|
18 Temmuz’da OHAL kalkarsa FETÖ ile mücadele aksar mı?

AK Parti’nin üst düzey yöneticilerinden Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş DHA (Doğan Haber Ajansı)’ya yaptığı açıklamada 18 Temmuz’da OHAL’in kalkabileceği mesajını verdi. Elitaş 18 Temmuz’da yeni kurulan hükümetin OHAL’in devamı ile ilgili bir tezkere göndermemesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin OHAL’i uzatma yetkisi olmadığını vurguladı. Elitaş, ‘’Sayın Cumhurbaşkanı 8 Temmuz’da yemin ettiği takdirde yeni sisteme başlamış oluyoruz. Eski hükümet bitiyor. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi başlıyor. Sayın Cumhurbaşkanı eğer böyle bir tezkere gönderirse Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiye kararıyla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu görüşür, uzatıp uzatmama konusunda kararını beyan eder. Aldığımız izlenim; Sayın Cumhurbaşkanı’nın böyle bir irade beyanında bulunmayacağını görüyoruz. Bu açından ‘18 Temmuz gecesi OHAL kalkmış olacak’ diye düşünüyoruz’’ dedi.

NATO ve PENTAGON kontrolündeki FETÖ ihanet şebekesinin 15 Temmuz’da Türkiye’de iç savaş çıkararak işgal edilmesine yönelik darbe görünümlü işgal hareketinin devlet-millet işbirliğiyle önlenmesi sonrasında iktidar tarafından 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmişti. Ancak mevcut kanunlar ile devletin tüm kurumlarına 50 yıldan bu yana sızarak paralel bir devlet oluşturmuş FETÖ ile mücadelede mevcut yasalar yetersiz kalmıştı. Aslında 17/25 Aralık 2013 tarihinde hukuk örtüsü altında yargı ve polis teşkilatlarına sızmış FETÖ’cülerin başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin ardından OHAL ilan edilebilseydi örgütün mahrem imam ve üst düzey militanlarının yurt dışına firar etmelerinin önü kesilebilecek belki de 15 Temmuz kalkışması önceden istihbar edilerek önlenebilecekti. FETÖ’nün 17/25 Aralık ve 15 Temmuz Kalkışması’nın istihbarat birimlerince haber alınamaması şüphesiz bir eksiklik gibi görünebilir. Ancak Türkiye’de Batılı veya küresel ülkelerin yıkıcı ve bölücü faaliyetleri karşısında bilhassa 90’lı yıllarda istihbarat birimlerimizin teknik ve adli alt yapı eksikliklerinden kaynaklanan istihbarat zafiyeti AK Parti’nin iktidar oluşundan 11 yıl sonra giderilebilmişti. MİT 2014 yılından başlayarak günümüze kadar geçen süreç içinde teknolojik ve adli alt yapısının güçlendirilmesiyle Batılı ülke istihbarat servisleriyle boy ölçüşecek seviyeye gelmişti. Ancak FETÖ’nün 17/25 Aralık başarısız darbe girişimi öncesinde, 2011 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı içindeki militanlarıyla başlattığı 28 Şubat soruşturması ve TBMM’sinde 60, 71, 80, 28 Şubat ve 27 Nisan E muhtırasını Araştırma Komisyonlarına sızarak dikkatleri 28 Şubat soruşturması ve darbe araştırma komisyonlarının üzerinde toplayarak 17/25 Aralık yargı ve polis darbesinin ön hazırlıklarını örtmeye çalışmışlardı.

24 Haziran’da yapılan çifte seçimle Türkiye parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmiştir. Yeni sistem Türkiye’nin istikrarının milletin güveni ve huzurunun bekasının teminatı olurken ‘bürokratik vesayetin de’ sonunu getirebilecektir. Yeni sistem değişikliğiyle millet iradesini öne alan ‘Güçlü lider, güçlü Meclis ve güçlü Türkiye’ sloganı ile dünyada güçlü, sözü geçen caydırıcı bir Türkiye amaçlanmaktadır. Batı ve bazı küresel güçlerin PKK ve FETÖ terör örgütlerini kullanarak Türkiye’nin bekasına tehdit oluşturma gayretleri 24 Haziran seçimlerinde elde edilen bu sonuçlar ışığında artık boşa çıkarılabilecektir. 24 Haziran seçimlerinin asıl kaybedeni FETÖ ve arkasındaki azmettirici güçlerdir. Türk milleti devletiyle birlikte bir kez daha büyük oyunu bozmuştur. FETÖ’nün artık Türkiye’de operasyonel gücünün kalmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. NATO, ABD ve Batılı ülkeler FETÖ elebaşı Gülen başta olmak üzere 70 bin civarındaki firari FETÖ militanına kucak açmaktan kısa sürede vazgeçecekler sanırım. Türkiye 24 Haziran’da bir kez daha kazanınca üstelik FETÖ elebaşı Gülen’in kanlı 15 Temmuz kalkışmasını bizzat yönettiğine yönelik önemli delillerin Ankara tarafından ABD’li yetkililere gönderilmesi zamanlama açısından da önemlidir. Zira FETÖ’nün arkasındaki gücün NATO ve ABD olması FETÖ’nün darbedeki rolünün Türkiye tarafından deşifre edilmesi ABD yönetimini NATO üyesi bir ülkede FETÖ ve PYD terör örgütlerine destek verdiğinin alenen ortaya çıkması Gülen’in iadesi konusunda ABD yönetimini aklıselim ile hareket etmeye zorlayacaktır sanırım.

AYM OHAL KAPSAMINDA ÇIKARILAN KHK. KABULÜNE İLİŞKİN 11 YASANIN YOK HÜKMÜNDE SAYILMASI, AKSİ HALDE İPTALİNE YÖNELİK CHP BAŞVURULARINI REDDETTİ.

AYM’nin, OHAL kanunlarına ilişkin iptal başvurularına reddetmesi FETÖ ve PYD terör örgütleriyle mücadelede önemli bir gelişmedir. Ancak FETÖ ile ilgili olarak son dönemde yapılan operasyonlarda birden fazla ilde çok sayıda kripto FETÖ’cülerin göz altına alınması şüphelilerin gözaltı sürelerinin uzatılması yönünde çalışma yapılmasını gerekli kılmaktadır. Gözaltı sürelerinin uzatılması durumunda OHAL kalksa bile FETÖ ile mücadelede önemli bir aksama olmayacağı gibi yeni sistemin caydırıcı özelliklerinin FETÖ başta olmak üzere terörizmin minimize edilmesine yönelik terörle mücadeleye büyük katkıları olacaktır.

Nitekim FBI’ın 20 eyalette FETÖ okullarına aktarılan bağış paralarının deklare edilmiş amaçlarına uygun kullanılmadığı, okulların kurumsal kimliklerinin kullanılarak Türkiye’den gelen birçok örgüt mensubuna usulsüz çalışma izninin çıkarıldığına yönelik iddialar araştırılıyor. FETÖ hakkında Türkiye’deki darbe girişimi nedeniyle burada bir dava açamasalar da FBI şimdi örgütü yine usulsüz olduğu iddia edilen parasal bir işlem yüzünden sıkıştırmaya çalışıyor gibi gözüküyor.” Kim bilir belki Al Capone vergi kaçırdığı gerekçesiyle tutuklandığı gibi aynı işlem FETÖ’ye de tatbik edilebilir İnşallah.

#FETÖ
#OHAL
6 yıl önce
18 Temmuz’da OHAL kalkarsa FETÖ ile mücadele aksar mı?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi