 4’te 1 derece kademedeki bir kütüphanecinin aylık ortalama net geliri 3.350TL civarında. TÜRK-İŞ verilerine göre, Şubat 2017 sonunda 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.502 TL, yoksulluk sınırı ise 4.894TL. Bu rakamlarla kendine yatırım yapmak olanaklı mı? Sn. E. Çimen, bunun değerlendirilmesini okuyucularımıza bırakarak ekliyor: ‘53. Kütüphane haftası hepimiz için hayırlı olsun!’

Kitap önerisi: U. İbrahimhakkıoğlu, Kütüphanemden Nükteler.