16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

15 Temmuz’da yüz yıllık çabanın çöpe gitmesi önlendi

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-

MUSTAFA İLKER YÜCEL

Soru:

15 Temmuz'un üzerinden 3 yıl geçti. Bugünden bakınca FETÖ'nün darbe girişiminin bastırılmasının Türkiye'ye ne gibi kazanımları oldu?

Yanıt:

Darbe girişiminin bastırılmasının, Türkiye’nin en önemli kurumlarından Silahlı Kuvvetlerimizdeki, yargıdaki ve polisteki “FETÖCÜ”lerin bulunup ayıklanmaları yönünden çok ciddi bir yarar sağladığına inanıyorum. Ayıklananlardan darbe teşebbüsüne bilfiil katılanların yargılanıp cezalandırılmaları da önemli bir kazanımdır.

Bu, Kurtuluş Savaşımız ardından yepyeni, modern (laik) bir devlet kuran Atatürk kuşaklarının yüz yıllık çabalarının bir anda çöpe atılmasının ve Türkiye’nin tekrar karanlık günlere dönmesinin önlenmesi nedeniyle de çok önemli bir kazanımdır.

Ancak 15 Temmuz darbe teşebbüsünün önlenmesi ardından yaşadıklarımız, kazandıklarımız yanında ciddi kayıplara uğradığımızı da gösteriyor.
Örneğin yargı içindeki FETÖCÜ’ler temizlendi ama, yargı temizlenmedi. Daha açık ifadeyle yargı; özgür, bağımsız ve tarafsız bir yargı yerine iktidara eskisinden çok daha fazla bağımlı bir “icra aracı” oldu.
Yargısı adalet dağıtamayan, hukukun yerlerde süründüğü, keyfi tutuklamaların, mahkûmiyetlerin ve keyfi salıverilmelerin kamu vicdanını ağır şekilde yaraladığı bir topluma dönüştük. Bu dediklerimle ilgili somut örnekleri nerdeyse her gün gazetelerde okur hale geldik.

Bu sürdürülemez bir rezilliktir. Türkiye bu rezaletten bir an önce kurtulmalıdır.

Soru:

2) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kurulması için talimat verdiği Kadın Üniversiteleri Türkiye'nin herhangi bir ihtiyacına yanıt verebilir mi?


Yanıt:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “tek adam”lığının yeni bir örneği de ülkemizde “Kadın Üniversiteleri” kurulmasına ilişkin verdiği emirdir. Çünkü bu tür bir ihtiyaç, bugüne kadar en bağnaz çevreler tarafından bile dile getirilmiş değildir.
Erdoğan G-20 zirvesine katılmak için gittiği Japonya’da kurulmuş “Kadın Üniversiteleri”ni görünce belli ki “İslamcı” kimliği onu tekrar dürtmüş ve genç erkeklerimizle genç kızlarımızı ayıracak bir model ona cazip görünmüştür.
Üniversite kurmak, ciddî bir iştir. Toplumda ona ihtiyaç olması, alt yapısının tamamlanması, öğretim üyelerinin yeterli ve yetenekli olması ve en önemlisi kurulacak üniversitenin “bilim üretecek” kapasiteye sahip olması gereklidir.
Oysa AKP -daha doğrusu Tayyip Erdoğan- iktidarı döneminde Türkiye’de kebapçı dükkânı açar gibi üniversite açılmıştır. O yüzden üzerinde “üniversite” yazılı kurumlar, merhum Süleyman Demirel’in “Bir müdür, bir mühür” ilkesiyle açtığı liseler kadar bile eğitim verip vermedikleri tartışılan yerler olmuştur. Şimdi onlara aynı kafa ve aynı yaklaşımla bir de “Kadın Üniversiteleri” ilâve etmek, Türkiye’deki eğitim düzeyini daha da aşağı çekmekten başka bir sonuç vermeyecektir.

Soru:

3) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le görüştüğü basına yansıdı. Abdullah Gül-Ali Babacan cephesindeki hareketliliği de göz önüne aldığımızda bu görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Öte yandan Erdoğan'ın kabine de değişikliğe gideceği de belirtiliyor. Türkiye'yi yönetecek bakanlar kurulu nasıl olmalı?

Yanıt:

3) AKP’nin (veya daha doğru ifadeyle Recep Tayyip Erdoğan iktidarının) düşüş sürecine girmesiyle o cephedeki “yeni parti kurma” çabalarının hız kazandığını görüyoruz. Keza Tayyip Erdoğan; Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu’na -yeni bir parti kurma çalışmaları nedeniyle- çok kırgın olduğunu geçen gün bir uçak yolculuğunda yanındaki gazetecilere açıkladı. Ama o açıklamada Mehmet Şimşek’in adı geçmiyordu.
Bir tesadüf nedeniyle karşılaştığımız Mehmet Şimşek’e, yaklaşık bir ay önce ben de “Şu anda ne yaptığını?” sordum. Bana, Londra’da bir finans şirketiyle “Danışmanlık” veya “Yönetim Kurulu üyeliği” şeklinde bir ilişkisi olduğunu söyledi. Gerçi konuşmadık ama sanki “Artık siyaset içinde yoğum” demiş gibi bir izlenim edindim. O nedenle Erdoğan’la görüşmüş olsa bile, AKP içindeki muhaliflerle bir arada hareket edeceğini ben zannetmiyorum.
Tayyip Erdoğan “Cumhurbaşkanlığı sistemi” içinde kurduğu kabinede değişiklik yapar mı?

Elbet yapabilir. Özellikle son YEREL YÖNETİMLER seçiminin, aslında kendisi tarafından ödemesi gereken faturasını başkalarına ödetmek için sadece kabinede değil, parti yönetiminde de büyük değişikliklere gideceğini ben düşünüyorum ve bekliyorum. Ama bunların hiçbiri AKP’yi iktidarda tutmaya çare olmayacaktır. Çünkü sorun Tayyip Erdoğan’ın zihniyetindedir.