Bu 51 yıl içinde içte ve dışta büyük travmalara maruz kalan İslâm toplumunu kudsî mehazı olan Kur’ân ve hadisten beslenerek, her türlü probleme karşı çareler üretmeyi kendine misyon edinmiştir. İslâm âleminde uç veren aşırı fikir akımlarına karşı nurun perspektifinde Kur’ân’ın gözlüğüyle bakarak, şaşmaz ve şaşırmaz bir istikamet sergilemiştir.

Sosyal ve içtimaî konularda uhuvvet-i imaniyeyi, tesanüd-ü İslâmiyeyi esas almış, siyasetin hak, hukuk, adalet zemininde neşvü nema olmasını yegâne gaye bilmiştir. Ekmeksiz yaşarım, ama hürriyetsiz yaşamam diyen aziz Üstad, hürriyeti en birinci gaye görmüş.

Yeni Asya, Hürriyet-i şerriye, meşrûtiyet-i meşrûayı müdafaa etmiş, her türlü ihtilâllere, istibdatlara, iç ve dış saldırılara karşı çıkarak, milletin demokrasinin hukukunu müdafaa etmiştir. Bu konuda da büyük bedeller ödemiştir. Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır, diyerek yola çıkmıştır.

Yeni Asya, Ahrar ve Demokratlara istinad olarak, her platformda İslâm ve demokrasi, şeriat hukukuyla modern hukuk, meşveret ve hürriyet gibi çağın en yüksek değerlerini kongrelerinde, seminer ve konferanslarında, komünizme karşı kalkan, siyonizme karşı hassas bir pusula, masonluğa karşı nuranî bir filtre, siyasal İslâma geçit vermeyen istikametli bir çizgi, her türlü istibdada karşı dik duran onurlu bir duruş sergilemiştir.

51 yıllık mazimizde yüzümüzü kara çıkaran, Nur’a ters, imana zıt olan hiç bir olay gerçekleşmemiştir. Buna binlerce şükür ediyoruz ki, yarım asırlık bütün tarihin kaydediliği arşivimiz gelecekte değerlendirilecek önemli bir hazine hükmünde. İçeride ve dışarıda Müslümanlara ve imana karşı bütün suikastleri basiret gözüyle keşfetmiş, hiçbir menfi hareketin içinde yer almamıştır.

Asrın müceddidinin dimağından fışkıran icaz-ı Kur’ân, bu çağı yeniliklerle bezeyen muhteşem bir bahar esintisi gibidir. Ne kadar kışlar geçirse de, baki bir baharı getirir. Yeni, taze, orijinal bir muhteva içerisinde ne şarkın ulûmundan ne de garbın fünûnundan iktibas edilmiştir. Risale-i Nur bu noktada müstesna bir yer işgal ediyor. 

Dirayet tefsirlerinin en muhteşemi rivayetin alt yapısını ve hakikatini ifade eden sünûhattan beslenen bu esrar-ı Kur'âniye, envar-ı imaniye İslâmın ve şeriatın dayandığı temel dinamiklerini ifade ediyor. Hayatında istikamet, itidal olan Üstad, hedefinde zikzaksız bir pusulayı ihtiyar etmiştir. Hak, hukuk, adalet ve hakikat yolunda bu sadâkat abidesi, asrın bütün problemlerini çözüm, bütün dertlerine deva olan bir irfan hazinesidir. Bediüzzaman, asrın doktoru olarak bu noktada Kur’ân eczanesinde bütün sıkıntılara reçeteler yazmıştır.

Bu noktada vatanını, dinini insanlığı seven herkes, bu salâbetli neşriyatı alkışlamalı ve medyun olmalıdır. Yeni Asya’yı kuran, Bediüzzaman’ın en sadık talebeleri olmuştur. Yeni Asya’nın hiçbir zaman siyaset hesabı olmamış, sadece Bediüzzaman’ın siyasî ve içtimaî görüşlerini esas alarak ahrarlara nokta-i istinad olmayı hedeflemiştir. Bütün hedef ve gayemiz Risale-i Nur’da ifadesini bulan Kur’ân hakikatlerini bu asrın insanlarına anlatmak, fitne fesat odaklarının çanlarına ot tıkamaktır. Bu cehd ve gayret devam ettiği sürece siyonizm ve masonizm İslâm âleminde muvaffak olamayacaktır.

Asrın icazını gösteren Kur’ân’ın tefsirini gösteren Risale-i Nur’un neşriyatıyla Yeni Asya Yayınları çok önemli bir rol oynamıştır. Bu aynı zamanda memleketimizde kültürel hareketin lokomotifi ve inanç hareketinin dinamizmini temsil etmiştir. Edebiyat kültürel ve diğer alanlardaki yetişen ilim adamlarının, Yeni Asya okulundan terhis olduklarını söyleyebiliriz. Yeni Asya’nın gayesi vatanı bir okul haline getirmektir.

52. yılını kutladığımız bu günlerde halkın bayraktarlığını yapan ve kudsî hakikatleri neşreden Yeni Asya’ya nice nurlu, huzurlu yıllar diler, bu hususta yazarlarına, çizerlerine,  okuyucularına kadar herkesten Allah razı olsun. 

Allah bu kudsî bayrağı indirmesin inşaallah…