1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avukat Bolaç: Hayır gözaltılarının hukuki bir karşılığı yok

20 Nisan 2017

YSK kararını protesto etmek amacıyla referandum gecesi başlayan ve devam eden eylemlerde 19 kişi gözaltına alındı. Avukat Efkan Bolaç, gözaltı gerekçesinin "Evet'i meşru göstermemek" olduğunu belirtti.

https://p.dw.com/p/2ba9Z
Türkei Referendum - Proteste
Fotoğraf: picture alliance/AP Photo/E. Gurel

Türkiye'de 16 Nisan'da yapılan anayasa değişikliği referandumunda, YSK'nın oy verme işlemi sırasında karar alarak, mühürsüz oyları geçerli saymasına tepki olarak düzenlenen protestolar üzerine gözaltına alınanlar oldu. Gözaltına alınan kişilerin avukatlığını üstlenen Efkan Bolaç DW Türkçe'ye açıklamasında insanların Hayır deme hakkı olduğunu, bunun bir anayasal hak olduğunu vurguladı.

DW Türkçe: Hayır protestoları nedeniyle gözaltına alınanlar kimler ve hangi gerekçeyle gözaltına alındılar?

Avukat Efkan Bolaç:  Bunlar daha çok ilçelerinde Hayır’ı örgütleyen isimler. İstanbul merkezli gibi düşünülüyor ama mesela Ayvalık’tan Hakan Gülseven’i aldılar, Red adlı dergi ve internet sitesinin editörü ve aynı zamanda Yurt Gazetesi’nde yazıyordu. Antalya’da alınanlar var. İstanbul’da daha yoğun. 38 kişilik bir grup var ama bu 38 kişilik gruptan 19 kişiyi almış durumdalar.

DW Türkçe:  Hayır protestolarında çok farklı kesimlerden bir sürü insan katılıyor. Farklı illerde, ilçelerde. Gözaltına alınanlar belirli siyasi partilerden mi? 

Bolaç: Hayır, hayır, belirli bir siyasi parti yok. Sadece gözaltına alınanlar bu ‘Hayır’ı örgütleyenler diyelim. Yani bununla ilgili olarak o konularda ilçelerinde etkili olan kişiler. Konuşma yapabilecek, o insanları ikna edebilecek kişiler. Bunları alıp bundan sonraki protestoların önüne geçmeye çalışıyorlar. Yapmaya çalıştıkları bu.                 

DW Türkçe: Hangi gerekçeyle gözaltına alındılar?

Bolaç: "Suçlama Evet'i meşru göstermeme”, yani "seçimin meşru olmadığını, seçim sonuçlarının meşru olmadığını iddia etme” olarak var. Ama bunu tabi ki beyan ederken bu şekilde beyan ediyorlar ama büyük olasılık tutanaklara "halkı kin ve düşmanlığa tahrik” diye geçecek. Yani Ceza Kanunu'nun 216. maddesi. O da nereden çıkacak, insanların sokağa çıkmasını isteme, sokağa çıkmaya çağırma gibi bir pozisyon oluşturacaklar. Ona göre de bir suçlama yapacaklar. Bu insanların tamamı Hayırcı ve ilçelerinde Hayır’ı örgütleyenler ve 16 Nisan’dan sonra da seçim sonuçlarının gayri meşru olduğunu düşünen kişiler.

DW Türkçe: Peki, böyle bir gözaltı gerekçesi 'Hayır' diyen kesime yönelik hukuki bir baskı olarak değerlendirilebilir mi?

Efkan Bolaç: Tabii ki. Seçim sürecinde, referandum sürecinde ‘Hayırcılar teröristtir’, 'Hayırcılar haindir’ diyen bir iktidar var karşımızda. Cumhurbaşkanından başbakanına, bakanına, valisine kadar. Hatta Muş Valisi silahlı bir kişinin oy kabininde çektirdiği fotoğrafla ilgili olarak sorulan soruya "çamura yatmasınlar” tarzı devlet adabına uymayan bir yanıt var. Bu anlamda bakıldığında çok ciddi sıkıntı var, bu sıkıntının neresinden tutulacak, onu da merak ediyoruz. 

İstanbul'da YSK protestoları

DW Türkçe: Peki, bu gerekçenin hukuki olarak karşılığı nedir?

Efkan Bolaç: Hukuki bir karşılığı yok. Hayır oyu veren insanların özellikle YSK’nın verdiği karar sonrasında sokağa çıkma hakkı vardır. Bununla ilgili olarak protesto etme hakları vardır. Anayasal bir haktır bu. Anayasa’nın 38. maddesi bu konuda çok net ifadeler söylüyor. "Herkes izin almaksızın barışçıl amaçlarla gösteri yapabilir” diyor. Bundan daha barışçıl bir şey olamaz. İnsanlar, Hayır oyu verenler oylarının çalındığını veya sistemin bir şekilde devreye girerek sandıkta kazandıkları oyları, yargı kararıyla el değiştirdiğini söylüyorlar. Saat 4’ten sonra oluşuyor bunlar. Saat 4’ten sonra oluşma sebepleri insanların üzerinde bir farklı düşünce ve tereddüt yaratıyor. Niçin 4’ten sonra oluştu diyorlar. 4’ten sonra oluşmasının sebebi saat 4’te doğu ve güneydoğudaki illerdeki sayımlar başlıyor, sandıklar kapanıyor. Yüksek olasılık orada baskı sonuç vermedi, baskıya rağmen Hayır oylarının çıkacağı anlaşıldığında bu sefer devreye YSK’nın girdiğini düşünüyor insanlar. Ki mantıklı bir gerekçe, mantıklı bir düşünce ve bunun soruşturulması gerektiğini iddia ediyorlar ama bununla ilgili olarak hemen devletimizin üst katları "atı alan Üsküdar’ı geçti, boşuna uğraşmayın, sür eşeğini Niğde’ye” tarzı ifadelerle bunu kabulleneceksiniz diyor. İnsanlar ilk defa gündüz gözüyle, daha önce böyle iddialar vardı, "oylarımız çalınıyor, sandıklara sahip çıkın” diye şeyler vardı ama insanlar ilk defa gündüz gözüyle sonucun değiştirildiğini görüyorlar. Oyun oynarken veya oy atılırken yargı müdahalesiyle sonucun diğer tarafa yönelik, diğer taraf lehine değiştirildiğini görüyorlar. Bu anlamda bakıldığında çok ciddi sorun var.

DW Türkçe: Peki, gözaltındakilerin durumu ne olacak?             

Bolaç: Gözaltlılarla ilgili olarak, 7 günlük gözaltı süresi alındığı iddia ediliyor. Henüz teyit edemedik, teyit edeceğiz. İşin garip tarafı gözaltılara terörle mücadele şubesi tarafından işlem yapılmış durumda. Ortada ne terörü var onu da bilmiyoruz. Evet, hükümetin dedikleri gerçek olacak sanıyorum. Hükümet "Hayırcılar terörist” demişti. Şu anda yaptıkları muamele de evet, terörle mücadelede onları gözaltında tutarak onların işlemlerini terörle mücadelede yaparak zannedersem "bakın teröristsiniz zaten, o yüzden de bundan sonraki işlemlerinizi burada yapacağız” demeye çalışıyorlar. Bundan sonraki süreç ciddi anlamda sorunlu bir süreç olacak. Yönetememe krizi ortaya çıkacak. Çünkü kendisinden emin olmayan, şaibeli bir seçimin üzerine oturmuş bir yapı var. Bu şaibeli seçim üzerine oturmuş yapı da mutlak surette hesap vermek zorunda. Bu hesabı nasıl verecek diyeceksiniz, diyeceksiniz ki YSK onların lehine karar verdi, YSK’dan sonra Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız, Anayasa Mahkemesi başkanı zaten salı günü Saray’a gidip bu konuyla ilgili olarak zannedersem tebrik mesajlarını veren birisi. AYM de bu konuda ne kadar güvenilir bilmiyoruz. Türkiye’de yargının geldiği nokta şu; yargıya kimsenin güveni kalmış değil.

DW Türkçe: Peki, bu şu anlama mı geliyor; şu anda gözaltına olanlar için yapabilecekleriniz sınırlı mı?

Bolaç: Yok, yapabileceğimiz elbette şeyler var. İçerdeki insanlar Hayır’ın meşru olduğunu düşünüyorlar, Hayır ile ilgili olarak görüşleri devam ediyor. Biz onlarla ilgili olarak, onların herhangi bir suç işlemediğini düşünüyoruz, onlar da suç işlemediklerini düşünüyorlar. Bu şekilde de devam edecek. Onların tutuklanmaları veya tutuklayabilmeleri mümkün değil. Tutuklayabiliyorlarsa buyursunlar Hayır’a oy veren 24-25 milyon insan var, buyursunlar herkesi tutuklasınlar.

© Deutsche Welle Türkçe

Gezal Acer