27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2017 Yılında 23 Nisan

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

Bugün 23 Nisan. Yıl 2017.
İstiklal savaşıyla kazandığımız ulusal egemenlik yetkimizi sandığa koyup oylatalı tam bir hafta oldu. Bu, ikinci ayağı olan ve asıl işlevi ikinci ayağı hazırlamak olan bir oylama idi. İkinci ayağı, Türk Milleti’nin egemenlik hakkını sandığa koymak ve oylatmak. Öyle gizli saklı bir hedef değil. Çoktan dile bile dökülmüştü. “Cumhuriyet, 90 yıllık reklam arası!” sözünün başka ne anlamı var ki?
*
Kendimizi aldatarak bulabileceğimiz bir çıkış yok.
Millet diye diye siyaseten ümmeti, o şal altında da çok-milliyet parçalanmasını hedefleyen karma kuvvetlerin planı işledi. Anayasayı değiştirmek isteyenler istediklerini aldılar. Referandumun sonunda iktidar grupçuklarına hukuken yüzde 51 gerekliydi; elde ettiler. Referandum yasasında açıkça yazılıdır. Buna göre, katılım oranına bile bakılmaksızın, yüzde 51 alan tercih, hukuken “Türk Milletinin kararı” sayılıyor.
Siyaseten, yüzde 51 evet’i bulan iktidar grupları, pek açık ki mutsuzlar. Yapmak istediklerini öyle eteklerini savura savura yapamayacaklar. İşlerinin zor olduğunu düşünüyorlar. Doğru da düşünüyorlar. Baştan sona yanlış bir işe kalkıştılar. Onlar için bundan sonrası, şimdiye kadar olduğundan daha çetin geçecek. Ama bu durumun bizim açımızdan anlamı çok fazla değil. Olsa olsa, ortadaki büyük yanlışa son vermek için yapılacak çok işimiz olduğunu hatırlatıyor, o kadar.
*
Öncelikli görevleri böyle bir planı olduğu yere mıhlamak, gereğini TBMM’de yapmak olanlar,Meclis görüşmelerine bağdaş kurup bu plana kuvvet verdiler. Aynı çevreler, son bir haftadır da “yüzde 49’lukhayır zaferi benim zaferimdir” türünden tuhaf bir paye kapma derdine düşmüş bulunuyorlar.
Belki en çok üzerinde durmamız gereken son durum budur. Ortada hukuken-anayasal olarak apaçık bir yenilgi varken, bunu atlayıp yapılan sahte zafer ilanları, başka hazırlıkların göstergesi diye görülmelidir.
*
Ortada “yüzde 49’luk hayırcılar” olduğu bir gerçek. Ama bunun bir “hayır cephesi” olduğu büyük bir aldatmadır.
Yüzde 49, siyasal kurum kimliklerinin gösterildiği ilk siyasal yarışta birbirlerinden ayrı ve hatta birbirlerine karşıt konumlara yerleşecek unsurlardan oluşuyor.
Olmayan ‘hayır cephesi’nden söz edenler, asıl olarak, Avrupa Birliği’nin desteğini alıp yetmez-ama-evetçi liberaller + HDP + CHP ittifakı yaratabilme hesabındalar. Bu hesap çevreleri böylece ülkemizin kurucu partisini tarih sahnesinden kovmanın heyecanındalar.
Büyük cumhuriyetçi gövdenin bu hesaba kayıtsız kalması da olur vermesi de olanaksız.
Bu hesabın adeta dayanağı olan Avrupa Birliği ise, emek kesimini dışlamasıyla ve ulusal egemenliğimize uzattığı elleriyle uzun yıllar önce makbul olmaktan çıkmıştı. Şimdi, iktidarı bahane edip Türkiye’ye “medeniyet/din esası” üzerinden düşmanlık sergileyerek, ikinci kez yitirdi. Türkiye’de kendisine artık yetmez-ama-evet liberalliği ve etnik bölücülük dışında yandaş bulamaz.
*
Kısacası, yüzde 49/51’lik dar kapının kendine hayrı olmadı. Gelecek günlerin yönünü çizmeye ne hayrı olsun!
Önümüzdeki dönemde ittifaklar, cepheler, güçler, 49/51’e değil Türk Milletinin tümünebakılarak inşa edilmeli.Esas olan, tarihsel ve siyasal omurga olmalı.
Siyasetin yeniden inşa devri açılırken, 23 Nisan’ın tam bağımsız Türkiye ve tam egemen Türk Milleti hedefi doğrultusunda yürümeli. Mış gibi yapmadan.
23 Nisan kutlu olsun!