29 Ekim 1923'ün Tohumları Atılmıştı...

Mustafa Kemâl Paşa, 1918 Ağustos'unda Filistin'de bulunan 7. Ordu Komutanlığı'na tayin edildi. İlk paylaşım savaşı bitmek üzereydi.. Osmanlı İmparatorluğu'nun son demleriydi.

26 Ekim 1918 Halep Müdafaasında, 29 Ekim 1923’ün Tohumları Atılmıştı. Ordu darmadağınıktı ve başında Alman subaylar vardı! İngiliz Ordusu son taarruzuna hazırlanıyordu.. 30 bin kişilik Türk Kuvvetleri'ne karşı 200 bin kişilik bir kuvvet hazırlamıştı.

19 Eylül günü İngilizler büyük saldırıya başladı.. Türk Kuvvetlerin'in cepheleri yarılmaya başladı.. İngiliz işbirlikçisi Arap asiler Türk Kuvvetleri'ni arkadan vurmaktaydı .. Emir Faysal’a İngilizler tarafından bir İslam Krallığı vaadedilmişti!

25 Eylül’de Amman düştü, 30 Eylül’de İngilizler Şam’daydı. 1 Ekim'de Fransız ve İngiliz kuvvetleri Beyrut’u da işgâl etti..

Ve Yıldırım Orduları 6 Ekim’de Halep’in güneyinde bir araya geldi. Suriye Cephesi Komutanı 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemâl’di.

Mustafa Kemâl, orduyu yeniden mevzilendirdi. Bir yandan böbrek sancıları içindeydi.. Bir süre Ermeni hastahanesinde yattı ve hastahaneden yeniden düzenlemeyi idare etti..

Sonra Halep’deki Baron Otel'e yerleşti ve burası onun karargâhı oldu.. İngiliz birliklerin yaklaştığı haberleri geliyordu..

Emir Faysal da İngiliz birlikleri de Halep’e girmişti. Hükümet konağını ele geçirmişlerdi! Halep sokaklarında silahlı çeteler vardı.

Mustafa Kemâl Paşa durumu şöyle anlatmıştı:

“Şehrin doğu tarafında bir kalabalığın içine girdik; bunlar askeri kıyafetini taşıyan urban ve bedevilerdi, esir olmuştuk. Yanımda kuvvet olarak bir tek nefer yoktu; saldırgan bedeviler otomobilin etrafını sardılar ve her tarafına yüklendiler. Şoföre: Dur! Emrini verdim. Elimde Tahsin Bey’in verdiği kırbaçla ayağa kalkarak, onlara anlayabileceği lisanla sordum: ‘Reisiniz nerededir?’ Cevap verdiler: ‘Hepimiz reisiz!’ Derhal karar vermek lazımdı; kırbaçla vurmağa başlayarak: ‘Çekilin!’ diye bağırdım. Gayr-i ihtiyari çekildiler; emrettim: ‘Çabuk reisiniz karşıma gelsin!’ Reisleri geldi; ona dedim ki: ‘Sizin de içinde bulunduğunuz karşı cephede üstünlük bize geçmiştir ; ama herkes mağlubdur. … bu akşam yanıma geliniz; sizinle görüşeceklerim var.’ ‘Emredersiniz’ dedi ve uzaklaştı. Şoföre: ‘Çabuk geriye!’ emrini verdim. Haleb’in içindeki karargaha döndüm; biraz sonra şeyh geldi. Ona uygun bir merasimle kabul ettim ve sordum: ‘Benden ne istiyorsunuz?’ ‘Şimdilik bin altın, silah, cephane’, dedi. Bin altını o akşam verdim; silah ve cephane için vaad ettim.”

Halep, İngiliz bombaları ve Emir Faysal asilerinin saldırısı altında inliyordu. Gâzi Paşa had safhada hastaydı ve çekilen bir orduyla taktik savaşına girmişti, direniyordu..

O, şöyle anlatıyordu: “Ben Halep şehrinde tam deyimiyle bir sokak harbi yönettim. Saldıranlar, tamamen yenilmiş ve bozguna uğramış olarak defedildiler ve kovalandılar şehirde duruma tamamen hakim olduk ve sükunet kuruldu.”

25 Ekim akşamıydı. 7. Ordu geri çekileceği haberini yaydı.. Ordu karargâhı Katma’ya nakledilmiş, 7. Ordu kıtaları Halep’in 5 km kuzeyine çekilmişti.

Halep komutanına söylediklerini şöyle anlatmıştı: “Otomobile binmeden önce Halep komutanına emirlerimi ve yapacağı işleri söyledim. Söylediklerimin içinde sır olan şu noktalardı: Bu akşam, Halep ilerisindeki kuvvetleri geri çekeceğim. Yarın, Halep’in kuzeybatısında İngiliz ve Araplar’la savaşa tutuşacağım. Buna göre hareketinizi düzenleyiniz!”

26 Ekim 1918 günü Türk Kuvvetleri'nin geri çekildiğini sanan Arap ve İngilizler, saldırıya geçtiler, Mustafa Kemâl’in aldığı düzenek karşısında şiddetli bir direnişle karşılaştılar, perişan edildiler..

İngiliz Süvari Ordusu ve silahlı Arap çeteler darmadağın edildi ve 1. Dünya Savaşın'ın son savaşı Katma Meydan Savaşı kazanıldı!

Mustafa Kemâl Paşa bu zaferden sonra; “Bir hat tespit ettim ve sınırladım. Kuvvetlerime emir ettim ki; düşman bu hattın ilerisine geçmeyecek.” demişti. Dediği gibi oldu!

Daha sonra Arap gruplarının, Müslimiye’den Antep’e doğru harekete geçtikleri ve İngiliz kuvvetlerinin de aynı yönde oldukları bildirildi.. Mustafa Kemâl Paşa, 28 Ekim akşamı Kilis’e vardı. Kilis’e 43. Tümen’den küçük bir müfreze gönderilmişti; bu kurulacak teşkilatın çekirdeğini teşkil etti. Antep de hazırlıklıydı..

7. Ordu Komutanlığı, 28 Ekim’de son emrini vermişti. Bu emire göre; “Türk süngüleri bu bölgedeki milli hududu çizmişti.” 7. Ordu İskenderun ve kıyılarıyla birlikte Reyhanlı, Kırıkhan, Belen, Der el Cemal, Tel el Rifat ve doğuya uzanarak genel hattını koruyordu. Antakya ve çevresini de hatta dahil ederek, ordu karargahı, 30 Ekim’de Raco’ya taşınmıştı.

VATAN SAVUNUSU İÇİN KURULACAK MÜDAFAA-İ HUKUK ÖRGÜTLENMESİNİN İLK OLUŞUMU BURADA BAŞLADI! TÜRKLERİN KENDİ TOPRAKLARI İÇİN SAVAŞACAKLARINI ÖNGÖREREK BÖLGE HALKINA SİLAH DAĞITMIŞ VE ÇETE HARBİ İÇİN MİLİS KUVVETLERİ KURULMASINI PLANLAMIŞTI.

Doç. Dr. Süleyman Hatipoğlu durumu en iyi özetleyen anıyı şöyle aktarıyor:

“Arkadaşı Ali Cenani Bey’le Katma’da karşılaşan Mustafa Kemâl Paşa, O’na nereye gittiğini sormuş, O da ailesinin yaşadığı Antep’e gideceğini, Türk Ordusu’nun çekilmekte olduğu için, düşmanın Antep’i ele geçirip yağma etmeden önce, oradaki ailesini daha emin bir yere götürmek istediğini söylemiştir. O zaman Mustafa Kemâl Paşa buna şu şekilde cevap verir: “Memlekette adam kalmadı mı? Kaçmayı değil, kendinizi müdafaa etmeyi düşününüz!” Bu cevap karşısında Ali Cenani şaşırarak; bunu nasıl yapabileceğini sormuş, bu soruya Mustafa Kemâl; “Teşkilat kurun! Millî Kuvvetler meydana getirin ve kendinizi koruyun! İstediğiniz silahları ben size veririm” diye cevap vermiştir!”

26 EKİM 1918 HALEP MÜDAFAASINDA ,
29 EKİM 1923’ÜN TOHUMLARI ATILMIŞTI.

* Bu yazıda Doç. Dr. Süleyman Hatipoğlu’nun "Filistin Cephesi'nden Adana'ya Mustafa Kemâl Paşa" kitabından yararlanılmıştır.

Bakmadan Geçme