REKLAMI GEÇ

2019 YILINA DOĞRU GİDERKEN

13 Aralık 2018 Perşembe

Her yeni yıla yaklaşırken akıllara hep yılbaşı geceleri gelir. Yılbaşı geceleri için de hep bir eğlence ve alkollü içki derdi düşer akıllara. Trafik şubeleri, içkisini adam gibi içemeyenler için, ikazlar ve yardımlar konusunda önlemlerini sıralar dururlar. Esasında yılbaşı bizler için, sadece bir takvim meselesidir. Tabi bundan sonra hicrî takvime dönecek değiliz de, kutlanan yılbaşı gecesi, geçen yılın son gecesi ve gelen yılın ilk gecesi olarak anılıp, yeni yılın hayırlı ve uğurlu olmasını dilemekten başka bir anlam taşımaz. Bu olayın herhangi bir dinî olayla karıştırılmaması gerekir diye düşünürüm.

Asıl önemli olan, bu geceyi bahane edip inançları da işin içine karıştırarak, bu önemli değişimi kutlayanlara ve alkollü içki içenlere yapılan kınama ve yasaklardır. Bu yasaklar ve alkollü içkilere getirilen zorluklar, daha çok kaçakçıların işine yaramış gelmiştir.

Bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri’nde kanunlarla yasaklar konmuş, yasakların sonucunda bir sürü gangsterler içki kaçakçılığını sektör haline getirip, bir sürü cinayetlere sebep olmuşlardır. Sonuçta yasaklanan içkinin içilmesine kimse engel olamamıştır. Son yıllarda bizde sigara içmek yasak gibidir. Ama özellikle genç kızlar ve delikanlılar arasında sigara içenler daha çoğalmış gibidir. Her alışveriş marketinin kasasına yaklaştığınızda, gençlerin çoğunun genelde hep sigara satın aldıklarını görmekteyiz.

Geçmişte aynı zamanda halife olan padişahlarımızın hemen pek çoğu, halkın içki içmesini kötü gözle bakmışlardır. Doğrudur, çünkü Kur’an-ı Kerim’in emriyle keyif veren içki ve özellikle şarap haram sayılmıştır. Şurası da unutulmamalıdır ki, günah ve haram sayılan o kadar çok şey vardır ki, insanoğlu o haram ve günahları hep işleyip gelmişlerdir. Günahın yanında sevabı da hesaba katarsak, belki sevap sayılan iş ve davranışlarımız ağır basacak ve bizi günahkâr olmaktan kurtaracak olabilir. Allah bizleri en büyük günah olan ve affedilmeyeceği bildirilen kul hakkı yemekten korusun. Padişahımız 4. Murat içki içmeyi yasaklamasıyla ün salmıştır, ama kendisi çok içki içen padişahlar arasında yer almış, bugünlere kadar uzayıp gelen fıkralara bile konu olup gelmiştir.

Ülkemizde ilk rakı fabrikasının, ünlü padişahımız Abdülhamid döneminde kurulduğu, Yılmaz Özdil’in bir makalesinde anlatılmaktadır. Tekirdağ’da kurulan bu fabrika, Padişahın başmabeyincisi Sarıcazade Ragıp Paşa tarafından ve dönemin şeyhülislamının onayı ile kurulmuş. Padişah Abdülhamid de, Kur’an-ı Kerim’de yazmıyor diye rom içip durmuştur. Kur’an-ı Kerim’de rakı adı da yazmıyor denilebilir. Aslında gerek sigara ve gerekse alkollü içki tek tek sıralanarak yasaklanıp haram sayılmasa bile, zararlıdır ve kullanılmamalıdır. Ama yasaklarla da bir yere varılamayacağı unutulmamalıdır.

Bugün belki yasak denilmiyor da, özellikle rakı ve benzeri içkiye getirilen fiyat politikaları, yasak içki yapımını teşvik etmektedir. O kadar ki, merdiven altı imalatlarla insanlar zehirlenmekte ve hatta ölümlere sebep olunduğu bilinmektedir. Yalnız bu işin ticaretini yapanlar değil, evlerde bile sağlıksız ve tehlikeli olarak rakı imal edilip içildiği unutulmamalıdır. Demem odur ki, tehlikeli ve zararlı olduğu biliniyor olsa da, insanlar böylesi zararlıları kullanıyorsa, bunun yasaklarla değil, eğitimle ve zararsız şekilde kullanılmasının öğretilmesi ve kaçak içki yapımının evlere kadar girmesinin önlenmesi daha akılcı olacaktır.

Daha dünkü Hürriyet Gazetesi’nin Ege sayfasında, Çiğli’deki bir sirke fabrikasında üretilen kaçak içki imal edilişinin ibretle değerlendirilmesi gerekir diye düşünürüm.

Sağlıklı ve mutlu yıllara doğru gidebilmemiz için herkese akıl yoluna davet etmeliyiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı