15 Temmuz Darbe Girişimi Analizi

  • GİRİŞ21.07.2017 07:26
  • GÜNCELLEME22.07.2017 08:39

15 Temmuz Darbe Girişiminin sene-i devriyesini geçtiğimiz günlerde tüm yurtta çeşitli etkinlik ve anma programlarıyla gerçekleştirdik. Kanla yoğrulmuş coğrafyamız bu sefer gözyaşlarına gark oldu.  15 Temmuz Darbe Girişimi Cumhuriyet tarihinin en önemli kırılmalarından biridir. Tam bir yıl önce takvimler; küresel emperyalist güçlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin heveslerinin kursaklarında kaldığı, korkunç ve vahşi bir ihanetin açığa çıktığı geceyi gösteriyordu.

Dün, milyonlarca insanımız tarihe not düştü. Üsküdar sapağından 15 Temmuz Şehitler Köprüsüne doğru volkanik yanardağın eteklerinden kopup kıpkırmızı bir nehrin yatağına doğru akıp gitmesi gibi… Tarih böyle bir insan seline şahit olmamıştır. Dün yeniden “dirilişin”, “şahlanışın” tarihi yazıldı. Bugün yazılan tarihin temeli 15 Temmuz 2016 gecesi yayından fırlamış ok gibi, çelik gibi bir irade, iman abidesi milletin evlatları; FETÖ ve işbirlikçi zalimlerin,  belamların, toplarına, silahlarına, tanklarına, helikopterlerine ve uçaklarına dur dedi! Canlarına ot tıkadı. Gazi Nebahat Topaloğlu Hanımefendi, “15 Temmuz, bizim için ilahi bir duygudur” diyor. Eğer böyle olmasaydı, Allah için gözünü kırpmadan şahadete gidermeydi? 250 Şehit, 2193 gazi olur muydu hiç?

Bu milletin verdiği Çanakkale Savaşı ruhu ve bağımsızlık karakteri bir tarafa itilerek, ideolojik rafine bir eğitim ve kültür politikasıyla koskoca bir medeniyet, kadim bir tarih unutturuldu. Bu coğrafyanın değerlerine, tarihine, kültürüne yabancı, zihniyetin ağızlarından çıkan her kelime, her söz, her yazı, her söylem küfür ve hakaret. Bu müstevli darbeciler ABD ve Batı’yı arkalarına alarak acımasız, ceberrut bir cephe oluşturdular.

Daha bir yılını doldurmayan hükûmete karşı 2003’den itibaren, itibarsızlaştırma kampanyaları başlattılar. Askeri kanat hareketlendi. Bir Genelkurmay Başkanının çağrısıyla “Cumhuriyet Mitingleri” başladı. “Tayyip istifa, Ordu göreve”  hezeyanları savruldu. Ancak darbe için Kemalist sol sivil taban, bu işi ileriye taşıyamadı. Halk rağbet etmedi. Milletin oylarıyla göreve gelen İktidar partisine “Laikliğin odağı”  olmaktan dolayı kapatılması talebiyle Anayasa Mahkemesi (AYM)’ne davalar açılarak sivil, hukuki ve militarist tacizler devam etti. Aynı zamanda PKK, DHKP-C saldırıları sürüyorken, ABD ve Batı yeni bir “Kahramanını (!)” sahneye sürdü. Bu kişi “Amon Tapınağının muhteris Kâhini” FETÖ idi. Bu kâhinin ilk işi önceki yazımda da ifade ettiğim üzere eğitim, ekonomi, basın-yayın ve askeri kanadını harekete geçirmek suretiyle, PKK, DHKP-C ve beyaz Türklerinde desteğiyle işe koyuldu. Böylece gelinen noktada saflar 2007’den sonra netleşmeye başladı.

Güya hükümet 2004’de yapılan Milli Güvenlik Toplantısında; Fethullah Gülen hizmet hareketini ortadan kaldırmak üzere düğmeye basmış yalan ve iftirasıyla kendilerine yakın yazılı ve görsel basın-yayın araçlarıyla Türkiye gündemine taşıdılar, ta o günden mağdur ve mazlum edebiyatı yaparak halkı hükümete karşı kışkırttılar. Böylece “Üst akıl” düğmeye bastı. “Efendiler dünya beşten büyüktür, siz öldürmesini iyi bilirsiniz. BM adil değildir.” Diyen bir Lideri ortadan kaldırma etkisiz hale getirme mücadelesine giriştiler. Erdoğan’ın ABD ve Batı tarafından “üstü çizilmişti”, artık gitmeliydi hatta “öldürülmeliydi” ve bu amaç doğrultusunda 15 Temmuz Cuma gecesi içeriden ve dışarıdan bütün kaynaklar seferber edildi. O gece hainler, zalimler ve işbirlikçileri kanlı bir çatışmanın fitilini ateşlediler.

Uçaklar, helikopterler ve tanklarla Cumhurbaşkanımızın Muğla’da kaldığı Otel ve TBMM başta olmak üzere stratejik önemi olan yerlere saldırılar başladı. Amaç Cumhurbaşkanımız ve ailesini tamamiyle yok etmek ve milletin iradesine el koymaktı.

ABD, Batı, Boğaziçi Aşireti, FETÖ, PKK ve diğer düşmanlar sevinçten adeta uçuyorlardı. Televizyonların başına geçip kahvelerini, çaylarını yudumlayarak, hop oturup hop kalkıyorlardı. ABD’nin kucağına oturan Kardinal; O kadar hırslandı, o kadar köpürdü ki, 15 Temmuz saldırısının baş mimarı oldu. Ne kadar nefret, haset ve kin kokan sosyal sınıflar varsa ABD ve Batı’nın himayesinde, arkasına kattı.

Tarihin yeniden yazıldığı o gece Cumhurbaşkanımız, milletimizi darbeye karşı direnişe çağırdı. Milletimiz akın akın şehrin meydanlarını, havaalanlarını, köprüleri ve saldırının olduğu bütün yerleri doldurdu. Faşist darbecilerin karşısına canı, kanı ve malı pahasına, şahadet getirerek “faşizme geçit yok”, “ölüme yâr” diyerek dikildiler.

Milletimiz bu hain saldırıya; Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Sünni’si, Alevi’si, hep birlikte karşı koydular. “Ya Allah Bismillah Allahu Ekber, La İlâhe İllallah” umudun ve direnişin dili oldu. Ortak mutabakatın “İslam” ve “Millet İradesi” olduğunu; Firavunların,   Nemrutların temsilcilerine ve Amon Tapınağının Kâhini FETÖ ’ye gösterdi. Ve o gece milletimiz, tarihin seyrini değiştirdi. 15 Temmuz 2016 direniş ve dirilişin miladı oldu. Direnişin ve zaferin kahramanı Recep Tayyip Erdoğan, milletimiz, askerimiz ve emniyet güçlerimizdir. Ele geçirilen darbeci zalimlerden yakalananlara ayniyle muamele edilmedi. Halkımız ve emniyet güçlerimiz; dirayet, vakar ve hassasiyetini göstererek adalete teslim etti.

Darbecilerin yanıldığı en önemli nokta; kendileri öksürünce, milletin sıtma olacağıydı. Zira 1960, 1971, 1980, 28 Şubat 1997’de milletin iradesine el konulmuştu. Şimdi de öyle olması planlandı. Fakat hesap tutmadı.  Batı hegemonyası için artık tarihin sonu 15 Temmuz 2016 şanlı direnişidir.

16 Temmuz 2017’de tarihin yeniden yazıldığı “Şehitler Köprüsündeydik”  Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “Bundan böyle murakabe ve muhakeme zamanıdır” dedi. Bize düşen görev ve sorumluluk darbe girişiminin nedenlerini, amaç ve hedeflerini iyi tahlil etmek, üzerinde düşünmek ve ülkemizin geleceği için çözüm önerileri geliştirmektir. Tarihin bu millete yeni bir fırsat olarak sunduğu; kirlenmeden, emperyal militarist ve kolonyalist düşüncelerden arınmayı iyi değerlendirmeliyiz. Darbenin Türkiye’nin kaderi olmadığını, gördük, şahit olduk ve yaşadık. ABD Türkiye eski Büyükelçisi Jeffrey; “Bu darbe girişimi Gülen Tarafından planlanmış ve FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilmiştir” derken, bizdeki aklı batıya ayarlanmış, zihinsel açıdan giderayak fakirleşmiş bazı hasta kimseler, “Darbeyi biz niye ABD ve Batı’ya iyi anlatamıyoruz?” diyorlar. ABD Türkiye Büyükelçisi Serdar Kılıç, “ABD ile FETÖ darbeyi birlikte hazırlamışlardır” diyor. Bu sözleri sarf edenler, darbenin ABD ve Batı himayesinde hazırlandığını senden benden daha iyi biliyorlar. Amaçları; failleri gölgelemek, işi sulandırmak ve itibarsızlaştırmaktır. “Kontrollü Darbe” demelerinin sebebi de budur.

Tarihin kendilerine sunduğu bu arınma fırsatını değerlendiremeyen bir kısım ideolojik siyasal ve toplumsal kanat; önce Taksim sonra Yenikapı Mitingi ile “bu bir FETÖ darbesidir” dediler. Ancak çok geçmeden emperyalizmin kendileri için ayırdığı alana tekrar geri dönüp; “15 Temmuz kontrollü bir darbedir” diyerek, milli ve yerli olan Yenikapı Ruhunu terk ettiler. Bu ülkenin geleceği için ciddi bir tehlikedir. Bu vahim durumu ülkemiz insanına iyi anlatmalıyız. Türkiye’nin OHAL gibi olağanüstü tedbirlere başvurma refleksi göstermesi son derece olağandır. Darbecilere gereken cezanın verilmesi ve gerekli olan tedbirlerin alınması konusunda geniş bir toplumsal mutabakat vardır. Hükümet hukukun adil bir şekilde işlemesine özen göstermektedir. “Takrir-i Sükûn” kanununa benzer bir uygulamaya şahit olmadık. Söz konusu tedbirler teröre yönelik olmasaydı, “Kılıçdaroğlu, bu yürüyüşü yapabilir miydi? Ne diyor FETÖ lideri; “Sakın beni iade etmeyin ABD’nin itibarı zedelenir. ABD ve Batı’nın ılımlı Müslümanlara ihtiyacı olduğu bir dönemde, beni Erdoğan’a teslim etmeyin” diye çağrı yaptı. ABD ve Batı; FETÖ maşasının karakaşına karagözüne meraklı değil. Bir gün konserve kutusuna tekmeyi vuracak. Ancak kirli oyunları çabucak ortaya çıksın istemiyorlar.

Unutma ey kardeşim! Daha dün “İşgal 1453’de başladı”, diyen emperyalist zihniyetin emeli İstanbul’u alarak Ayasofya’yı kilise yapmak ve seni bu topraklardan atmaktır. 22 milyon km² coğrafyaya sahip bir medeniyetin mirasçıları olduğumuzdan hareketle bu büyük uygarlığın ihya ve inşaası için çok çalışmalıyız.  Aksiyoner olmalıyız. Hayatın iman ve cihattan ibaret olduğunu, Ebâ Eyyüb-el Ensarî’nin İstanbul’un Fethine 80 yaşında memur olduğunu hiç mi hiç unutmamalıyız.

Ülkemizin birlik, beraberlik ve meşruiyetini ortadan kaldırmaya çalışanların olduğunu/olacağını aklımızdan çıkarmamalıyız. İslam ile kendimizi mücehhez kılarsak, Allah’ın inayeti bizimle olacaktır.

Bu büyük direniş ruhunu, Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şehitleri Şiirinde şöyle dillendirmiştir.

“Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın,
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.”

15 Temmuz’u unutmayacağız, unutturmayacağız.

Allah’tan şehitlerimize rahmet, gazilerimize sıhhat, milletimize birlik ve beraberlik duygusu vermesi duasıyla…

Vesselam.

 

Mehmet Doğan - Haber7

Yorumlar13

  • Yusuf Levent 6 yıl önce Şikayet Et
    Allah ( c.c ) razı olsun. Rabb'im bizi kendi rızasını kazanan ve iman üzere yaşayıp şehadet arzusu taşıyan kullarından etsin. Selam bütün müslümanların üzerine olsun.
    Cevapla
  • Vedat toy 6 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet hocam sizi yine tebrik ederek yoruma geçeyim edebiyata türkçeye bu kadar hakim olduğnuzu bimezdim hem çanakale ruhuna çok ince bir dokunuş hem onbeş temuz ruhuna uygun cümlelerle izah etmişsiniz bi nefeste okudum adamların hain ve satılmış sionizm uşakları olduklarını da ortaya koyuyorsun kaleminize sağlık yolunuz açık olsun selam dua
    Cevapla
  • Nezir Demircan 6 yıl önce Şikayet Et
    Elinize,kaleminize sağlık hocam. Makalenizin geniş ve doyurucu muhteviyatından da anlaşılacağı üzere halk, ülke ve devlet olarak tarihimizde asla böyle bir fecaat yaşanmadı.İnsanımızın samimi her türlü gayretleri,ülkeyi karaya sağ-salim çıkarmıştır. Rabbim cümlemizi korusun.
    Cevapla
  • Ekrem EKİCİ 6 yıl önce Şikayet Et
    Eyvallah abi yüreğine sağlık. Adı üstünde harika bir analiz olmuş. Malum bazen bir musibet, bin nasihattan evladır güzel ata sözünün buarada bir tezahürünü görmüş bulunduk ! Ama bu kalkışmayı her babayiğit atlatamazdı. Evvel Allah R. Tayyip Erdoğan ve ona güvenip sahiplenen,vatan sever Türk milleti sayesinde atlatılmış oldu. Allah bir daha böyle ihanetleri göstermesin ve hainlere fırsat vermesin. Selam ile...
    Cevapla
  • Haşim sarihan 6 yıl önce Şikayet Et
    Hocam ALLAH razi olsun tüm kalbi duygularımıza tercüman olup çanakkale ruhunun bu toplumda yaşadığının filizlerini bu toplumun mukadderatına sahip çıkmasından ümit var olduk elhemdulillah
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat