|
17. Türk devleti de tehlikede mi?

Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız, Tarihteki 16 büyük Türk imparatorluğunu, Ortadaki güneş ise Türkiye Cumhuriyeti'ni simgeler. Geçmişte 16 Türk devleti kurmuş bir millet olarak tarihte büyük izler bırakmış atalarımızın kurduğu 17'nci ve son devlet ise Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Bir Milleti devlet yapan ayakta tutan kurumlar ve manevi değerler vardır. Aile, tek Devlet yapısı, Adalet sistemi, tek Vatan tek Bayrak, Din, ortak bir dil ve kültür. Geçmiş tarihte kurulmuş 16 Türk devleti neredeyse aynı sebeplerle ' iç çekişme ve bölünmeler nedeniyle güçsüz duruma düşürülmüş ve tarih sahnesinden silinmişlerdi. Tarih boyunca Türk devletleri 'birlik ve beraberlik ruhuyla hareket ettikleri, devlet – millet kaynaşmasını 'en üst düzeyde gerçekleştirdikleri zamanlarda en kötü şartlarda bile devlet olma özelliklerini devam ettirmiş yıkılmamışlardı. Ancak birlik ve beraberliğin bozulduğu birbirlerine düştükleri dönemlerde ise yenilgi ve devlet olma özelliklerini yitirmeleri tarihi vakalardan olmuştu. Bugün içinde bulunduğumuz Konjonktürdeki şartlar, tarihte yok olan diğer Türk devletlerinin yaşadığı Konjonktürdeki şartlarla birebir olmasa da çok benzeşiyor. 17'nci Türk Devleti de, NATO ve AB ülkeleri ve onların içerideki işbirlikçi ve uzantıları olan FETÖ ajanı hainlerin diğer terör örgütleri ile birlikte ortak hareket ederek düzenledikleri küresel saldırıları nedeniyle tehlikede görünüyor. Ancak sonumuzun geçmişteki 16 Türk devleti gibi olmaması tamamen bizim yani milletin elinde. Tarihi, bir övgü değil, bir ders alma aracı olarak görmeli geçmişte yapılan hataları tekrarlamamalıyız. Bunun için bizi biz yapan birlik ve beraberliğimizi sağlayan ortak değerlere sahip çıkmalıyız. Siyasi veya çeşitli menfaatler nedeniyle, Batı ve NATO'nun psikolojik harp stratejilerinin bilerek veya bilmeyerek uzantısı ve bir parçası olmamaya aşırı özen göstermeliyiz.



Ancak gerek referandum öncesinde gerekse referandum sonrasında Batı'nın ve AB ülkelerinin geçmişten gelen bir refleksle uluslar arası ilişkiler ve diplomatik üslupla bağdaşmayacak bir tarzda Türkiye'nin iç işlerine müdahale ederek 16 Nisan referandumunda 'Hayır ' çıkmasına yönelik Psikolojik Harp Propaganda yöntemlerini ve algı operasyonlarını devam ettirmeleri tam anlamıyla Türkiye düşmanı devletlere işaret etmektedir. Referandum sonuçlarını ve Hollanda'da Türklerin topluca evet vermesini hazmedemeyen faşist lider Wilders ''Evet şimdi de topluca Türkiye'ye dönün açıklamasıyla ne kadar Nazi kalıntısı ve faşist olduğunu açıkça gözler önüne sermişti. Aslında AB kurumlarından birbiri ardına yapılan açıklamalarda 2005'ten bu yana AB ile sürdürülen üyelik müzakerelerinin askıya alınmasından, Türkiye'deki insan hakları ve demokrasinin durumunun Avrupa tarafından izlemeye alınmasına kadar bir dizi yaptırımların uygulanacağına yönelik tehditlerin nedeni Türk düşmanlığı ve korkusudur. Referandumda terör örgütlerini dahi kullanarak hayır çıkmasını başaramayan Avrupa bu kez Avrupa Konseyi gözlemcisinin '2,5 milyon oy manipüle edilmiş olabilir şeklinde YSK tarafından reddedilen CHP'nin tezini desteklemesi, PKK'lılardan oluşan AGİT'in YSK'nın mühürsüz oy kararı kanunla çelişiyor gibi Asparagas iddialarla referandumu şaibeli bir duruma getirmeye yönelik algı operasyonlarına işaret etmektedir. Bu durum aynı zamanda Batı ve AB ülkelerinin Soros finansörlüğünde Türkiye'de yeni bir 'Gezi' kalkışmasına yönelebileceklerine yönelik gelişmeleri de doğrulamaktadır.



Diğer taraftan 16 Nisan Referandumunda, Evet ve Hayır oylarının birbirine yakın çıkması Batı ve içerideki uzantıları tarafından Türkiye'nin ikiye bölündüğüne yönelik kara propagandaya dönüştürülerek ülkemizin birlik ve beraberliği devlet ve millet işbirliği sabote edilmeye çalışılmaktadır. Referandum sonrasında Putin ve Trump'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tebrik etmeleri 16 Nisan Referandumunun ABD ve Rusya açısından Türkiye için önemini bir kez daha gözler önüne sermişti. Ancak gerçeği belirtmek gerekirse benim şahsi kanaatim ve arzum EVET oylarının yüzde 55'in üzerinde olması en büyük beklentimizdi. EVET oranı yükseldikçe Türkiye'de siyasi ve ekonomik istikrarı ve milli iradeyi hedef alan KAOS ve darbe stratejisi o kadar gerileyecek minimize edilecekti. Ancak 16 Nisan sonrası New York Times gazetesinde yayınlanan bir başyazıda NATO'nun Türkiye'ye tekrar müdahale etme çağrısı yapılması, Trump'a rağmen yayınlanmış bir yazı niteliğinde görülüyor. Zira Trump Beyaz Saray'daki bir basın brifingine CNN, BBC ve New York Times'i almamış bu medya kuruluşlarını ''Yalancı ve ABD halkının düşmanı ''olarak ilan etmişti.



Bu açıdan Evet oylarıyla 7 düvele karşı kazanılan 16 Nisan referandumu sistem değişikliğinden öte bir anlama sahip. Türkiye'nin 2023 hedefleri ve 2071 ideallerine ulaşabilmesinin önünü açan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi aynı zamanda Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle, 'Cumhuriyetimizin son asırdaki en büyük kazanımı' olacak. Aynı zamanda bölgesel ve küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Yeni Türkiye'nin demokratik açıdan da güçlenmesinin önünü açacak çok yönlü bir zafere işaret ediyor. Ancak gezi ve darbe kumpaslarına karşı azami dikkat ve istihbari tedbir şart ve elzem görünüyor.




#Cumhurbaşkanlığı
#16 Nisan 2017
#CIA
#Gezi olayları
7 yıl önce
17. Türk devleti de tehlikede mi?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi