Türkiye, "uluslararası alanda kaçırılan ya da alıkonulan çocuğun üstün menfaatinin korunması amacıyla çocuğun mutad meskenine iadesini amaçlayan" 1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine İlişkin Lahey Sözleşmesi' ne 2000 yılından beri taraftır.

1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine İlişkin Lahey Sözleşmesi, Sözleşmeye taraf ülkelerden birinde yaşayan ve geride kalan ebeveynlerin velayet haklarını ihlal eden kişilerden, başka bir Sözleşme ülkesinde alıkonulmuş veya buralarda tutulan bir çocuğun derhal geri gönderilmesini emreden bir sözleşmedir.

Söz konusu sözleşmeye taraf her devlet, sözleşmenin kendisine yüklediği mükellefiyetleri yerine getirmekle görevli bir merkezi makam tayin eder. Bu kapsamda, sözleşmeye 2000 yılından beri taraf olan Türkiye, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünü merkezi makam olarak tayin etmiş olup, merkezi makam bu görevini mahallî Cumhuriyet Başsavcılıkları aracılığıyla yerine getirmektedir.

Sözleşmeye taraf devletlerin belirledikleri merkezi makamların, aralarında işbirliği yaparak çocukların geri dönmesini sağlamak ve sözleşmenin diğer amaçlarını gerçekleştirmek üzere diğer devletlerin yetkili makamları arasında işbirliğini teşvik etmeleri gerekmektedir. ( Madde 7)

Korunma hakkı ihlal edilerek çocuğun yerinin değiştirildiğini veya alıkonulduğunu ileri süren kişi, kurum veya örgüt, çocuğun geri dönmesini sağlamak üzere yardım etmeleri için gerek çocuğun mutat ikametgahı merkezi makamlarına, gerek herhangi bir başka taraf Devlet merkezi makamına başvurabilir. Başvurucunun korunma hakkı, kanuni bir yetkiden, adli veya idari bir karardan veya bu Devletin kanununa göre yürürlükte olan bir anlaşmadan doğabilir. (Madde 3) Örneğin çocuğun velayet hakkına haiz ebeveyn, sözleşme kapsamında çocuğun iadesini sağlamak amacıyla taraf devlet merkezi makamına başvuruda bulunabilir.

1980 tarihli Lahey Sözleşmesi sadece 16 yaşından küçük çocuklar için geçerlidir. Nitekim, sözleşmenin 4. Maddesinde " Sözleşmenin uygulanması çocuk 16 yaşına geldiğinde sona erer" denilerek çocuğun alıkonulması ya da kaçırılması esnasında çocuk 16 yaşından küçük olsa dahi 16 yaşından gün aldığında sözleşmenin uygulanmasının sona ereceği düzenlenmiştir. 16 yaşından küçük bir çocuğun söz konusu sözleşme kapsamında iadesinin istenilebilmesi için çocuğun "koruma ve ziyaret haklarının ihlalinden" hemen önce, mutad

ikametgahı taraf Devletlerden birinde bulunmalıdır.

Sözleşme' nin Türkiye uygulaması açısından, 5717 sayılı 22/11/2007 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Sözleşmesi'nin Görev ve Yetki başlıklı 6. Maddesinde "  Bu Kanunun uygulanmasından doğan dava ve işlerde görevli mahkeme aile mahkemesidir. İade veya şahsî ilişki kurulması hakkında başvuru yapıldığı sırada çocuğun halen oturduğu veya 10 uncu maddeye göre koruma altına alındığı yer mahkemeleri yetkilidir." denilerek görev ve yetki hususunu açıklığa kavuşturmuştur.

Velayet hakkına haiz olmayan ebeveynin çocuğu kaçırdığı ya da alıkoyduğu yerde velayet davası açması durumunda sözleşmenin uygulanmasının nasıl olacağına ilişkin 5717 sayılı Yasa' da ayrıntılı düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. 5717 sayılı Yasanın Velayet Kararının İade Davasına Etkisi başlıklı 13. Maddesinde; Çocuğun iadesi başvurusunun yapılmasından sonra verilmiş bir velâyet kararının, bu Kanun hükümleri çerçevesinde çocuğun iadesi talebinin reddine gerekçe oluşturmayacağı düzenlenmiştir. Yine aynı kanunun Bekletici Mesele başlıklı 14.Maddesi; Görülmekte olan bir iade davası sırasında velâyet davası da açılmış ise velâyete ilişkin dava bekletileceğini düzenlemiştir. Şayet, İade davası ile velâyet davası birleştirilmiş ise birleştirilen davalar tefrik edilerek öncelikle iade davası görülüp sonuçlandırılır.

Sözleşmenin Türkiye uygulaması açısından, T.C. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve

Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, 1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine İlişkin Lahey Sözleşmesi ile 5717 sayılı 22/11/2007 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Sözleşmesi'nin uygulanmasına dair uygulamada karşılaşılan sorunların çözümü açısından 16.11.2011 tarihli 65/2 Genelgesi yayınlayarak Genelge esaslarına uygun olarak sürecin yürütülmesi gerektiğini ifade etmiştir.